Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, İslam şehirlerinin ruhunu cami merkezli değerler oluşturduğunu belirterek, "Bugün, bireysel bunalımlar ve küresel krizlerin girdabında tarihinin en zor zamanlarından birini yaşayan insanlığın, huzuru, barışı ve güvenliği için, İslam medeniyetinin mensupları olarak, en büyük sorumluluğun üzerimizde olduğu bilinciyle her zamankinden daha çok çalışmalıyız" dedi.

Camiler ve Din Görevlileri Haftası münasebetiyle Kocatepe Cami’inde açılış programı düzenlendi. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın katılımlarıyla düzenlenen program Kuran-ı Kerim okunmasıyla başladı. Sinevizyon gösteriminin ardından kürsüye çıkan Başkan Erbaş, öncelikle Ağrı Doğubayazıt ilçesinde PKK’lı teröristlerle çıkan çatışmada şehit olan 2 güvenlik görevlisi ve 2 güvenlik korucusu şehitlerimize rahmet diledi.

İslam’da hayatın, şehrin ve medeniyetin merkezinde cami olduğunu dile getiren Başkan Erbaş, "Cami bireyin inanç dünyasından toplumsal ilişkilere, kulluk, sorumluluk ve güzel ahlak bilincinin oluşmasından hukukun inşasına, eğitimden iktisada, aileden çevreyle ilişkilere, hayatın bütün alanlarına yönelik değerlerin köklerinin birleştiği mekandır. Peygamber efendimiz, henüz hicret yolundayken, ilk fırsatta Kuba’da yapımında bizzat kendisi de çalışarak bir mescid inşa etmiş, Medine’ye hicretle birlikte, Mescid-i Nebi’nin temelini atmıştır. Mescid-i nebinin fonksiyonlarına baktığımızda, eğitimden iktisada kadar, bireysel, toplumsal ve idari bütün işlerin mescit içinden yürütüldüğünü görmekteyiz. Nitekim İslam’ın en güzide topluluğu olan sahabe nesli bu mescitten yetişmiştir. Kubbesiyle Müslüman yürekleri “tevhid” eden, minberi ve kürsüsüyle ilmi, hikmeti haykıran, mihrabıyla yüzleri ve gönülleri Allah’a döndüren, minareleriyle şehirlerin şehadet parmağı olan camiler bir İslam beldesinin en somut şiarıdır. Cami hem fiziki yapısı ve varlığı hem de fonksiyonları ve temsil ettiği değerler açısından İslam toplumunun ve düşüncesinin merkezidir. Fiziki yapı olarak baktığımızda camiler; sanatın sadelikle huzur veren bir insicam içinde buluştuğu, maddenin manayla bütünleştiği, İslam inancının temel ilkelerini hatırlatan ögeleriyle özgün mimari yapılardır. Caminin bu merkezi konumunun önemi aslında sadece fiziki varlığı da değildir. Caminin temsil ettiği değerlerdir. Kubbe, kürsü, minber, mihrap ve minaresiyle camiye ait her mekanın özel anlamları vardır. İslam’ın temeli olan tevhid ve insanın ana gayesi kulluk, en somut şekliyle camilerde yaşanmaktadır. Kıyam, rükû, secde bir duruşun, bilincin ve hayat tarzının ifadesidir. Kürsü ve minber İslami bilginin ve bilincin membaıdır. Camide, omuz omuza saf tutularak kılınan her namazda, statülerin ve farklılıkların; eşitlik ve kardeşlik çizgisinde buluştuğu bir mana yaşanmaktadır. Dolayısıyla camilerin fiziki varlığı ve işlevleri kadar, bireyi ve toplumu inşa eden yönü de göz ardı edilmemelidir" şeklinde konuştu.

"İslam şehirlerinin ruhunu cami merkezli değerler oluşturmaktadır"

Tarih boyunca Müslümanların, evinden önce mescidini inşa ederken, yaptığının sadece fiziki bir mekan değil, tevhid, kulluk, kardeşlik gibi değerler üzerinde yükselen bir hayatın ve medeniyetin de inşası olduğunu ifade den Erbaş konuşmasına şu şekilde devam etti:

"İslam tarihi boyunca şehirler cami merkezli planlanmıştır. Dolayısıyla, cami şehrin merkezini belirler, şehir planının kurucu ögesidir ve şehir caminin etrafında şekillenir. Çevresinde yaşanan şehir hayatı, caminin bir devamı olarak gelişir. Camideki tevazu iş hayatına, merhamet aile hayatına, şefkat insan ilişkilerine yansır. Caminin bireye kazandırdığı; adalet, merhamet, yardımlaşma gibi ahlaki değerler şehrin huzurunu ve güvenini sağlar.

Bu açıdan bakıldığında İslam tasavvurunda şehir, hukukun uygulandığı, insanların haklarının ve özgürlüklerinin teminat altına alındığı, güvenin ve huzurun yaşandığı yerdir. İnsanların, çevreyle ve toplumla ilişkilerini, sorumluluk ve duyarlılık bilinciyle kurdukları yerdir. İnsanın ve insana ait değerlerin ön planda olduğu yerdir. Nitekim hicretle birlikte şehir, Mescid-i Nebi’nin etrafında kurulmuş, Yesrib, mescidin inşa ettiği değerler ile Medine’ye dönüşmüştür. Efendimizin kurduğu bu cami merkezli şehir, Müslümanların kurdukları şehirlere model olmuştur. İslam düşüncesinde şehirlerin ruhu vardır ve şehir o ruh ile anlam kazanır. Çünkü şehri anlamlı kılan; şehrin, üzerine imar edildiği manevi değerlerdir. Eğer insanın değerleriyle, içerisinde nefes aldığı şehir arasında bir bağ yoksa o insan, yaşadığı şehirde hep gurbettedir. İslam şehirlerinin ruhunu cami merkezli değerler oluşturmaktadır. Cami, insanın kendisiyle, Rabbiyle, toplumla, çevreyle, sorumluluk ve duyarlılık bilinciyle olumlu ilişkiler kurması için onu eğitir. Bu ilişki biçimi şehirle, yaşanan bir ahlaka ve yerleşik bir hayata dönüşür. Böylece erdemli bireylerin kurduğu şehirler, medeniyeti inşa eder. Camiler şehrin kalbidir. Nasıl ki kalp, kanın temizlenmesi için hayati bir görev icra ederek insanın hayatta kalmasını sağlıyorsa, mabedlerde şehri ayakta tutan değerlerle gönülleri imar eden mukaddes mekanlardır. Bu sebeple çocuklarımızı, genç yaşlı bütün kardeşlerimizi, mabedlerin huzur ikliminde buluşmaya davet ediyorum".

"İstiklal mücadelemizin en önemli merkezlerinden biri camilerimizdir"

Bizler caminin değerleriyle kurulan bir medeniyetin varisleriyiz. Sadece ibadetlerimiz değil, tarihimiz, edebiyatımız, örf ve adetlerimiz camiyle iç içedir. Nitekim İstiklal mücadelemizin en önemli merkezlerinden biri camilerimiz olmuştur. Aynı şekilde 15 Temmuz hain darbe girişiminde, minarelerinden yükselen salalarıyla, camilerimizin ne kadar önemli olduğu açıkça görülmüştür. Şehirlerimizin huzuru ve güveni için bütün sorumluluklarımızı özveriyle yerine getirmeliyiz. Bugün, bireysel bunalımlar ve küresel krizlerin girdabında tarihinin en zor zamanlarından birini yaşayan insanlığın, huzuru, barışı ve güvenliği için, İslam medeniyetinin mensupları olarak, en büyük sorumluluğun üzerimizde olduğu bilinciyle her zamankinden daha çok çalışmalıyız. Bu vesileyle bütün teşkilat mensuplarımızın “Camiler ve Din Görevlileri” haftasını tebrik ediyorum. Bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da, milletimize din hizmeti sunmak için, büyük bir heyecan ve özveri ile çalışacaklarına inanıyor ve her birine ayrı ayrı başarılar diliyorum. “Camiler ve Din Görevlileri Haftası” teması olarak ele aldığımız, bu konunun önemli bir tefekküre, bir bilince ve bütün boyutlarıyla bir inşaya vesile olmasını Cenab-ı Haktan niyaz ediyorum" diye konuştu.