TUTUKLU SANIK İFADE VERDİ
İzmir Ege Üniversitesi'nde, Ülkü Ocakları Ege Üniversitesi sorumlusu Fırat Yılmaz Çakıroğlu'nun ölümüyle sonuçlanan, karşıt görüşlü öğrenciler arasındaki kavganın davasının görülmesine öğleden sonra devam edildi. Duruşma, soruşturmanın tek tutuklu sanığı Nurullah S.'nin, sorgusuyla başladı. Mahkeme Başkanı Ahmet Badalı'nın söz vermesiyle, ilk olarak Nurullah S., olay gününü anlattı.
ÇAKIROĞLU'NUN TEPKİ GÖSTEREN BABASI SALONDAN ÇIKARTILDI
Savunması öncesinde, kendisine hiçbir şekilde baskı oluşturacak müdahalenin yapılmamasını isteyen Nurullah S., hiçbir partiye ve gruba üye olmadığını, hiçbirinin kapısından içeriye girmediğini ayrıca iddianamede yer alan örgüte bağlılığını da kabul etmediğini söyledi. Savunmasına, "İnsana saygım vardır. Üniversitede iki öğrenci grubunun kavgasında bir kişi öldü, bir kişi yaralandı. Bu kabul edilemez. Fırat'ın ailesine başsağlığı dilerim" sözleriyle başlayan Nurullah S.'ye, Fırat Yılmaz Çakıroğlu'nun babası Fuat Mahir Çakıroğlu, "Şerefsiz" diye bağırdı. Ardından da "Benim oğlum milliyetçi Türk çocuğuydu. Fırat'ın yanına nasıl gideceksin? Bekliyorum yanına gideceğin günü. Oğlumdan ne istedin? Üç ay kalmıştı okulunu bitirmesine" dedi. Bu sırada yanında bulunan Çakıroğlu'nun annesi Özlem Erdem, eski eşine hemen müdahale etti ve sakin durmasını istedi. Ancak gerek Özlem Erdem'in çabaları gerekse de Mahkeme Başkanı Ahmet Badalı'nın ikazlarına rağmen tepkisi dinmeyen Fuat Mahir Çakıroğlu, duruşma salonundan çıkarıldı.
SAKİN OLUN NE YAPIYORSUNUZ?
Salonda sükunetin sağlanmasıyla ifadesini sürdüren Nurullah S., "2010 yılında üniversiteyi kazandım. Düzenli olarak okula gidip geliyordum. KPSS'ye hazırlanıyordum. Olay günü öğle saatlerinde evden bisikletimle üniversiteye geldim. Kafeye iki kez girdim. İçeride bir şeyler yiyip belli biri süre sonra kafenin arkasına gittim. Kısa biri süre sonra motosikletli iki güvenlik görevlisi geldi ve bizlere, 'Çabuk dağılın buradan. 100 kişi ellerinde sopa, pala, kesici aletlerle sizi dövmeye geliyor' sözleriyle uyardı. Ben de yaklaşık iki dakika sonra gelen gruba karşı kendimi korumak için sopa ve soda şişesi alıp attım. Daha sonra da kendimi kurtarmak ve saklanmak için kafeye girdim. Birisi kadın iki çalışan vardı içeride. Ölüm korkusuyla dolabın arkasına gizlendim. Beni fark edince ben de ayağa kalkıp, ellerimi havaya kaldırdım ve onlara 'Sakin olun ne yapıyorsunuz?' dedim" dedi.
Ancak grubun başındaki Fırat Yılmaz Çakıroğlu ve arkasından gelen grubun, kendisine saldırdığını, sopalarla, demir çubuklarla ve delici aletlerle yaralandığı da ileri süren Nurullah S., "Ben de yüzümü korumak için ellerimle kapattım. Üzerimde kalın deri ceketim ve kazağım olduğu için az yaralandım. Ama belli biri süre sonra artık bilincim açıktı ama vücudumda uyuşmalar hissediyordum. Beni sağlık ekiplerinin bulduğu mutfaktaki köşeye kadar vurarak götürdüler. Ben o sırada kendimi nasıl kurtarırım diye ayağa kalktım. Her tarafım titriyordu. Sonra ikinci grup içeriye girdi ve 'bu ölmemiş' diyerek yeniden bana saldırdılar. Boğazıma kırık cam şişeleriyle vurmaya çalıştılar. Hatta içlerinden birisi, elindeki kesici aleti kaldırıp, 'Bırakın kafasını kopartayım' diye bağırdı. Ancak yanındaki kişi ona engel oldu. Ardından da 'Geberip gitti' diyip yanımdan ayrıldılar. Bu süre içerisinde üç dört kez ölüp ölmediğimi de kontrol ettiler. Daha sonra sağlık ekipleri gelip beni bulunduğumu yerden aldı" dedi.
GÖRÜNTÜLER HERŞEYİ ÇÖZECEKTİR
Nurullah S., olay yerindeki ve kafe içerisindeki görüntülerin ayrıntılı olarak incelenmesi durumunda, olayın kim ya da kimler tarafından planlandığını, Fırat Yılmaz Çakıroğlu ve kendisini de kimin bıçakladığının ortayla çıkacağını savundu. Okuldaki iki grubun da birbirine kırdırılmak istendiğini ileri süren Nurullah S., "Bu görüntülerin ortaya çıkmasını en çok ben istiyorum. Kimin suçlu olduğu belirlenecektir. Adalete güveniyorum. Ama yarın ama yirmi yıl sonra, adalet ortayla çıkacaktır. Ben yapsaydım eğer bıçakla vurduğumu söylerdim. İddianameye hazırlayan savcılık, bu görüntülerin üzerinde dursun. Bütün Türkiye halkı, bu gerçeği o zaman görecek. Asla adaleti yanıltmadım" dedi.
MAHKEME BAŞKANI SAVCILIK İFADESİNDEKİ ÇELİŞKİLERİ SORDU
İfadesini tamamlayan Nurullah S.'ye daha sonra mahkeme Başkanı Ahmet Badalı, sorular yöneltti. Mahkeme Başkanı'nın, savcılık ifadesindeki, 'kafeye girmediği' sözlerini hatırlatması üzerine Nurullah S., "O zaman üç gün acil serviste yattım. Kalbimin altından bıçaklanmıştım. Olayı tam olarak çözümleyememiştim. Sağlık ekipleri de 'Bu şekilde cezaevine girersen, hayati tehliken olur' dedi. Ben de bunun üzerine o şekilde ifade verdim. Bu gerçek değildi. Şimdi burada verdiğim ifade gerçektir. Olayda hiçbir bıçak kullanmadım. Beni bıçaklayan kimse, Fırat'ı da o bıçaklayan odur" dedi.
Bu arada araya giren Mahkeme Başkanı'nın, yanında bulunan kahverengi bıçağın ona ait olup olmadığı yönündeki soruya ise Nurullah S., "O bıçak beni yaralayan bıçak olabilir. Ben öyle bir bıçak kullandım" dedi.
İÇERİYE GİRİP BIÇAKLANMASI 35 SANİYE
Olay sırasında, güvenlik kamerasına yansıyan bazı görüntülerdeki kişinin kendisi olduğunu kabul eden Nurullah S., hakim Ahmet Badalı'nın, "Senin kafeye girmenle, Fırat'ın kafeye girip yaralı olarak çıkması 35 saniye sürmüş" şeklindeki ayrıntıya aktarması üzerine ise "Fırat Yılmaz Çakıroğlu'nu tanımıyorum. Kim bıçakladı görmedim. Kendini hayatım boyunca görmedim. Yaralı olarak dışarı çıkıp 'Beni Nurullah S. Vurdu' diyor. Beni tanımıyor. Nasıl benim adımı verir?" dedi. Hakim Ahmet Badalı bu kez, "Ankara kriminal laboratuarından gelen raporda, Fırat Yılmaz Çakıroğlu'nun, kan örnekleri, senin giysilerinde bulunmuş" sorusunu yöneltti. Nurullah S., bu soruya da "Ben zaten kafe içerisinde, birçok kez yere düştüm ve sürüklendim. Bu sırada bulaşmış olabilir" sözleriyle kendisini savundu. İfade sırasında Nurullah S.'nin sözlerine tepki gösteren üç kişi de hakimin talimatıyla dışarıya çıkartıldı. Sanık Nurullah S.'nin daha sonra avukat sorgularına geçildi.

FOTOĞRAĞLI