Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de “Ey iman edenler!  Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, sakınasınız diye size de farz kılındı.” (Bakara, 2/183) buyurmaktadır. Orucun farz oluşunun delili olan bu ayeti  incelediğimizde, bizim için farz kılınan orucun bizden öncekilere de farz kılındığını, bunun sebebinin ise bir şeylerden sakınma olduğunu görüyoruz. Yaşadığımız dünya hayatının içerisinde maddi veya manevi sakınılacak şeylerin olması insanın kendisini koruma altına almasını gerektirir ki Yüce Allah bunun oruçla olacağını bize bildirmektedir. 
Ebû Hüreyre  (ra)’den  nakledilen bir  hadîs-i şerîfde    Rasûlullah  (sas) Efendimiz: “Oruç bir kalkandır.” buyurarak sakınmanın ne şekilde gerçekleşeceğini bildirmiştir. Bir kalkan olarak bizi maddi manevi  sıkıntı ve kötülükten koruyacak olan oruçla ilgili  Hadisi Şerifin devamında “Sizden biriniz oruçlu olduğu bir günde kötü söz söylemesin, kavga etmesin. Ona birisi sataşır veya küfrederse ‘Ben oruçluyum’ desin.” (Buhari,Savm,9; Müslim,Siyam,29) buyurarak sakındıran orucu nasıl tutmamız gerektiğini de öğretmektedir. 
Mevlana Celaleddin; “Şeytanın bütün hileleri, tedbirleri, bütün okları oruç kalkanına çarpar kırılır” diyerek askerin elindeki kalkanla benzetme yapar. Nasıl ki kalkan savaşta düşmanın her türlü ok ve kılıç darbelerinden askeri koruyorsa oruçta öylece mümini içeriden ve dışarıdan gelebilecek tüm saldırılardan korur.   
 
Oruç; nefs-i emmârenin kötülüklerinden, şeytanın vesvese ve desîselerinden mü’mini muhafaza eder. Oruç tutan  insan, şehevî arzularından sıyrılıp Rabbine yönelir.
Mü’min oruçla birlikte günahlardan uzaklaşıp Allah’la  yakınlaşır. Böylece  Oruç, günahlara karşı mü’mine kalkan olur.  Günahlardan uzaklaşan  mü’min için; “cehennem kapıları kapanır, cennet kapıları açılır. Şeytanların azgınları da zincire vurulur. (Nesâî, Sıyâm, 5)  Ve  oruç, cehenneme karşı  da bir kalkan olur.. 
Yine Oruç, günahlara öyle kalkan olur ki geçmiş günahlar bile onunla bağışlanır. Rasulullah (sas); “Kim inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhârî, Îmân, 28) buyurmuştur.
Oruç; nefsi terbiye etmesi yönüyle de mü’min için bir kalkandır. Oruç vesilesiyle mü’min; nefsini kontrol eder, terbiye eder. Zira nefsi terbiye eden en etkili hususlardan biri, açlıktır. Oruç, bir sabır imtihanıdır. Hz. Peygamber (s.a.s); “Oruç, sabrın yarısıdır.” (İbn-i Mâce, Sıyâm, 44) buyurmuştur.
Oruç, sağlığımızı da korur. Gün boyu hiçbir şey yemeden ve içmeden durmanın, bedenimizin sağlığı açısından birçok faydasının olduğu gün gibi aşikardır.
Bir çok alanda Mü’min için kalkan vazifesi gören oruç, gerçekten şartlarına riayet edilerek tutulduğu takdirde mü’mini kötülüklere karşı korur. Oruç tutan kavgadan uzak durur. Kötü söz söylemez, günah batağına saplanmaz. 
Samimi bir Müslüman önce gönlüyle oruç tutar. Onun gönlünün iftarı güzel duygulardır. Eliyle oruç tutar, elinin iftarı vermektir, diliyle oruç tutar dilinin iftari  güzel sözdür, gözüyle oruç tutar gözünün iftarı yetimi görüp gözetmektir. Aklının  iftarı tefekkür etmektir.  Kudsi bir hadiste Yüce Rabbimiz; “Oruç Benim içindir. Onun mükâfâtını Ben vereceğim.”  buyururken,   Hz. Peygamber (s.a.s) de ;  “Oruç tutanların Allah’ın izniyle, sadece oruç tutanların girebilecekleri Reyyân Kapısından cennete giriş yapacaklarını müjdelemektedir.. (Tirmizî, Savm, 55)
                                                                                                           
                                                                                                     Havva ASLAN
                                                                                                           Vaiz