Liberal ekonomilerdeki, en yalın anlatımıyla, piyasa koşullarını piyasanın kendi dinamiklerinin belirlemesi prensibinin, özel hukuka yansıması, sözleşme özgürlüğüdür.

Herkes kiminle sözleşme yapacağına, sözleşmenin içeriğinin nasıl olacağına kendisi karar verir. Sözleşme yapma mecburiyeti istisna, özgürlüğü ise kuraldır. Bunun tersi, sözleşme yapma zorunluluğudur.

Bankalar da, bazı istisnalar dışında, diledikleri kişiyle sözleşme yapma özgürlüğüne sahiptirler. Sözleşme yapma zorunluluğuna istisnaların birisi; maaş hesabı sözleşmesidir.

Beş ve daha fazla kişi çalıştıran işverenlerin işçi maaşlarını banka üzerinden ödeme hukuki zorunlulukları vardır. Bir çalışan istediği bir bankaya gidip maaş hesabı açmak istediğinde, bankanın haklı bir gerekçe olmadan hesap açmayı reddetmesi hukuka aykırı olur.

Maaş ve kira örneği

18/11/2008 tarihli ve 27058 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Ücret, Prim, İkramiye ve Bu Nitelikteki Her Türlü İstihkakın Bankalar Aracılığıyla Ödenmesine Dair Yönetmelik çerçevesinde 5 işçiden fazla işçi çalıştırılması halinde işçinin ücret, prim, ikramiye ve her çeşit istihkakını zorunlu tutulduğu halde özel olarak açılan banka hesabına ödememenin cezası 2016 yılı için çalışan başına ve her ay olmak üzere 161 TL olarak belirlenmiştir.

Bu çerçevede 5 işçi çalıştıran işyerinde bir yıl süre ile maaş hesabına ödemeyen işveren için idari para cezası 5 x 12 x 161 = 9.660 TL olarak uygulanacaktır. 2017 yılı için bu cezaların daha da artacağında şüphe yoktur.

Aylık 500 TL üzeri kiraların da bankalar üzerinden ödenmesi veya başka şekilde belgelenmesi zorunludur. 29 Temmuz 2008 tarihinde 26951 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 268 sayılı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği gereğince, 500 TL ve üstündeki konut kira bedeli ödemelerinin elden ödendiğinin tespiti halinde, kiralananın sahibine 250 TL’den az olmamak üzere kira bedelinin yüzde 5’i oranında özel usulsüzlük cezası kesilir. Bu yüzden kira ödemesi ya banka üzerinden ya da PTT üzerinden ödenmek suretiyle belgelendirilmek zorundadır.

İki boyut

Banka ile çalışma zorunluluğu mal ve hizmet ödemelerinde de geçerlidir. 459 Sıra no’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’ne göre de 7.000 TL ve üzeri her türlü ödemenin de banka veya diğer finans kurumları, PTT aracılığıyla yapılarak tevsik edilmesi zorunludur. Yapılacak ödemenin toplam tutarı 7.000 TL’nin altına düşecek şekilde taksitlere bölünerek ödenmesinde dahi, aynı kural geçerlidir. Bu ödemeleri tevsik etmeyenler için 1.370 TL para cezası kesilir. Vergi kaybı söz konusu ise, hapis cezası ve ayrı para cezası dahi verilebilir.

Bunlar göstermektedir ki, Devlet’ten imtiyaz alarak bankacılık yapan bankalar maaş hesabı açılmasını, 500 TL ve üzeri kira ödemelerine ve 7.000 TL ve üzeri ödemelere aracılık etmeyi, haklı bir sebep yoksa reddedemezler, aksi takdirde hukuka aykırı davranmış olurlar.

Peki, bankalar kredi vermek, kredi sözleşmesi yapmak zorunda mıdır? Bu konuyu kanaatimce ikiye ayırmak gerekir:

Kredi istenen banka halka açık, hisseleri Borsa’da işlem gören bir banka ise, yeterli teminat gösteren ve kredibilitesi bulunan müşterinin kredi talebini haksız bir gerekçe ile reddederse, banka faiz geliri elde etmekten de mahrum kalacağı için, Borsa’da bankanın hisse senetlerine yatırım yapanlar, banka yöneticilerine karşı tazminat davası açabilirler. Müşteri de bankaya karşı, bankacılık imtiyazını kötüye kullandığı için dava açabilir.

Kredi istenen banka, halka kapalı bir banka ise, kredi ve faizlerinin ödenmesine yeterli teminat gösteren bir müşteriye kredi verip diğerine vermezse, kredi verilmeyen müşteri, bankaya karşı imtiyazını kötüye kullandığı, anayasal suç olan ayrımcılık yaptığı ve bir müşteriyi diğerine göre öne çıkararak haksız rekabete neden olduğu gerekçeleri ile dava açabilir.

Kanaatimce her kredi başvurunuz reddedildiğinde kendinizi çaresiz hissetmeyin, somut olaya göre, Devlet’ten imtiyaz alarak bankacılık yapan bu bankayı kredi vermeye zorlayabilirsiniz.

İlk söz son söz olsun! 

Devletin verdiği imtiyaz keyfi ve kötüye kullanılırsa, Ankara’da hakimlerimiz var!

Kaynak:Milliyet