Yazının içeriğini gören bak sen biz hiç anlamamıştık diyecektir. Haklısınız. Mesele elbette bu şehrin en büyük markası olan Samsunspor. Bu hafta kaybedilen maçı izledikten sonra kendi kendime bu soruyu sorma ihtiyacı hissettim. Müthiş bir başkan. Müthiş bir taraftar. Harika bir stat. Borç yok. Ödenmeyen maaşlar yok. Uzun vadeli düşünülen bir başlangıç, Sağlam ile yapılan 5 yıllık sözleşme, inanılmaz bir şekilde kaçan şampiyonluk. Kötü sonuçlar ve hoca gitti. Sonra bir başka hoca, yine transfer yine kötü sonuçlar ve yine hoca gitti. Sora yine önemli bir teknik adam geldi. Ancak sonuçlar yine kötü. Ne sisteme ne kim nerede oynar ona bir şey söylemek istemiyorum. Bu konular derin ve takımı gece gündüz takip eden futbol otoritelerin işi. Elbette onları da dinliyorum. Görüşleri, eleştirileri, kızgınlıkları... Buraya kadar her şey tamam ama bir yerde sıkıntı var. Bir yerde hat kopuk. Bir yerde aynı frekansta olamıyoruz sanki. Şartların bu kadar futbola musait olduğu yerde başarı neden gelmez. Başarıdan kasıt da ligin tozunu atmak falan değil. Neden hala da umut veren bir futbol, hırs, mücadele azmi göremiyoruz. Şaşkınlık içinde olduğumu söylemem lazım. Bu şehir çok ama çok uzun zamandır futbol takımının başarısı için hayaller kuruyor. Mücadele ediyor. İnsanlar kırılıyor, üzülüyor, ağlıyor. Küsüyor. Siyasette söylenen iki ile iki her zaman dört etmez sözü, sanırım bu şehrin takımı için de geçerli olmaya başladı. Bu aralar iki ile ikinin neden dört etmediğine dair biraz düşünmek gerekiyor. Samsunspor için sadece para lazım olduğu zaman bir araya gelmek yetmiyor. Samsunspor için şimdi de bir araya gelmek, ortaya bütün şehrin enerjisini koyacağı bir hikayeye hemen başlamak lazım. Yoksa şimdiden belli ki hikayenin sonu kötü bitecek.