Temmuz güneşi kavuruyor. Termometreler her geçen gün biraz daha yükseliyor, uzmanlar ise peş peşe uyarılarda bulunuyor: "Susamayı beklemeden su için."
Basit gibi görünen bu cümle, aslında hayat kurtarıcı bir öneri. Çünkü vücudumuzun en temel ihtiyacı olan su, sıcak havalarda terleme yoluyla hızla kaybediliyor ve yerine konmazsa yorgunluk, baş ağrısı, halsizlik, tansiyon düşüklüğü ve daha ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor.
Birçoğumuz gün içinde koşuşturma arasında su içmeyi ihmal ediyoruz. "Zaten susamadım ki" diyerek geçiştiriyoruz. Oysa uzmanlara göre susamak, vücudun susuzluk alarmı çaldığı andır — yani aslında çoktan geç kalınmıştır.
Özellikle yaşlılar, çocuklar ve kronik rahatsızlığı olanlar için su tüketimi sadece bir alışkanlık değil, bir sağlık önlemidir.
Günlük su ihtiyacı kişiden kişiye değişir; ancak sıcak havalarda bu miktar ortalama 2,5-3 litreye kadar çıkabilir. Spor yapıyorsanız, güneş altında çalışıyorsanız ya da aşırı terliyorsanız bu miktar daha da artar.
Renkli içecekler suyun yerini tutmaz. Kahve, çay, asitli içecekler ya da şekerli soğuklar geçici serinlik hissi verir; ama vücudu daha da susuz bırakabilir.
Unutmayın, su içmek sadece fiziksel değil, zihinsel sağlığımız için de gereklidir. Konsantrasyon bozukluklarından ruh halindeki dengesizliklere kadar birçok sorun, yeterli sıvı almamaktan kaynaklanabilir.
Yaz mevsiminin tadını çıkarırken, suyu ihmal etmeyelim. Çünkü vücudun susuzluğu, yazın rehavetine kapılıp gözden kaçırdığımız en büyük tehlikedir.