Samsun Kalesi, bugünkü Samsun kentinin kökenini oluşturan ve 1192 yılında Danişmendliler tarafından yaptırıldı. Kalenin sınırları günümüzde Saathane Meydanı'ndan bedestene, deniz kıyısında ise Ziraat Bankası Özel İşlem Merkezi'nin bulunduğu alandan Büyük Camii'nin bulunduğu alana kadar uzanmaktaydı.

Kalenin batı kapısı, doğu kapısı ve sahile açılan Kumkapı adlı üç adet kapısı vardı. Bu kapılar büyük ve yüksek olarak yapılmış, kalın tahtaları dökme demir levhalar ve çivilerle kaplanmıştı. Batı kapısı bugün Namık Kemal Caddesi'nin sonunda bulunan Kale Camii'nin bulunduğu yerde idi. O dönemde Kalekapı Mescidi denen yapı surların hemen bitişiğinde bulunmaktaydı. Doğu kapısı ise bedestenin kapısının yanında idi. Kumkapı'ysa, bugün Osmanlı Bankası'nın bulunduğu yerdeydi. Her kapının üzerinde kitabeler mevcuttu. 

KİTABEDE NELER YAZIYOR?
Kumkapı üzerinde bulunan kitabenin günümüze kadar ulaşan fotoğrafı incelendiğinde kitabe üzerinde şunların yazdığı anlaşılmıştır: "Gazi ve mücahitlerin meliki, kâfir ve müşriklerin düşmanı Beyazıt Han oğlu Yüce Sultan Mehmet zamanında 813 yılında, Frenk kalesinin tahrip edilmesi (Allah’ın orayı yakmasından sonra) büyük emri Timurtaş Bey'e (Allah devletini devamlı kılsın) emredildi. Her kim o kalenin imar edilmesine izin verir ve çaba sarfederse Allah’ın melekleri ve insanların laneti onun üzerine olsun."

8 METRELİK SURLAR SAMSUN'U KORUYORDU!
Kale içerisinde yüzlerce ev, dükkân, iki mescit ve bir cami var idi. Bu cami Selçuklu komutanlarından olan Hızır Bey tarafından inşa ettirilmişti ve bugünkü Büyük Camii'nin bulunduğu alanda bulunmaktaydı. İki mescitten birisi Osmanlı Bankası'nın karşısındaki Hacı Halil Mescidi, diğeriyse bedestenin üst kapısının karşısında yer almaktaydı. Büyük Samsun Yangını sırasında yanan caminin yerine iki minareli büyük bir cami inşa ettirilmişti.

Kale surlarının yüksekliği deniz tarafında sekiz metre, karaya bakan kısımlarda ise altı metre idi. Deniz kısımlarına bakan surlar Karadeniz'in şiddetli dalgalarına dayanabilmesi için her on iki adımda bir yapılan mahmuzlar ile güçlendirilmişti.

EVLİYA ÇELEBİ'NİN SAMSUN NOTLARINDA KALE DE VAR
Evliya Çelebi, 1640 yılında Samsun'u ziyareti sırasında aldığı notlarda Samsun Kalesi'nden de bahsetmiştir. Bu notlarla oluşturulan Seyahatnâme'de kale, "...çevresi 5.000 adım, 70 kulesi, 2.000 mazgalı ve kapısı ile 'leb-i derya da şadâdi bina bir sengin âbâd idi." şeklinde tasvir edilmiştir.

Eserini 1648'de yazmaya başlayan Kâtip Çelebi ise cami, hamam ve muhtasar bir çarşıya sahip kalenin harap bir hâlde olduğunu yazmıştır.

KALE BÜYÜK YANGINA KADAR AYAKTAYDI
Samsun Kalesi zaman zaman onarımlar görmüşse de; 1869 Büyük Samsun Yangını'na kadar sağlam bir şekilde ayakta durmakta idi.

KALENİN TAŞLARI BİLE SATILDI
Yangından sonra kentin yeniden kurulması için girişimlerde bulunuldu. İsviçre kökenli Fransız bir mühendis davet edilerek bugünkü Samsun şehrinin imar plânları yapıldı. Bu imar plânı dahilinde kalenin kara tarafında bulunan surları yıkıldı. İmar plânına göre böylece 15.000 m2'lik bir alan elde edilmiş olacaktı. Bu arazının m2'si 50 kuruştan satılarak 60.000 kuruş elde edileceği hesaplanmıştı. Yine deniz surları ve cebehane dışında bulunan surların yıkımıyla elde edilecek olan 15.000 m3 taşın "şehrin yeniden inşasında" kullanılabileceği düşünülmüştü. Yangında ev ve dükkanlarını kaybeden halka satılacak olan kale enkazı taşları için ise m3 başına 30 kuruş değer biçilmişti.

ANADOLU'DA DENİZ KIYISINDAKİ TEK ÖRNEKTİ
Bu imar plânı ile birlikte Anadolu'daki deniz kıyısına kurulan tek kale ortadan kalkmıştır. Fakat, düşman gemilerine karşı kale yerinde küçük bir müfreze halinde asker bulundurulmaya devam edilmişti.

II. Meşrutiyet döneminde Harbiye Nezareti'nce, Samsun Kalesi gibi eski kalıntıların ortadan kaldırılması kararı alınmış ve bu karar padişah V. Mehmet Reşat tarafından da onaylanmıştır. Kale yerinin arsaları da daha sonra Harbiye Nezareti'ne verilmişti. Daha sonra ise Kaleyeri denen bu alan Maliye Nezareti'ne geçmiş, parsellenerek müzayede ile satılmıştı.

2008 yılının ocak ayında Samsun Büyükşehir Belediyesi'nce Büyük Camii çevresinde yapılan çalışmalar sırasında kalenin yıkılmayan surları ortaya çıkarılmıştır. Surlar koruma altına alınmış ve etrafına kalenin tarihiyle ilgili bilgilendirme tabelaları dikilmiştir. 2015 yılında ise Saathane Meydanı'nda yapılan kazılar sırasında kaleye ait olduğu tahmin edilen surlar gün yüzüne çıkarılmıştır.