Hamsi avında
geleceğe dair
yaşanacak sıkıntılara
işaret edilmeseydi;
bu meseleyi köşeme
taşımayacaktım...
Hamsi;
Karadenizli için
fındık, çay, mısır ve lahana
gibi 
hayatın içinde
anlamı
olan
ürünlerdendir...
Hamsi;
ucuzluğu, lezzeti,
çabuk pişirilmesi
ve
dostları
bir araya getiren
sofra
bereketiyle,
zengin ve
fakir için
ortak
kültürün de
adıdır...
Bu sezon, palamudun az olacağı
varsayımıyla
hamsinin bollaşacağı
söyleniyor...
İnşallah öyle olur da
her şeyin ateş pahasına satıldığı
bir dönemde,
fakir fukara
bayram eder!..
Uzatmayalım!..
Hamsideki sıkıntıdan söz ederek,
yazıya başlamıştık...
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Deniz Bilimleri Enstitüsü, Deniz Biyolojisi ve Balıkçılık Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Cemal Gücü, tezgahlardaki hamsi boylarındaki endişe verici küçülmenin aslında bu türün hayatta kalma stratejisinin bir parçası olduğunu 
belirterek, "Karadeniz’e kıyısı olan 6 ülkenin balıkçılık uzmanlarından oluşan Karadeniz Çalışma Grubu, hamsi stokunun büyüklüğü, yavru katılımı, stok üzerindeki balıkçılık baskısı gibi konuları inceliyor. Türkiye için en önemli tür olan hamsi stokunu, on yılı aşkındır izliyoruz. Araştırmalarımıza göre, 2011 yılında hamsinin ortalama boyu 11 cm civarındaydı. 2022-23 av sezonda 10 cm’nin altına düştü. Ayrıca avlanan toplam hamsi miktarı, bu süreçte yarı yarıya azaldı. Bu belirtiler, aşırı avcılığa işaret ediyor ama araştırma sonuçları, Karadeniz’deki hamsi stokunun beklendiği kadar kötü olmadığını ortaya koyuyor. Aşırı avcılık, iklimdeki düzensizlikler ve insanın Karadeniz’e yaptığı diğer müdahaleler göz önüne alındığında, hamsinin davranışlarını değiştirdiğini gözlemledik” dedi.
Prof. Dr. Gücü, 
açıklamasında,
hamsinin
boyunun
bir zamanlar 15-16 santim
olduğunu
ve 30-40 tanesinin de 1
kilo kadar
geldiğini
hatırlattı...
Çocukluk ve gençlik yıllarımızda
gerçekten de öyleydi...
Tekneler sahile yanaşınca,
avdan dönen balıkçılar,
fakir fukaraya poşetler ve
tenekelerle
hamsi dağıtıyordu...
Seyyar balık satıcıları da
"Hamsi 25, naylon bedava" diye
bağırıyordu...
"Hamsi 25" dediğim;
lira değil,
kuruştu...
Balık hem ucuzdu
hem de denizde bereket vardı...
Balık unu ve yağı fabrikalarının
mantar gibi çoğalmaya başlaması
ve bu işletmelerin
ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla,
trol avcılığında görülen artış ve denetimsizlikle birlikte
hamsi, tezgahlardan kaybolmuştu...
O dönemde
3 yıl kadar
hamsiye hasret kalmıştık...
Karadenizli balıkçılar da 
zordaydı...
Uluslararası sularda avlanırken,
yanlışlıkla
sınırları ihlal ediyorlardı...
Gürcistan'da
aylarca
hapis yatan balıkçılar 
olmuştu...
Gürcistan
hamsisinin
lezzeti olmadığı
iddia edilmeye başlayınca,
tezgahlarda
"yerli" ibareleri de
yer almıştı...
Ve sonunda,
Tarım İl Müdürlüğü elemanlarının
su ürünleri sirkülerinde
belirtilen
balık boyu denetimleri,
Sahil Güvenlik Komutanlığı'nın
aman vermeyen
takibi,
tekne 
ve balık unu fabrikaları
sahiplerinin bindikleri dalı
kestiklerinin
farkına varmasıyla,
hamsinin avı da boyu da
arttı...
Hamsi avı
azalmasının
başka nedenleri de vardı ama
bu devede kulak gibiydi...
Hamsi,
yunus ve palamutlara
yem oluyordu...
O yüzden de
bu sezon palamudun azlığı
hamsinin bollaşacağını gösteriyor...
Yanlış anlaşılmasın elbette...
Balık unu ve yağı 
yapıp,
ihraç edelim...
Ancak, denizlerimize
sahip çıkıp,
balık da yiyelim!..
Yani, dengeyi kaybetmeyelim!..
Yoksa, bugünleri 
çok ararız!..