Yıldırım, fox tv'de "İsmail Küçükkaya ile Çalar Saat" programına  katıldı, değerlendirmelerde bulundu. Evet Platformu'nca Gündoğdu Meydanı'nda "Aşkımız Memleket Millet için  Evet" sloganıyla düzenlenen İzmir Buluşması'nı "muhteşem" diye niteleyen  Yıldırım, buluşmada coşku ve heyecanın hakim olduğunu, insanların meydana  koşarak, isteyerek geldiğini söyledi. Canlı yayında dikkat çeken açıklamalar yapan Başbakan Yıldırım "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin  kuvvetler birliği getirdiği" eleştirileri için "Bu sistem, asıl kuvvetler ayrılığını  netleştiriyor. Öncekinde kuvvetler ayrılığı yok" ifadelerini kullandı.

  İZMİR İLK KURŞUNUN ATILDIĞI ŞEHİR...

 Yıldırım, "İzmir sizin için ne ifade ediyor?" sorusu üzerine de  İzmir'in ilklerin şehri olduğunu, Hasan Tahsin'in Kurtuluş Savaşı'nın ilk  kurşununu İzmir'de attığını ve mücadeleninin başladığını, zaferle sonuçlandığını,  kentin ayrıca ilk iktisat kongresine ev sahipliği yaptığını vurguladı. İlk telefonun, telgrafın kullanıldığı, ilk ihracatın yapıldığı  İzmir'in Türkiye'nin Avrupa'ya açılan kapısı olduğuna işaret eden Yıldırım, şöyle  devam etti: "İzmir ilk çok partili hayata geçen yer. 1930'da Fethi Okyar'ın ilk  mitingini yaptığı şehir İzmir. İzmir tek parti dönemini sona erdiren, Adnan  Menderes ile demokraside çok partili hayatı başlatan şehir. İzmir'in ilkleri çok.  İzmir Türkiye'nin 3. büyük şehri. İhracatı son 15 yılda 650 milyondan 8,5 milyara  çıktı ama İzmir'in potansiyeli bundan daha fazla. İzmir'in sosyal yönü var.  İzmir'in İzmirlilik kimliği var. Türkiye'nin her tarafından İzmir'de yaşayan  hemşehrilerimiz var. Manisa'dan, Konya'dan, Mardin'den, Kars'tan, Sivas'tan, 81  vilayetimizden... Bir özelliği daha var İzmir'in İstanbul'dan farkı bu... İzmir'e  gelenler 1,5 yıl içinde İzmirli oluyor, İzmirli kimliğine sahip çıkıyorlar.  İstanbul'da biraz daha kendi geldiği ilinin değerlerini koruyarak yaşarlar."

Katıldığı bir televizyon programında İzmir Marşı okuduğunun  hatırlatılması üzerine Başbakan Yıldırım, "İzmir Marşı bizim marşımız. İstiklal  mücadelemizi anlatan bir marştır. İzmir Marşı'nı herhangi bir ideolojinin marşı  yapmak İzmir'e de Türkiye'ye de haksızlık olur" dedi. Başbakan Yıldırım, "Referandum zamanlaması doğru mu?" şeklindeki soru  üzerine şunları kaydetti:   "Güzel bir soru. Türkiye'nin gündeminden hiç düşmeyen bir konuydu.  Merhum Menderes'ten başlayan çok partili hayatımızın bütün dönemlerinde bu sistem  sorunu hep gündemde olmuş. Merhum Menderes hatıralarında diyor ki ' bazen beni  canımdan bezdiriyor'. Celal Bayar'ı kast ediyor. Aynı anlaşmazlık Fahri Korutürk  ve Süleyman Demirel arasında da var, 'Genelkurmay Başkanı kim olacak' diye.  İkisinin dediği de olmuyor, ikisi de emekli oluyor, Kenan Evren 80 darbesini  yapıyor." Turgut Özal'ın kendi seçtiği başbakanı ile Körfez Savaşı ve işçi  hakları konusunda ters düştüğünü, ANAP'ın gerilemeye başladığını anlatan  Yıldırım, daha sonra Süleyman Demirel'in de Turgut Özal'ın cumhurbaşkanlığını  adeta tanımadığını, çok ciddi sürtüşmeler yaşandığını dile getirdi. Yıldırım, cumhurbaşkanları ve başbakanlar arasında yaşanan  anlaşmazlıkların krizlere neden olduğunu vurguladı. 

SIKINTILAR OLDU...

Ahmet Necdet Sezer ve Bülent Ecevit arasındaki anayasa kitapçığı  tartışmasının ekonomik krize neden olduğunu anımsatan Yıldırım, "Sizin  döneminizde de kriz oldu mu?'' sorusuna şu karşılığı verdi: "Bizim dönemimizde de atamalarda oldu. Bazı kanunların geri  gönderilmesinde oldu. Ben müsteşarımı 3 ay atayamadım, önünde durdu, onaylamadı,  gönderdiğimiz kararnameler geri geldi. Biz bu krizleri biraz sineye çektik. Biz  zaten ekonomik krizden çıkmış bir ülkeyi kalkıp tekrar kavga ederek, sürtüşerek  bir yere varamayız. Biraz sabrettik, kararlılıkla işin oluruna baktık ama kriz  devam etti. Buradaki sorun şu, millet iradesine dayanmayan hiçbir sistem başarılı  olamaz, kalıcı olamaz. Darbelerden sonra anayasalar oluşturulduğu için, bu  sistemin işlememesi için bir gizli kuvvet var sanki..."

 "Siz Cumhurbaşkanı ile çift başlılık yaşadınız mı?" şeklindeki soru  üzerine Yıldırım, "Bizim kişisel ilişkilerimiz bu görevlere gelmeden de vardı.  Biz 70'li yıllardan beri beraberiz, birbirimizi çok iyi tanıyoruz. Mesele kişiler  değil ki sistemden kaynaklanıyor. Sistem iki başlılığı tanımlamış, sistem 2 tane  irade tanımlamış, bu iki iradeden biri gücünü  kullanmaktan vazgeçecek. O da tabi  vatandaşın verdiği yetkiye sahip çıkmamak anlamına geliyor. Halbuki devlette  işlerin yürümesi için iradenin tek olması lazım, irade olmayan yerde idare  olmaz." cevabını verdi.  "Bir iradenin yardımcısı olmak ayrı bir şey, bir de kendi başına irade  olmak başka bir şey." ifadesini kullanan Yıldırım, "Bu sisteme göre cumhurbaşkanı  başbakanı atar, görevden alamaz. Bakanları atar görevden alamaz." dedi.  "Sayın Cumhurbaşkanı Davutoğlu'nu aldı" değerlendirmesine Yıldırım,  "Davutoğlu'nu Cumhurbaşkanı almadı. Olağanüstü genel kurula gitti, kongreye  gitti." karşılığını verdi."Sayın Cumhurbaşkanımız bunu istedi de öyle oldu" sözü üzerine  Başbakan Yıldırım, "Hayır, öyle bir şey olmadı. AK Parti olağanüstü kongreye  gitti. Biz şimdi kişileri mi, sistemi mi konuşacağız. Sistem esas olması lazım.  Kişilere göre sistemi yorumlarsak o zaman doğru noktaya varamayız. Çünkü insanlar  yanlış yapabilir, insanların yanlışını da düzeltecek sağlıklı sisteme ihtiyaç  var." dedi.Başbakan Binali Yıldırım, 15 Temmuz'da ülkenin uçurumun kenarından  döndüğünü, milletin Cumhurbaşkanı'na, hükümetine, memleketine sahip çıktığını  belirterek, "Millet darbecilere darbeyi vurdu ama  'bu tekrar etmez' diye bir şey  yok. Bundan sonra bir beka meselesi görüldü. Milliyetçi Hareket Partisi ve AK  Parti zaten gündemde olan bu anayasa değişikliğini Meclise getirmeye karar  verdi." diye konuştu.

Başından beri bu değişikliğin içerisinde olduğunu, bütün detaylarıyla  ilgilendiğini, MHP ile olan görüşmeleri yürüttüğünü anlatan Yıldırım, "Sistemde  yaşanan arızaları tecrübelerimle biliyorum, onun için nerede düzeltmeler  yapılması gerektiğini de tek tek üzerinde çalıştık ve o tecrübelerimizi buraya  yansıttık, o bakımdan (yeni sistem için) bir tereddütümüz olmadı." ifadesini  kullandı.

YENİ SİSTEM YERLİ VE MİLLİ 

 Başbakan Yıldırım, "yeni sistemim adının ne olduğu" sorusu üzerine, bu  sistemin isminin cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi olduğunu aktararak, "Açıkçası  başkanlık diye başladık, sonunda Sayın Bahçeli şöyle bir teklifte bulundu,  'cumhurbaşkanı dersek, milletin, cumhurun başkanı. Bu da bizim kültürümüze  yönetim sistemimize uygun bir tabir. Bunun adını cumhurbaşkanlığı sistemi  diyelim' dedi, bir de biz hükümet dedik. Hükümet neden? Çünkü bu değişiklikle  beraber hükümeti artık cumhurbaşkanı başkanlığında kuruluyor, başbakanla  cumhurbaşkanlığı yetkileri birleştiriliyor. O yüzden de sistemin adı  cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi." diye konuştu.

Yeni sistemin yerli ve milli olduğuna işaret eden Yıldırım,  saltanattan Cumhuriyet'e geçerken Türkiye'nin başka ülkelerden yasalar aldığını,  aradan geçen 94 yılda Türkiye'nin tecrübelerini kazandığını, kendi yönetim  geleneğine uygun katkılar koyduklarını söyledi. Bazı anayasa hukukçularının, "ülkelerin anayasaları ve sistemleri  deneme tahtası değildir" eleştirilerinin hatırlatılması üzerine Başbakan  Yıldırım, şunları kaydetti:"Anayasa hukukçuları işe teorik olarak bakıyorlar, akademisyenler  hayatın içerisinde bulunan insanlar değil. Ben akademisyenlerin fikirlerine,  söylediklerine saygı duyarım ama bir de damdan düşeni getirin derler. Biz  olayların içerisinde yaşıyoruz, kaldı ki şu görüşe katılmıyorum. Bu sistem asıl  kuvvetler ayrılığını netleştiriyor. Öncekinde kuvvetler ayrılığı yok. Niye yok?  Şimdi düşünün ben başbakanım, AK Parti Genel Başkanıyım aynı zamanda Mecliste ve  yürütmede hakim vaziyetteyim. Meclis iktidar partisinin dediği dışında bir şey  yapabilir mi? Bakanlarımın tamamı milletvekili aynı zamanda yasama ile yürütme iç  içe değil mi? Mevcut sistem yürütmeyi ağırlıklı olarak başbakana veriyor,  cumhurbaşkanının çok yetkileri olmasına rağmen şu anda sorumluluğu yok. Onun için  zaten sıkıntı var, benim anlatmaya çalıştığım kuvvetler ayrılığı meselesi."

 BU İSSTEM BABA İLE OĞLU BİRBİRİNE DÜŞÜRÜR

Halk oylamasında 'evet' çıkması durumunda Türkiye Cumhuriyeti'nin son  başbakanı olacağının hatırlatılması üzerine Binali Yıldırım, ona milletin karar  vereceğini belirterek, 2019'daki seçime kadar görevinin devam edeceğini daha  sonra yeni sistemin devreye gireceğini söyledi. Yıldırım, 2007'deki referandum öncesinde cumhurbaşkanını Meclisin  seçtiğini, bunun parlamenter sisteme uygun olduğunu belirterek, 2007'deki "367  icadının" çıkmasının ardından halk oylamasına gidilerek cumhurbaşkanını halkın  seçmesinin sağlandığını anımsattı. Vesayet odaklarının 363 milletvekili olan partiye cumhurbaşkanı  seçtirmediklerine dikkati çeken Yıldırım, şöyle devam etti:  "Bunun için sistemi değiştiriyoruz, bu vesayet odaklarından kurtulmak  için. 20 milyondan fazla insanın seçtiği güçlü bir cumhurbaşkanı var, hem darbe  anayasasından da gelen çok geniş yetkileri var, hem de halk seçmiş yetkisinin  üzerine bir de siyasi yetki gelmiş, bu tarafta da yine halkın seçtiği genel  başkan ile başbakan onun da yetkisi var. Şimdi ne olacak? İki tane güçlü figür,  ikisini de halk seçmiş. Burada anlaşmazlık kaçınılmaz, bu sistem yürümez, bu  sistem baba ile oğulu birbirine düşürür bak o kadar açık."

 Yıldırım, Türkiye'nin tarihsel gelişimine bakıldığında 1950'den beri 2  doğrudan, 3 de dolaylı darbe yaşandığını belirterek, "En son doğrudan darbeyi de  millet önledi 15 Temmuz'da. Kuvvetler ayrılığı işi burada net olarak ortaya  çıkıyor. Çünkü iki tane sandık aynı anda kuruluyor. Birinde milletvekili, birinde  de ülkeyi yönetecek cumhurbaşkanı çıkıyor, dolayısıyla iki iradeyi yürütme  iradesini millet doğrudan veriyor. Bu tarafa da yasama ve denetleme iradesini  veriyor. Dolayısıyla çizgiyi çiziyor ortadan senin alanın bu, senin alanın bu."  diye konuştu.

 Yeni sistemin parti başkanı olmadan da cumhurbaşkanı adayı olabilme  imkanı getirdiğine işaret eden Yıldırım, sistemin garantili hükümet çıkaracağını  söyledi. Binali Yıldırım, kendisinin hem Başbakan hem de AK Parti Genel Başkanı  olduğunu anımsatarak, yeni sistemde seçilecek kişinin partili olmasının önemli  olmadığını, bütün Türkiye'nin cumhurbaşkanı olarak hizmet edeceğini belirtti.  Yıldırım şunları kaydetti: "Bunlar anayasada belirlenmiştir. Yani bir insanın partili olmasını  düşüncesini yasaklayabilirsiniz ama gönlünden çıkaramazsınız. O yüzden fiilen  olan şeyi resmileştirmek en doğrusu, bunda hiçbir mahsur yok. Kaldı ki Amerika  başkanı da partisinin başkanıdır. Partisinin başkanı ama görevi başkaları  yürütüyor, bir başkan yardımcısına o görevi veriyor, başka ülkelerde de var.  Başkanlık sisteminde parti başkanı olma özelliği var."

 ESNAFA MÜJDE VERDİ 

Başbakan yıldırım yayında binlerce esnafa da müjde verdi. Esnafların vergi ve prim borçlarının yapılandıralacağını açıklayan Başbakan Yıldırım, "Nisan ayının sonuna kadar olan beyaz eşya ve mobilyada vergi indirimi, ekim ayına kadar uzatıldı"dedi.