Üreten ülke, bilim ve çözüm

Abone Ol

Üreten bir ekonomi değiliz. Aynı şekilde bilimde de üreten bir ülke değiliz. İthal bilgi, ithal mallar ile günü geçiştirip, gelecekte daha iyi bir ekonomi, daha çok bilim için dua edip bekliyoruz.

Üretim; sermaye, yetişmiş insan gücü ve doğru politikalar gerektiriyor. Bu faktörler olursa üretim oluyor ve kalkınma, refah geliyor. Tüketen ama tükettiği kadar üretemeyen ülkeler maalesef gelişmekte olan ülkeler kategorisine giriyor ve halkı çok mutlu olmuyor.

Bilim ise üretime yol gösterecek, çağın gerektirdiği ve üretime faydalı insan gücünü yetiştirecek, ülkeyi gelişmiş ülkeler seviyesine taşıyacaktır. Ancak, ülkemizde bilim de üretilemiyor. Üniversitelerimiz, ithal bilgi ile yüksekokul seviyesini henüz aşma becerisini gösteremedi. Hepsi değil elbette; katı bir eleştiri, acımasızca bir yargı oldu. Ülkemizin de pırıl pırıl, araştırmaları ile dünya bilimine yön verecek akademisyenleri, bilim adamları da var ama çok az. Olanlar yeşerecek ortam, kendini göstereceği imkân ve destek bulamadığı için ya yurt dışına gidiyor ya da kabuğunda kaderini yaşıyor.

Samsun ili ciddi şehir içi trafik sorunu yaşıyor. Bugünden tedbir alınmaz ise, gelecekte bu sorunun büyüyeceği ve daha zor çözüleceği bir gerçek. Gelecekte siyaset düşünen, şimdi siyaset yapan pek çok insan için üzerinde durulması gereken bir konu. Okuduğum bir yazı ile ilgili yazmak istiyorum:

Bernardo Huberman’dan söz etmek istiyorum. Xeros Palo Alto Araştırmalar Merkezi’nde, sosyal ikilemler üzerine düşünerek yaşamını kazanan kuramsal bir fizikçi olduğunu öğrendim.

Söz zamanlarını internetteki tıkanıklığa kafa yoruyor, çözüm arıyormuş. Almanya’da Stuttgart Üniversitesi’nden Dick Helbing ona konuk olmuş. Helbing tüm çalışma saatlerini otoyollardaki trafik tıkanmasına harcayan bir kuramsal fizikçi imiş.

Elbette, Helbing bu konuda çalışan tek kişi değildir. Trafik fiziği, bugün özellikle Almanya’da çok önemli üzerinde durulması gereken güncel bir konudur (bundan 10 yıl önceki bir yazıdan alıntıladım).

Birlikte çalışan Helbing ve Huberman, bütün otoyollarda trafik sıkışıklığını açabilecek bir yöntem bulduklarını ileri sürdüler.

Buluşları bilgisayar modellerine dayanıyor. “Bilgisayar modelleri trafik karmaşıklığını simgelemekte eşsizdir. Eski bilgisayar trafik modelleri her taşıt aracı için karmaşık bir denklem kullanıyordu, bu bilgisayarları uğraştıran bir yöntemdi. Zor olduğu için de fazla kullanılmıyordu.” Helbing ve diğer fizikçilerin buldukları yeni yöntemlerse bu işi basitleştirdiklerini iddia ediyorlar. Bu yöntemlerden birinde, otoyol üzerindeki taşıt araçları gaz moleküllerine benzetilir. Fakat bu moleküller gaz moleküllerinden farklı olarak belli yöne, belli hızla gitmek isterler. Bu şekilde bilgisayar, taşıt araçlarının bir arada hareketini daha basit denklemlerle anlatabilir. Bir başka yöntem ise, taşıt araçlarının her birini “hücresel otomaton”lara benzetmektir. Hücresel otomaton matematikle ilgili harika bir oyunmuş. Basit kurallara göre oynanır diyor. Yazı çok uzun ama şu cümle çarpıcı: “Hızın değişmeden kalışı yolculuk süresini kısaltır ve kazaların ana nedenlerinden biri olan sollayarak önündeki taşıtı geçmeyi ortadan kaldırır.” Bununla birlikte, belirtmemiz gerekir ki bu aynı hızda hareket eden taşıtlardan oluşan blok halindeki trafik durumu sürekli değil, geçicidir…” diyor ve devam ediyor.

Sonuç olarak; yani adam fizikçi, ülkenin trafik durumu ile ilgili çalışmalar yapıyor, çözümler öneriyor. Bizde bilim adamlarımızdan, sorunlarımıza çözüm bekliyoruz. Yukarıda yazdıklarım bunun sitemi. Hukuk alanında, tıp alanında, ekonomi alanında çözümler ve görüşler bekliyoruz.