Yağmur her yerde
her zaman yağıyor ama
Samsun'da
sonuçları farklı ortaya çıkıyor...
Dün sabah erken saatlerde
yağan şiddetli yağmurda,
Samsun-Ordu ve Samsun-Sinop Karayolu, 
Atatürk Bulvarı,
Cumhuriyet Meydanı,
100. Yıl Bulvarı,
Baruthane, Gülsan Sanayi Sitesi,
Ağabali Caddesi ile
Derbent
yöresinden gelen
görüntülere
bakınca,
"Kabus"
ortaya çıkıyor...
Bu arada, Atakum'u da 
merak etmiştim...
Sorumlu Yazı İşleri
Müdürümüz Merve İlhan'a
sordum...
"İlkadım'a göre
Atakum, biraz daha iyi"
dedi...
Bu şehirde,
su baskınları sonucu
yaşanan
mağduriyetler
yüzünden
binlerce insanın şikayeti var...
Bu şikayet;
yağmurun şiddetinden
değil,
önlem
alınamadığından
elbette...
Ne demiştik:
"Yağmur her yerde
yağıyor ama
Samsun'da sonuçları farklı ortaya çıkıyor"
...
Bu konuyu daha iyi izah edebilmek için
yaşadığım bir olayı
paylaşmak istiyorum...
1990'lı yıllardı...
Türk Hava Yolları'nın ilk İstanbul-Tokyo seferine
Anadolu Ajansı'nı temsilen katılmıştım...
Dönemin THY Genel Müdürü Cem Kozlu,
ünlü gazeteciler
ve modacılar da
kafiledeydi...
Uçakta diğer yolcular da vardı...
Bizleri birçok konuda uyarmışlardı...
Mesela,
aniden yağan yağmurlar
nedeniyle
dikkatli olmamız
istenmişti...
Bu uyarıyı dikkate almayan
gazetecilerden biri de bendim...
Rahmetli Özal'ın,
Başbakanlığı
döneminde kaldığı
7 yıldızlı otele
yerleşmiştik...
İstanbul'dan pazartesi günü
hareket etmiş;
Dubai ve Singapur
üzerinden
20 saati geçen yolculuktan sonra
yine pazartesi günü
Tokyo'da olmuştuk...
Gelir gelmez,
birkaç gazeteci arkadaş,
otelin yakınındaki
ünlü yerleri gezmeye başladık...
Öğleden sonraydı;
otele dönerken, 
şiddetli yağmura yakalanmıştık...
Sokakta biriken yağmur suyu,
içilecek kadar
temiz görünüyordu...
Çamur ya da sularla sürüklenen
hiçbir cisme
rastlamadık...
Sanki şehir içme suyu şebeke borusu patlamıştı...
Bir vitrin önünde,
15 dakika kadar yağmurun
dinmesini bekledik...
Yağmur kesilmişti,
sular da birdenbire çekildi...
Sokakta selden eser yoktu...
Adeta belediye vidanjörü
sokağı yıkamış gibiydi...
Bu anım,
su baskınlarında
asıl meselenin
yağışın şiddeti
değil,
altyapı
olduğunu ortaya koyuyor sanırım...
Altyapı meselesi,
önemli bir organizasyonla
çözülebilecek iştir...
İşin bakanlıkları,
belediyeleri,
ilgili il müdürlükleri
ve
STK'ları
ilgilendiren
yanı vardır...
Mesele kanalizasyon ya da
rögar temizliğiyle bitmiyor...
İmar aflarıyla kaçak yapılaşmayı
önlemeden,
dere ıslahlarını tamamlamadan,
heyelanlı bölgeleri
imara kapatmadan,
erozyona
yol açan
nedenleri ortadan kaldırmadan ve kentsel dönüşümleri gerçekleştirmeden
bu sorunlarla
baş edebilmek
mümkün görünmüyor...
Tokyo ile Samsun
arasında fark da o yüzden
ortaya çıkıyor...