Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, “Türkiye de dahil olmak üzere Suriye’nin komşu ülkeleri Suriye’deki insani krizin yükünden adil olmayan bir pay üstlendi. Bu ülkeler, uluslararası camianın bütün üyeleri arasında tarihi bir ortaklık gerektiren insani krizle mücadelede tek başlarına bırakılmamalı” dedi.
Kalkınma Bakanı Yılmaz, Kuveyt’te bu sene 3’üncüsü düzenlenen Suriye’ye Yardım Konferansı’nda konuştu. Konuşmasında, Suriye’deki çatışmaların yakında 5. yılına gireceğine dikkat çeken Yılmaz, durumun bütün bölgenin barış ve istikrarına tehdit olduğunu söyledi. Yılmaz, rejimin kendi halkına ve meşru taleplerine karşı savaş açması sonucu çatışmalarda yaklaşık 300 bin kişinin hayatını kaybettiğini ifade etti.
Bakan Yılmaz, çatışmanın başlangıcından beri yarısı çocuk olmak üzere 12 milyon Suriyeli’nin insani yardıma muhtaç kaldığını, 8 milyondan fazla Suriyeli’nin kendi ülkelerinde evlerinden edildiğini, 4 milyon Suriyeli’nin de komşu ülkelere kaçmak zorunda kaldığını hatırlattı. Yılmaz, “Bu insani kriz, Suriye’deki siyasi anlaşmazlığın direkt bir sonucu. Gerçek bir siyasi çözüm tek alternatif. Rejim üzerindeki baskıyı arttırmalı ve böylece Cenevre Bildirisi temeline uygun bir siyasi çözüme ulaşmalıyız” şeklinde konuştu.
Suriye’deki insanlık krizinin komşu ülkelere olan etkisinden bahseden Yılmaz, siyasi cephede herhangi bir aşama kaydedilmemesinden dolayı komşu ülkelerin, yaşanan insani krizin yükünü çekmek zorunda kaldığının altını çizdi. Yılmaz, bu kapsamda Türkiye’nin, ülkesindeki savaştan kaçan bütün Suriyelilere açık kapı politikası izlediğini ve uluslararası toplum adına bütün kaynakları ile kapasitelerini bu insanların ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde mobilize ettiğini dile getirdi. Türkiye’nin hali hazırda 1,7 milyon Suriyeli’ye ev sahipliği yaptığını anlatarak, 250 binden fazla Suriyeli’nin 25 sığınma kampında kaldığını geri kalanının ise Türkiye’nin çeşitli kentlerinde kalmakta olduğunu söyledi. Yılmaz, Mart 2015’den beri 7 milyon Suriyeli’nin Türk sağlık sisteminden faydalandığını ve 47 binden fazla Suriyeli bebeğin Türk topraklarında doğduğunu sözlerine ekledi.
“ULUSLARARASI CAMİADAN EN AZ YARDIM TÜRKİYE’YE YAPILIYOR”
Bakan Yılmaz, Suriye’deki insani krizin hükümete 5,6 milyar dolarlık bir maddi yük oluşturduğunu, bu rakamla Türkiye’nin bu yönde en büyük donör konumunda bulunduğunu belirtti. Yılmaz, Türkiye’ye bu konuda uluslararası yapılan yardımların 300 milyon dolar civarında olduğunu ifade etti.
Dünya Gıda Programı’nın (WFP) elektronik yemek kartı para desteği gibi en temel BM programlarının bile uluslararası donörlerden yeterince yardım alınamaması nedeniyle küçültülmek zorunda kaldığını, Türkiye’nin de WFP’nin katkılarını ani ve beklenmedik bir şekilde azaltması sonucu bu açığı telafi etmek durumunda kaldığını söyledi. Yılmaz, “Aslına bakarsanız BM’nin bölgesel müdahale başvurularında Suriye’nin diğer bütün komşu ülkeleri arasında en az destek yapılan ülke Türkiye. Son yapılan Suriyeli Mülteciler için Suriye Bölgesel Müdahale Planı kapsamında Türkiye’nin ihtiyacı 2014 yılı başında 522 milyon dolar olarak belirlenmişti. Daha sonra bu rakam 497 milyon dolara revize edildi. Ancak Türkiye 2014 yılında bu fonlamanın yalnızca yüzde 28’ini aldı. Bu da Suriyeli mültecilere ev sahipliği yapan ülkeler arasındaki en düşük seviyeye tekabül ediyor” diye konuştu.
2015-2016 Bölgesel Mülteci ve Direnç Planı’nın (3RP) Türkiye’ye, 460 milyon dolar mülteci unsuru ve 164 milyon dolar direnç unsuru olmak üzere toplam 624 milyon dolar bütçe öngördüğünü söyleyen Yılmaz, eğitimin 3RP’nin önemli bir bölümünü kapsadığını ve yoğunluklu önemin Suriyeli çocuklar için daha fazla sınıf ile eğitim fırsatlarının oluşturulmasına verilmesi gerektiğini belirtti. Bakan Yılmaz, aynı şekilde okul çağındaki kızlara da eşit eğitim fırsatlarının söz konusu planda yansıtılması ve desteklenmesi gerektiğine dikkat çekti.
“İNSANLIK KRİZİ ULUSLARARASI CAMİA ÜYELERİNİN TARİHİ ORTAKLIĞINI GEREKTİRİYOR”
Bakan Cevdet Yılmaz, “Türkiye de dahil olmak üzere Suriye’nin komşu ülkeleri Suriye’deki insani krizin yükünden adil olmayan bir pay üstlendi. Bu ülkeler, uluslararası camianın bütün üyeleri arasında tarihi bir ortaklık gerektiren insani krizle mücadelede tek başlarına bırakılmamalı” diyerek konuşmasını sonlandırdı.