Azeri milletvekili Ganire Paşayeva bugün Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde (AKPM) Türkiye’ye destek veren bir konuşma gerçekleştirdi. Paşayeva, birkaç gün önce Türkiye’de Suriye ve Irak’tan gelen göçmenlerle görüştüğünü ve onları ziyaret ettiğini kaydederek, “Ben ilk önce Türkiye Devleti ve halkına göçmenlere, mültecilere büyük desteklerinden dolayı teşekkür ediyorum. Türkiye onlar için bir umut kapısı, bir kurtuluş kapısı. Bence tüm Avrupa ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, dünyada en çok mültecinin kaldığı Türkiye’ye daha çok destek olmalı. Ve ben meclisi, Türkiye’ye daha çok destek olmaya çağırıyorum. Çünkü göçmenler konusunda Türkiye'nin maddi ve manevi anlamda yalnız bırakıldığını görüyoruz” dedi.

Azeri vekil, Türkiye’nin 9 milyar dolara yakın göçmenlerle ilgili harcamaları yanında uluslararası camianın 455 milyon dolar yardımının çok az olduğunu ve Avrupa’nın desteğini arttırmasını talep ederek, “Aynı zamanda müzakere ettiğimiz raporda Türkiye’de göçmenlerin sayı 1.9 milyon olarak gösterilmiş ancak elimde resmi belgeler var ve bu rakam 2.5 milyondur. Raporda gerçek rakamın yazılmasını istiyoruz. Türkiye göçmenleri kabul ettiği zaman etnik ve dini kimlik ayrımı yapmıyor. Ancak ne yazık ki bu yaklaşımı bazı Avrupa ülkelerinde göremiyoruz” ifadelerini kullandı.

Paşayeva Avrupa’nın Türkiye’nin insani yaklaşımını örnek almasını ve göçmenleri kabul ettiklerinde ve destek verdiklerinde etnik veya dini kimlik ayrımı yapmamaya çağırarak konuşmasını şu şekilde tamamladı:

“Türkiye’de göçmenlerle görüştüğümüz zaman ve birkaç gün önce Suriye ve Irak’tan Türkmenlerin temsilcileri ile görüştüğümüzde bizden seslerini burada duyurmamızı, size söylemek istediklerini dile getirmemizi istediler. Göçmen olan bu kardeşlerimiz Avrupa’yı, göç etmek zorunda bırakan nedenlerle daha aktif bir şekilde mücadeleye çağırıyor. İnsanları göç ettiren nedenlerle mücadele güçlendirilmezse göçmen sayısı daha da artacak ve daha büyük sorunlar ortaya çıkacak. Meclisimizde dün ‘Azerbaycan'ın işgal edilmiş Dağlık Karabağ ve diğer bölgelerinde durumun gerginleşmesi’ adlı raporun oylandığı zaman ortaya çıkan üzücü manzara gibi yaklaşımlar olmamalıdır. Yurtlarına dönemeyen ve meclisteki müzakereleri takip eden 1 milyon Azerbaycanlı göçmenin üzüntüsünü anlatmak bile zor benim için. Bunları şu amaçla söylüyorum: ‘İnsanları göç ettiren nedenlerle mücadele etmeden sonuçları, ortaya çıkan acı durumu, faciaları önlemek de çok zor. İnsanlar neden evini bırakıp kaçıyorlar? Neden onlar kendi hayatlarını Akdeniz’in sularında tehlikeye atıyorlar? Onlar ölümden, açlıktan, geleceği görememekten kaçıyorlar ve zor durumda olan bu göçmenlere, mültecilere etnik ve dini ayrımcılık yapmadan destek göstermek tüm Avrupa’da, Avrupa ülkelerinde insanların ilk önce bir insanlık görevidir.”