Siirt Barosu, Kamer Vakfı’yla ortak yürüttüğü ’O köy bizim köyümüzdür’ projesi kapsamında kızların okullaşma oranının artması, küçük yaşta evliliklerin önüne geçilme ve kadına yönelik şiddet konulu çalıştay düzenledi.
Siirt Üniversitesi konferans salonunda düzenlenen çalıştaya, Vali Yardımcısı Gürbüz Saltaş, Siirt Üniversitesi Rektör Vekili Yüksel Birinci, Siirt Barosu Başkanı M. Cemal Acar, Emniyet Müdürü Metin Özkan, kamu kurum müdürleri ve sivil toplum örgütü temsilcileri ile çok sayıda vatandaş katıldı. Programın açılış konuşmasını yapan Siirt Barosu Başkanı M. Cemal Acar, kızların okullaştırılması ve şiddetin azaltılmasının en önemli çözümünün ülkede insani gelişimin standartlarının arttırılmasından geçtiğini söyledi. Türkiye’nin, dünyanın 17. büyük ekonomisine sahipken insani gelişim standardın da ise 84. sırada yer aldığını vurgulayan Acar, 1950 yılına kadar ülkelerin kalkınmasında temel ölçütün ekonomik büyüme olarak kabul edilirken, 1950’lerden sonra bunun tek başına yeterli olmadığı, insan gelişiminde en az ekonomik gelişim kadar önemli olduğu kabul görüldüğünü söyledi. Acar, "İnsani gelişimden kasıt ülke nüfusunun tamamının eğitim hakkından yararlanması, sağlık imkanına sahip olması, siyasi hayatta aktif rol alabilmesi ve ülkenin yönetim kadrolarında görev üstlenebilmesidir. En basitinden ülkemizde hala beş milyona yakın insan okuma yazma bilmemektedir. Ve bu okuma yazma bilmeyenlerin çoğunluğunu kadınlar oluşturmaktadır. Sadece bu veri bile diğer verilere bakmayı gereksiz bırakacak nitelikte ve netliktedir. Proje kapsamın diğer bir amacı olan şiddetin azaltılması, insanoğlunun var olduğu günden bu yana var olan bir sorundur. Ve bu sorunun mağduru daha çok kadınlar olmuştur. Çıkarılan kadın fosillerinde kemik kırığı yüzde 30-50 arasında değişirken, erkek fosillerde bu % 10-20 gibi değerlerde kalmaktadır. Roma İmparatorluğunda erkeğin birçok gerekçe ile eşini öldürebileceği kabul ediliyordu. Günümüzün modern devletlerinden olan ABD’de 1884 yılına kadar erkeğin eşini dövmesi yasal hakkı iken aynı şekilde Büyük Britanya’da 1920 yılına kadar erkeğin eşini kontrol edebilmesi için sopa ile dövebilmesi kanuni hakkı olarak görülmüştür. Dünya genelinde kadına yönelik şiddette karşı mücadele 1950’li yıllardan sonra başlamıştır. BM 1993 yılında yani çok geç bir tarihte kadına yönelik şiddetin son bulması bildirgesini kabul etmiştir. Ülkemizde de 1980’lerden sonra bu mücadele başlamış, 1999 yılında Ailenin korunması hakkında kanun kabul edilmiştir. Bu yasanın eksiklikleri de 2011 yılında 6284 sayılı yasa ile giderilmeye çalışılmıştır. Maalesef 2000’lerden sonra ülkemizde kadın cinayetleri hızla artmaktadır" dedi.
Toplantı yapılan sunumun ve slayt gösterisinin ardından sona erdi.