Dün; fırsatçı, stokçu ve spekülatörlerin dövizdeki artışla birlikte akıllara durgunluk veren oyunlarını dile getirerek, "Nerede bu devlet, nerede bu millet?" başlığıyla ünlü televizyoncu Reha Muhtar'ın dillere pelesenk olan haykırışını hatırlatmıştım... Döviz ve gıda fiyatlarındaki artış ile otomobil satışlarında yaşanan oyunlara karşı, gerekli yaptırımları uygulayacaklarını söyleyenlerin, sadece konuşmakla kaldıkları, vatandaşın gözünden kaçmıyor... Dün, eski bir vergi uzmanı olan arkadaşım telefonla aradı... Yazımı okuduğunu belirtti ve ikinci eldeki oyuna dikkat çekti... "Bu araçların hepsinin trafik tescilde ve motorlu araç vergileri sisteminde kayıtları var. Devlet, o araçların kime ait olduğunu biliyor" dedi... Yani, Türkiye'nin pek çok ilinde uygulanan "araç saklama" yönteminin işe yaramayacağını anlattı... Açıkça, "Devlet isterse işi çözer " demeye getirdi... Ben de bazı bayilerin, ikinci el firmalarında, vatandaş tepkisi çekmemek için araçlarını saklayabileceklerini söyledim... Amaç, 3-5 aracı olan galericiler değil, büyük ölçüde bu yönteme başvurup, haksız kazanç sağlayanların önüne geçebilmek!.. Yasalar çerçevesinde ticaret yapan insanlara yardımcı olmak, bizlerin de devletin de görevidir!.. Ancak; şeker, pirinç, un ve yağdaki vurguna karşı cezai işlemler uygulayan devlet, otomobildeki stokçuluğu görmezden gelebilir mi?.. Yüksek enflasyonla içimizdeki çok kazanma hırsı ortaya çıktı aslında... Herkes adeta yangından mal kaçırır halde... Bunun nedeni sadece stokçular, fırsatçı ve spekülatörler mi?.. Bu işin vebalini, bu fırsatı verenler taşıyor... Acil önlem almak varken, "Yapacağız edeceğiz" diye açıklamalarda bulunup, gidişatı seyredenler masum mudur?.. Ortalık toz duman!.. Mesele, bu ortamı belirsizlikten kurtarmaktır!.. Yani, çalınacak şeyleri ortada bırakırsak; çalacak birilerinin mutlaka çıkacağını bilmektir!.. Serbest piyasa ekonomisini, "başıboş ekonomi" haline getirmek, çalıp çırpanların işine gelir!.. Bilmem anlatabildim mi?..