Bir ülkenin
emeklisi,
uzun bir
çalışma hayatından sonra
geçimini sürdürebilmek için
yeniden
iş aramak zorunda
kalıyorsa;
yönetim sorumluluğu içinde olan
herkesin durup düşünmesi ve
elini vicdanına 
koyması gerekir...
Yine bir ülkede,
sigorta primi
tavandan ödenen
ve çalışma
gün sayısı
istenenin çok üstünde olan
emekliye,
asgari ücretin
çok altında
maaş ödeniyorsa,
bu adaletsizlik karşısında da
o vicdanların
sızlaması
beklenmez mi?..
Kolay değil,
böyle muhtaç
yaşamak!..
Empati yapmak
gerekir!..
Nihayetinde
sesler yükselmeye başlayınca,
Cumhurbaşkanı Erdoğan da 
talimatı verdi sonunda...
Böyle bir
enflasyonla
emeklinin
durumunu görmemesi mümkün müydü?..
"Ekim ayı" işaret edildi ama
bu çalışmaların
şimdiden başladığını
biliyorum...
Mesele, bunu fırsata 
dönüştürmekte...
Hem iktidar
hem de
muhalefetin
yakındığı
emekli maaşları 
konusunda, istenildiği
takdirde
bir düzenleme yapılabilir...
Hesaplama çok zor değil!..
Her emeklinin aldığı
zaten belli...
Çalışma süreleri ve 
prim ödeme gün sayıları da
ortada...
Çok prim ödeyene ve çok çalışana
çok maaş verilirse,
asgari seviyede prim ödeyip,
asgari çalışana da
asgari ödeme yaparsın,
olur biter!..
Bu yöntemle,
erken emeklilik özendirilmediği için
prim ve vergi gelirleri
bakımından da
devletin  
kaybı olmaz!..
Deyim yerindeyse,
amiyane tabirle "Ne kadar köfte o kadar ekmek" misali...
Cumhurbaşkanı Erdoğan,
"Emeklilerimizden gelen serzenişlerin farkındayız. İnşallah bu konuda da gereken adımları yıl sonuna kadar atacağız" demişti...
Yıllardır süren
emekli maaşlarındaki adaletsizliğin gelecek kuşaklara
taşınmasının önünü kesecek,
bir çalışmanın 
tam zamanı şimdi...
Yoksa ileride sorunlar 
daha da büyüyecek!..
"Para nerede?" diye itiraz edenlerin
sorusuna cevabı;
Şeyh Edebali'nin Osman Bey'e
nasihatinden verelim:
"İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın"...