CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, Ayasofya tartışmalarındaki esas meselenin Ayasofya'nın bulunduğu şehirde egemenliğin kimde olduğuna işaret etti. 1934'te alınan yanlış kararın düzeltildiğini aktaran Erdoğan, "1934'te kimler müzeye çevirdi, bu millet. Şimdi de biz aslına rücu ediyoruz. Bir yanlışı biz düzeltiyoruz. Olay bu kadar basit. Türkiye'nin istiklal ve istikbal davası her alanda ilelebet devam edecektir." dedi. Ermenistan'ın Azerbaycan'a saldırılarını da kınayan Erdoğan, Türkiye'nin Azerbaycan'ın hakkına hukukuna topraklarına yönelik her türlü saldırının karşısında yer almakta asla tereddüt göstermeyeceğini söyledi.
Cumhurbaşkanlığı Kabinesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde toplandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1 saat 45 dakika süren toplantının ardından açıklamada bulundu. Kabinenin üzerinde durduğu konuların başında son 5 aydır olduğu gibi koronavirüs salgınının etkileri ve sonuçlarının geldiğini belirten Erdoğan, "Türkiye bu konuda dünyaya örnek olan başarılı bir mücadele ortaya koymuştur. Sağlık hizmetleri başta olmak üzere her alanda milletimizin tüm ihtiyaçların karşılayan bir sistemle süreci yönettik. Ne hastanelerimizde yığılmaya ne temizlik ve gıda ürünleri tedarik zincirinde kırılmaya ne güvenlikte zafiyete ne de herhangi bir konuda mağduriyete meydan verdik. Salgının zirve dönemini alnımızın akıyla geride bıraktık. Dünyanın önemli bir bölümünde salgının hasta ve ölü sayısında rekorlar kırdığı bir dönemi biz gayet kontrollü ve sakin bir şekilde geçiriyoruz" diye konuştu.
'BİRAZ DAHA FEDAKARLIKLA BU SAYIYI SIFIRA YAKLAŞTIRMALIYIZ'
Gelişmiş ülkelerin dahi çaresiz kaldıkları kriz konularının üstesinden sağlam altyapı ve dikkatli organizasyon ile kolayca geldiklerini kaydeden Erdoğan, "Milletimizden ricamız bu güzel tablonun sürmesi ve daha iyiye gitmesi için dikkati hassasiyeti, kurallara riayeti elden bırakmamasıdır. Geldiğimiz noktada baş harflerinden ilhamla tamam diye ifade ettiğimiz temizlik, maske, mesafe ilkelerine uymanın ötesinde yapılabilecek iş alınabilecek bir tedbir yoktur. Vaka ve ölüm sayılarının yeniden aşağı yönlü bir eğilime girmiş olması sevindiricidir. Biraz daha gayret ve fedakarlıkla bu sayıyı sıfıra yaklaştırmalıyız. Böylece sadece her alanda rahat etmekle kalmayacak aynı zamanda önümüzdeki fırsatları da değerlendirme imkanına kavuşacağız. Türkiye elde ettiği bu küresel başarının karşılığını siyasi ve ekonomik sınıf atlamayla alabilecek bir konumdadır. Bu fırsatı değerlendirip değerlendirememe kararını 83 milyon hep birlikte vereceğiz" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomide toparlanma ve yeni bir atılım için gereken her türlü adımı attıklarını, destek paketleri, teşvikler ve özellikle nakdi yardımlarla ülkedeki her kesimi yeni döneme hazırlamanın gayreti içinde olduklarını dile getirdi.
'TÜRKİYE'NİN YÜKSELİŞİ ENGELLENEMEYECEK İVMEYE ULAŞTI'
Kimi sektörlerde uygulanan çifte standardın Türkiye'nin önünde aydınlık bir gelecek olduğu gerçeğini değiştirmediğini vurgulayan Erdoğan, "Türkiye'nin bu yükselişi kimsenin önünde duramayacağı, engelleyemeyeceği, geri döndüremeyeceği bir ivmeye ulaşmıştır. Yeter ki millet olarak kazanımlarımıza sahip çıkalım, hedeflerimize kararlılıkla ilerlemeye devam edelim. İnşallah gerisi kendiliğinden gelecektir. Halen süren kimi kısıtlamaları bu çerçevede bir müddet daha ödememiz gereken bedeller olarak görmeliyiz. Salgının seyrine bağlı olarak bunların da en kısa sürede yeniden değerlendireceğiz" dedi.
Erdoğan, salgın döneminde sağlık ile ilgili mecburi sınırlamalar dışında hayatın akışını, ekonominin işleyişini, yatırımları, iç ve dış güvenlik operasyonlarını planladıkları şekilde sürdürdüklerini, yapılan açılışların da bunun en somut ifadesi olduğunu kaydetti. Türkiye'nin en yüksek köprüsü Beğendik'i ve çevresindeki yolları daha birkaç gün önce hizmete açtıklarını hatırlatan Erdoğan, "Terör örgütünün inşa ettirmemek için on yıllarca uğraştığı, iş makinelerini yaktığı, işçileri tehdit ettiği bu eseri milletimize kazandırmış olmaktan memnuniyet duyuyoruz. Önümüzde barajdan yola, sulamadan enerjiye kadar pek çok yatırımı içeren uzunca bir açılış listesi var. Bu açılışları bir kısmını bizzat yerinde bir kısmını tele konferansla gerçekleştirerek hizmet siyasetimizin çıtasını hep daha yukarıya inşallah çıkartacağız" mesajını verdi.
'İÇİNDE OLMADIĞIMIZ PROJENİN YÜRÜME ŞANSI YOK'
Özel sektörün de işine sahip çıkmasını ve üretim çarklarını döndürme iradesini takdirle izlediklerini, sanayide, tarımda, ihracatta yaşanan olumlu gelişmelerden memnuniyet duyduklarını bildiren Erdoğan, "Ekonomide açıklanan her veri kayıpları telafinin ötesinde bir kıpırdanışı haber veriyor. Turizm sektörümüzün de en kısa sürede beklediği çıtayı yakalayacağına inanıyoruz" diye konuştu.
Salgın döneminde Suriye'de, Kuzey Irak'ta ve Libya'da ortaya koydukları iradeyi salgın döneminde kesintisiz şekilde sürdürdüklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bölgemizde ve dünyada dengelerin değişmesini sağlayacak derecede neticeler aldığımız bu faaliyetlerimizi hedeflerimize ulaşana kadar sürdüreceğiz. Artık bu bölgede Türkiye'nin içinde yer almadığı, muvafakat vermediği veya destek sağlamadığı hiçbir projenin yürüme şansının olmadığının kabul edildiğini umuyoruz. Bölgemizde etkinlik gösteren ülkelerin hepsiyle de diyalog kanallarını açık tutma, iş birliği yollarını genişletme, yapıcı diplomasiyi işletme gayreti içerisindeyiz. Türkiye'nin dostluğunu kazanmanın değerini bilenler bu mekanizmaları etkin şekilde kullanıyor. Israrla ülkemize husumet besleyenler ise kaybetmeyi sürdürüyor. Buradan bir kez daha hiçbir ayrım yapmadan herkesi, Türkiye'nin hak, hukuk, adalet ve meşruiyet temelinde uzattığı barış ve iş birliği eline karşılık vermeye davet ediyorum" dedi.
Erdoğan, dünyayı sadece belirli bir kesim değil, herkes için daha huzurlu, daha güvenli, daha müreffeh bir yer haline getirene kadar mücadeleye devam edeceklerini, 'Dünya 5'ten büyüktür' itirazını ve adil bir yeni dünya düzeni çağrısını her platformda tekrarlamayı sürdüreceklerini ifade etti.
'AYASOFYA ASIRLAR BOYUNCA GÜZELLEŞTİRİLDİ'
Konuşmasında Ayasofya kararıyla ilgili değerlendirmelerde de bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ayasofya'nın kiliseden değil, müzeden camiye dönüştürüldüğünün bir kez daha altını çizdi. Bu kutsal mabedi 1453 yılında harap bir vaziyette teslim alıp camiye Fatih Sultan Mehmet Han ve ardından gelen padişahların dönüştürdüğünü söyleyen Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yapılan ilaveler ve tadilatlarla asırlar boyunca Ayasofya geliştirilmiş, büyütülmüş, güzelleştirilmiştir. Harap halde bir ana kubbe olarak teslim alınan Ayasofya külliyesi, minareleri, kütüphanesi, şadırvanı, imareti, hamamı, sıbyan mektebi, sebilleri, türbeleri, muvakkithanesi, kasrı hümayunu, hünkar mahfili ve nice eklemeleriyle tam anlamıyla bize ait bir eser haline dönüştürülmüştür. Özellikle Ramazan ayı boyunca ve bayramlarda Ayasofya adeta İstanbul’da şehir hayatının merkezine yerleşmektedir. Tam 5 asırdır süren bu sahiplenişi yok sayarak burayı fetihten önceki haliyle tasavvur etmekte ısrarın gerisinde gaflet yoksa başka şeyler aramak gerekir. Gerçi daha yakın tarihlerde yaşanan sokak eylemlerinde İstanbul’un duvarlarına zulüm 1453’te başladı diye yazıldığını da unutmadık. Kimlerin duvarlara bunları yazdığını herhalde milletçe de gayet iyi biliyoruz."
'FETHİN SORGULANIŞININ GERİSİNDEN BEDİR GELİR'
İstanbul'un fethinden utanmanın sadece kendini Türk ve Müslüman olarak görenlerin değil, bu topraklarda yaşayan hiç kimsenin hissiyatı olamayacağını vurgulayan Erdoğan, "Fethin sorgulanışının bir adım gerisi Söğüt, onun bir adım gerisi Malazgirt ve İznik, onun bir adım gerisi Bedir'dir. Bu milletin medeniyetine, tarihine, kültürüne, değerlerine doğrudan saldırmaya cesareti olmayanlar sembollerimizi yıpratarak sinsince kendilerine yol bulmaya çalışıyor. Bugüne aradıkları yolların hepsi de milletimizin irfanına çarpıp yerle yeksan oldu. Ayasofya tartışmasını kültürel değer parantezine hapsetmeye çalışanların Osmanlı'nın Balkanlar ve Doğu Avrupa'da bıraktığı göz alıcı mirasın hoyratça yok edilişi karşısında ettikleri tek söz duyulmamıştır. Aynı şekilde bu kesimlerin Endülüs'ten Kırım'a kadar medeniyetimizin zirvesini teşkil eden değerlerinin yıkılışı veya yağmalanışı hususunda da herhangi bir serzenişleri vaki değildir. Demek ki bunların maksadı kültürel mirası savunmak değil, kalplerini ve zihinlerini sarmış olan Türk ve İslam düşmanlığına kılıf bulmaktır. Gün bu ulu mabedin yeniden özüne dönmesinin sevincini amasız, fakatsız, lakinsiz, hesapsız kitapsız bir şekilde yaşama günüdür. Hiç kimse merak etmesin. Ayasofya'yı yeniden vakfiyesine uygun hale getirirken kültürel miras vasfını da ecdadın yaptığı gibi koruyacağız" diye konuştu.
'BİR YANLIŞI BİZ DÜZELTİYORUZ, OLAY BU KADAR BASİT'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ayasofya tartışmalarındaki esas meselenin Ayasofya'nın bulunduğu şehirde egemenliğin kimde olduğunu belirtti. 1934'te alınan yanlış kararın düzeltildiğini aktaran Erdoğan, "1934'te kimler müzeye çevirdi, bu millet. Şimdi de biz aslına rücu ediyoruz. Bir yanlışı biz düzeltiyoruz. Olay bu kadar basit. Türkiye'nin istiklal ve istikbal davası her alanda ilelebet devam edecektir" açıklamasında bulundu.
Suriye'deki milyonlarca mazlum ve mağdura yardım ulaştırma çabasının sırf halkın Türkiye'ye muhabbetini kırmak için engellendiğini belirten Erdoğan, Libya'da BM tarafından muhatap kabul edilen meşru hükümetin sırf Türkiye destekliyor diye yıpratılmaya çalışıldığını söyledi.
'DARBEYİ MİLLETİMİZLE BERABER BİTİRDİK'
Türk milletinin 15 Temmuz'da tarihinin en büyük imtihanlarından birini alnının akıyla verdiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Tankların arasından, tankların koruması altında o gece belediye başkanının evine giden bir ana muhalefet başkanı vardı. Orada kahvesini yudumlarken evet Atatürk Havalimanı'nda neler oluyor, neler bitiyor, onu izleyen onu seyreden bir ana muhalefet başkanı vardı. Kendisine sorulduğunda, 'ya bu tankların arasından nasıl gittiniz?' deyince, 'haberim olsaydı ben de gelirdim' diye cevaplayacak kadar maalesef seviye kaybı olan bir ana muhalefet. Biz milletimizle beraber yürüdük. O gece evet darbeyi ve darbecileri elhamdülillah bitirdik. Siyasi hayatımız boyunca milli iradenin üstünlüğüne yaptığımız vurgunun, attığımız her adımda milletimizin rızasını ve desteğini gözetmemizin isabeti de 15 Temmuz'da bir kez daha teyit olmuştur" mesajını verdi.
'SALDIRILARI ŞİDDETLE KINIYORUZ'
Konuşmasının son bölümünde de Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki soruna değinen Erdoğan, Türkiye'nin Azerbaycan'ın yanında olmaya devam edeceğine vurgu yaptı. Erdoğan, "Dost ve kardeş Azerbaycan'a karşı Ermenistan tarafından yapılan saldırıları şiddetle kınadığımızı belirtmek istiyorum. Vatanını savunan Azerbaycanlı kardeşlerimizden şehit olanlara Allah'tan rahmet yaralananlara acil şifalar diliyorum. Yukarı Karabağ'ın işgalinden beri bu bölgede süren gerginliğin Ermenistan'ın pervasız ve sistematik saldırıları sebebiyle çatışmaya dönüşmesinden dolayı endişeliyiz. Üstelik bu son saldırı Yukarı Karabağ hattında değil, doğrudan iki devlet arasındaki sınırlarda ve ağır silahlarla yapılmıştır. Bu durum olayın herhangi bir sınır ihlali ve çatışması değil, doğrudan Azerbaycan'a yönelik bilinçli bir taarruz olduğunu göstermektedir" dedi.
'BU SALDIRI ERMENİSTAN'IN ÇAPINI AŞAN BİR HADİSEDİR'
Saldırının arkasında başka bir gücün varlığına işaret eden Erdoğan, şöyle konuştu:
"Hiç şüphesiz bu saldırı, Ermenistan'ın çapını aşan bir hadisedir. Amaç provokatif bir yaklaşımla hem Yukarı Karabağ sorununun çözümüyle ilgili süreci tıkamak hem de bölgede yeni çatışma alanları ortaya çıkarmaktır. Türkiye, kadim dostluk bağları ve kardeşlik ilişkilerinin bulunduğu Azerbaycan’ın hakkına hukukuna topraklarına yönelik her türlü saldırının karşısında yer almakta asla tereddüt göstermeyecektir. Bölgemizdeki ve dünyadaki tüm siyasi, diplomatik, sosyal ilişkilerimizi bu doğrultuda seferber etmek boynumuzun borcudur." 
Ermenistan'ın daha kendi iç sorunlarını çözemeden bu tür bir saldırıda bulunmasının kendi halkına saygısızlık olduğunu dile getiren Erdoğan, "Ailelerini geçimlerini sağlamak için ülkemizde çalışmakta olan on binlerce Ermeninin de devletlerinin bu tutarsız davranışlarından rahatsız olduklarına inanıyorum. Bölge ülkelerini Ermenistan'ın Yukarı Karabağ işgalinden beri süren saldırgan ve istikrarsızlığı körükleyen tavırlarına karşı ilkeli ve samimi bir duruş sergilemeye davet ediyoruz. Tüm imkanlarımızla dost ve kardeş Azerbaycan'ın yanında olmaya devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.

Haber: Aslıhan ALTAY KARATAŞ /ANKARA,()