İnsan Hakları Derneği Şanlıurfa Şubesi üyeleri Türkiye’de ve bölgedeki kayıpların bulunması ve cinayetlerde öldürülen şahısların halen bulunamayan faillerinin yakalanıp, cezalandırılması amacıyla eylem yaptı. Üyeler arasında bulunan Cemal Babaoğlu, 21 yıl önce haber ihbarı üzerine evinden ayrılan gazeteci kardeşinin derin cinayetle öldürüldüğünü ileri sürdü.
İnsan Hakları Derneği Şanlıurfa Şubesi Başkanı Atilla Yazar önderliğinde bir durup dernek üyesi Ahmet Bahçıvan İşhanı önündeki alanda toplandı. Ellerinde1992-1997 yılları arasında kaybolan ve 1992 yılında meçhul cinayetlerde öldürülen kişilere ait resimlerle oturma eylemi yapan grup adına Şube Başkanı Atilla Yazar basın açıklaması yaptı. 1992-1997 yılları arasında Türkiye genelinde ve Şanlıurfa’da yaşanan kayıp ile faili meçhul cinayetlerin sorumlularının adli makamlara çıkarılmasını isteyen Yazar, “O yıllarda yaşanan vahşetin failleri bulunup yargı önüne çıkarılıncaya kadar bu eylemlerimiz devam edecektir. Özellikle son dönemlerde bu katiller için gizli bir af çıkartılmak istenircesine, davalar zaman aşımına uğratılmak istenmektedir. Bu alanda bizler, gerekli yargısal işlemleri başlattık” dedi.
’DERİN CİNAYET’ İDDİASI
Eyleme katılan ve Şanlıurfa’nın Haliliye ilçesi Belediye Meclis Üyesi Cemal Babaoğlu, gazeteci kardeşi Nazım Babaoğlu’nun Gazeteci Kemal Kılıç ve Hüseyin Deniz’in öldürüldüğü 1994 yılında kaybolduğunu ve 24 yıldır haber alamadığını ifade etti. Kardeşinin de derin devlet tarafından işlenen cinayet ile katledildiğini ileri süren Cemal babaoğlu, “1994 yıllarında 1 yıl içerisinde 3 gazeteci katledildi. Bunlar Kemal Kılıç, Hüseyin deniz ve kardeşim Nazım Babaoğlu. Bir haber geliyor, Siverek’ten. ‘Önemli bir haber’ diye Siverek’e gidiyor. Ondan sonra akıbeti meçhul bir şekilde aradan 21 yıl da geçse de kendisinden hala haber alınmamış ve resmi bir açıklama yapılmamıştı. Gerek biz ailesi, gerekse çalıştığı gazetenin editör ve sahipleri tarafından yaptığımız araştırmalarda, Nazım’ın Siverek’e gittiğini korucu JİTEM elemanları tarafından gözaltına alındığını öğrendik. Elde ettiğimiz tanıkları, bilgileri ve belgeleri, dönemin başsavcısı, emniyet müdürü ve valisi ile paylaştık” dedi. O dönemde verilen dilekçelerin bile işleme konulmadığını söyleyen Babaoğlu, şöyle devam etti;
“Vermiş oluğumuz dilekçelerin işleme geçmediğini tespit ettik. Yani devlet kayıtlarında başvurumuz yoktur. Birileri cinayeti planlamış, birileri tetiği çekmiş, birileri de yasal işlemi, örtmüş, soruşturmayı sürdürmemiş. Yani üçlü ittifakla, mülki idare amirlerinin de bilgisi dahilinde, 90’lı yıllarda siyasal cinayetler işlenmiştir.”
İLK SORUŞTURMA 2010’DA BAŞLADI
Babaoğlu, kardeşinin kaybolması ile ilgili ancak 2010 yılında soruşturma başlatıldığını kaydetti. Ortaya çıkan bir görgü tanığı ile birlikte gittikleri Diyarbakır’da soruşturmanın başlatıldığını anlatan Babaoğlu, “Ortaya çıkan görgü tanığı ile birlikte Diyarbakır’a giderek, Özel Yetkili Savcı Ahmet Karacan’a, bildiklerimizi tek tek anlattık. Nerede kim tarafından alındığı tek tek kayıtlara geçti. Şuan Diyarbakır adliyesinin tozlu raflarında bekletiliyor” diye konuştu. Babaoğlu, olayın üstünden 21 yıl geçmesi nedeniyle zaman aşımının gündeme geldiğini belirterek, hukuksal arayış ve mücadelelerini sürdüreceklerini kaydetti.
Konuşmaların ardından grup üyeleri kayıp ve faili meçhul cinayetlerde öldürülen Şanlıurfa’daki 37, ülke genelindeki 7 bin kişi için 5 dakikalık oturma eylemi yaptı. Geniş güvenlik tedbirlerinin alındığı eylem, üyelerin sessizce dağılmasının ardından sona erdi.