Yaşanan hayat pahalılığının bedelini en çok satın alma gücü giderek eriyen, cebi boşalan dar ve sabit gelirli kitlenin ödediği aşikar.   
Yaşamın her gün pahalandığı, emeğin değerinin çok ucuzladığı varsılın parasını katladığı, yoksulun ise daha dibe vurduğu bir ekonomik modelle karşı karşıya milyonlarca gariban. Ekonomik koşullar emekçi, emekli, esnaf, köylü, dul ve yetimi oldukça zorluyor.
Gıda fiyatları, elektrik–su-doğalgaz gibi kamu mallarının fiyatı ile sürekli artan akaryakıt ederleri emekçi aile bütçesinin altından kalkabileceği düzeyi çoktan aştı. Emeği ve alın terini vuran ekonomik sistem, olanca hızı ile sürüyor. Öyle ki maaş, ücret ve aylıklara yapılan zamlar, yüksek enflasyon karşısında 1-2 ay içinde anlamını yitiriyor. Aslında o artışlar geriye dönük enflasyonun telafisi için yapılıyor. Yani gönenci göreceli düzeye çıkaracak zamlar değil.
Temmuz ayında net asgari ücret yüzde 30 oranında ara zamla 4.253 liradan 5.500 liraya yükseltildi. Lakin alev topuna dönen çarşı-pazar fiyatları karşısında kar gibi erimeye başladı. Birleşik Metal-İş’e göre dört kişilik bir ailenin dengeli ve sağlıklı beslenebilmesi için aylık yapılması gereken harcama tutarı 6.856 liraya ulaştı. Asgari ücrete temmuzda yapılan yüzde 30 oranındaki zammın buharlaşmaya başladığının işaretidir yükselen harcama tutarı aslında.    
Emekçiyi vuran bu tablo karşısında işçi sendikaları üyeleri adına önceden bağıtladığı toplu sözleşmelerin yenilenmesi için işverenlere sesleniyor ve girişimde bulunuyorlar. Bu taleplere bazı patronlar dayanılmaz boyuta ulaşan yaşam pahalılığını dikkate alarak olumlu yanıt veriyor. İşyerlerinde çalışanın ücretlerini ek protokolle revize ediyorlar.
Aynı durum belediyelerdeki emekçiler için de söz konusu. Yerel yönetimlerde örgütlü Türk-İş’e bağlı Belediye-İş, DİSK’e bağlı Genel-İş ve Hak-İş’e bağlı Hizmet-İş sendikaları birçok belediyede önceden bağıtladığı toplu sözleşmeleri yeniledi.
İstanbul Büyükşehir ile ilçelerindeki yerel yönetimler, Çankaya Belediyesi sendikaların talebini olumlu karşıladı, emekçi ücretlerinde günün koşullarına uygun düzenlemeler yapıldı. Kuşkusuz yurt genelinde diğer belediyeler de ücret artışlarına gidecektir. Zira yerel yönetim faaliyetini omuzlayan, her türlü zor koşullarda özveriyle emek harcayan başta temizlik işçileri olmak üzere tüm çalışanlar ek zammı fazlasıyla hak ediyor. 
Muhalefet partili belediyelerin bütçeleri ekonomik modelden ötürü kısıtlı. Yoğun sorunlarla boğuşan belediyeler olanaklarını kullanarak işçi ücretinde iyileştirmeye gidiyor. O belediye başkanları da biliyor emekçilerin alın teriyle çarkın döndüğünü. Bu bilinçle alın terinin karşılığını soğumadan veriyorlar.
Memur, emekli ve asgari ücretli temmuz zammının ardından yeni artışı ocak ayında alabilecek. Yani 4 ay daha ellerine geçen mevcut para ile bu hayat pahalılığı karşısında yetinmeye çalışacaklar.
Hayat çok pahalı, emek çok ucuz, emekli, çiftçi esnaf, dul ve yetim zor durumda...