Demokrasilerde en temel kriterlerin başında, "hak arayışı" gelir... Bunu hak sahibine teslim eden de yüce yargıdır!.. Bu mevzuya girmemin bir nedeni var!.. Çarşamba'nın Eğercili Mahallesi'nde ovanın ortasına bürokratik kolaylıklarla inşa edilen biyokütle enerji santralindeki iş kazalarıyla ilgili olarak ortaya atılan iddiaların medyada yayınlanması sonucunda, şirketin medya yapılanması kazazedenin ağzından kurgu bir haber yaparak, Oltan-Köleoğlu firmasını bir kere daha zora sokmuştur!.. Medya yapılanmasındaki arkadaşlar, akıllara ziyan işlerle biyokütle enerji sektöründe önemli bir marka olan şirketi, yanlışlarıyla öyle bir hale getirdi ki, adeta "Bu mu büyük firma?" dedirtti!.. Hani, şirketin tesislerinin bulunduğu yerlerde kadınlara ziyaretler yaptırıp, sonra da bunlara bacanın altında havayı koklatıp, haber yapanlar!.. O kadınları da gülünç duruma soktular, sonra da "Kadınlara hakaret etti" diye malum gazetelerde haberler yaptırdılar!.. Ayıptır ya!.. Kadınları zor durumda bırakanlar, ihaleyi bana yıkmaya kalkıştı!.. Sanki, kadınlara hava koklatılan haberi ben yazdım!.. Şimdi aynı zihniyet, santralde kaza sonucu yaralanan işçinin ağzından haber yaptırıp, olayı yalanlamaya kalkıştı... O haberi yapan gazeteciler ya da söz konusu iddiaları sosyal medyada paylaşanlar, iftira attıysa çeksin cezasını!.. Ne demiştik!.. "Hak arayışı" demokrasinin en önemli kriterlerinden biridir!.. Eğer bir yanlış varsa; santral sahipleri de hakkını arayacak, zehirlendiklerini iddia eden vatandaşlar da... Ya da önlem alınmadan çalışıldığını iddia eden işçiler de... Veya Abdal Deresi'nin halini görüp isyan edenler de... Yargı bunun için var!.. Ancak, bu yöntem tanıdık aslında!.. Büyük beklentilerle yönlendirilen medya aracılığıyla, kendi kişisel görüşü dışındaki insanları yargıyla tehdit etmeyi alışkanlık haline getiren o zihniyet; gün gelecek bağımsız yargının, kendilerine de lazım olduğunu öğrenecektir!.. "Allah'ın aslanı" Hz. Ali, ne güzel demişti: "Haklıysan korkma, Hak seni korur"...