İstanbul'da
yerli ve yabancı turistlerin
uğrak yeri İstiklal Caddesi'nde;
terör örgütü PKK-PYD'nin
istihbarat elemanı olduğu
öne sürülen
bir kadın tarafından
gerçekleştirilen
saldırıyla
neyin amaçlandığını
iyi tahlil etmezsek,
işimiz zorlaşır!..
Öncelikle şunu
belirtmek gerekir...
"PKK saldırıyı üstlenmedi"
gibi açıklamalar, sosyal medyada
akılları karıştırmaya
yöneliktir...
Çünkü, terör örgütünün Türkiye düşmanlarının
"taşeronu"
olduğunu, cümlealem bilmektedir...
Canımızı yakan
hain saldırının
"zamanlaması"
ipuçlarını veriyor aslında...
Önce, "turizm" meselesinden
olayı irdeleyelim...
Avrupa'da doğalgaz sıkıntısı nedeniyle
binlerce turist
Antalya başta olmak üzere
Türkiye'ye gelecek ve soğukların başlamasıyla
bu sayı daha da artacaktır!..
New York Times'ın,
saldırı haberinde kullandığı,
"Her yıl dünyanın dört bir yanından 10 milyonlarca turist, Türkiye'yi ziyaret ediyor ve birçoğu bombalı saldırının olduğu yeri dolaşıyor"
ifadeleri,
"Korku" yaratarak,
"Güven" sorununu hatırlatmıyor mu?..
Yani, bu işin
bir ayağında
"turizm" meselesi vardır...
Bu eylem,
turizm pastasındaki payı
giderek azalan
Yunanistan'ın da
işine gelmez mi?..
İkincisi, TSK ve MİT operasyonlarıyla ağır darbe alan
ve "teslim ol" çağrılarına uyarak,
terör örgütüyle
bağını kesenlerin
sayısı, her geçen gün artmaktadır...
Terör örgütü ve arkasındaki
ABD, bu eylemle "yıkılmadık"
algısı yaratarak,
çözülmeleri önlemek istemiş olamaz mı?..
Üçüncü mesele ise
Cumhur İttifakı ile 
HDP arasında
başlayan Anayasa görüşmeleri ve ardından HDP Eşbaşkanı
Selahattin Demirtaş'ın
anne ve babasının
hastalığı nedeniyle
cezaevinden çıkarılıp,
jandarma kontrolünde
gerçekleştirdiği ziyaretin
yaratacağı algının,
terör örgütü PKK'yı ve 
onun ağababalarını
rahatsız etmediğini söylememek mümkün mü?..
Bu hain saldırı,
kim ya da kimler
tarafından yaptırılmış
olursa olsun;
hedef Türkiye'dir!..
Rusya ile gelişen ilişkilerle birlikte
Türkiye'nin
bir enerji merkezine
dönüşecek olması,
Türk Devletler Teşkilatı'nın
sıklıkla bir araya gelmesi ve
KKTC'nin 
buraya gözlemci ülke olarak
katılmasından, birileri
hoşnut değildir...
Bu soruların
çevaplarını
İçişleri Bakanı Süleyman
Soylu'nun,
"ABD Büyükelçiliği'nin taziyesini kabul etmiyoruz"
sözlerinde bulabilir miyiz?..
Soylu, bu ifadeyle
açık adres vermiş
sayılmaz mı?..
"Hedef Türkiye" demiştik!..
Öyleyse, hain saldırıyı 
sadece "lanetlemek yetmez",
iktidarı ve muhalefetiyle
bütün Türkiye
çıplak gerçeği görerek,
"tek yürek" olmak 
zorundadır!..
Yoksa, düşmanlar ve onların
işbirlikçisi hainler,
daha da cesaretlenir!..
Ve bizi de böylelikle zor günler bekler!..