Seçimin ardından halk, gerçek gündemine, can yakan hayat pahalılığına ve satın alma gücünün erimesine döndü.
28 Mayıs’ta yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci turunun ardından Türkiye’nin önceliği ekonomi, temmuzda maaş ve aylıklara yansıtılacak artışlar olacak. Hayat pahalılığından bunalan milyonlarca dar ve sabit gelirli emekçi, emekli sabırsızlıkla zammı bekliyor.
İkinci tur sonrası netleşecek- kim seçilirse seçilsin- siyasi iradenin de önceliği kuşkusuz cebi boşaltan fahiş çarşı pazar fiyatlarının dizginlenmesi olacak. Yaz mevsimine adım attığımız şu günlerde sebze ve meyve fiyatlarının yanına yaklaşılmıyor. Üretimin bollaşacağı temmuz, ağustos ve eylül aylarında da fiyatların hız kesmeyeceği üreticiler tarafından açıklanıyor.
Ekonominin durumu iyi değil. İkinci tur sonucuna göre döviz fiyatlarında yükselme olasılığı hayli fazla. Olası artış doğal olarak tüm fiyatları etkileyecek, hayat pahalılığı daha artacak. Bankaların mevduata uyguladığı faiz, şimdiden yukarılara tırmandı. Seçim sonrası mevduat oranlarının daha yükselmesi bekleniyor.
Halkın canını yakan, cebini boşaltan hayat pahalılığı ile yüksek enflasyonu önlemek için yeni ekonomi politikalara ihtiyaç var. Dar gelirlinin rahatlaması, bir ölçüde soluklanabilmesi adına mevcut  ekonomik modelden vazgeçilmesi şart. Zira yıllardır süren sistemin toplumu ne denli cendere altına soktuğu ortada.
Israrla sürdürülen ekonomik modelde varsıl daha varsıllaşıyor, yoksul giderek daha yoksullaşıyor. 21 yılda emeğin milli gelirden aldığı pay yüzde 35.3’ten yüzde 25.2’ye geriledi. Buna karşılık sermayenin milli gelirden aldığı pay ise yüzde 48’den yüzde 56.’7’ye yükseldi. Sırtı kalın olanlar kazandıkça kazandı, yumağını büyüttü. Gariban bırakın olduğu yerde saymayı geriledi. 
2008 yılında hayata geçirilen 5510 sayılı yasa sonucu emekli aylığı bağlama oranı yüzde 70’lerden yüzde 35’e indi. Hali ile aylıkların satın alma gücü eridiğinden emekli ikinci işte çalışmak zorunda kaldı. 2002 yılında en düşük emekli aylığı asgari ücretin yüzde 40 üzerinde iken 2023 nisan ayında asgari ücretin yüzde 88’ine düştü.
Asgari ücret  hızla ortalama ücret haline geldi. 2005 yılında asgari ücret ortalama ücretin yüzde 46’sı iken günümüzde yüzde 60’ı aştı. İşsiz sayısız resmi rakamlara göre hala yüzde 10 düzeyinde. Yeni istihdam alanları oluşturulamadığından amaçlanan orana ulaşılamadı.  Mevcut tablo ne yazık ki böyle.
Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanı seçilmesi halinde halkı rahatlatacak yeni kararların yürürlüğe sokulacağını, toplumun gelir düzeyinde belli artış olacağını açıkladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da yeniden seçilmesi durumunda mevcut politikada değişikliğe gitmesi kaçınılmaz. Zira halkı soluklandırmadığı  kanıtlandı.
Hızlı karar ve önlemlere karşın ekonomide hemen iyileşme olmayacağı, hayat pahalılığının bıçak gibi kesilmeyeceği, yüksek enflasyonun rekor düzeyde gerilemeyeceği belli. Zira ekonomi yıllardır ağır yara aldı. Yaranın iyileşmesi, belli bir zaman alacak...