Sessizliğin gücü

Abone Ol

Günümüz dünyasında hepimiz bir gürültü selinin ortasında yaşıyoruz. Trafik korna sesleri, telefon bildirimleri, sosyal medyanın hiç bitmeyen akışı… Her an bir şeyler duymak, görmek ya da cevap vermek zorundaymışız gibi hissediyoruz. Oysa çoğu zaman unuttuğumuz bir şey var: sessizlik.

Sessizlik sadece bir boşluk değildir; aslında ruhun nefes almasıdır. Birkaç dakikalığına dış dünyanın sesini kısmak, zihnin kendi sesini duymasına imkân verir. Bu yüzden sessizlik, farkında olmadan en çok ihtiyaç duyduğumuz şeylerden biridir.

Psikologlara göre sessiz anlar, insanın yaratıcılığını artırır ve stresi azaltır. Belki de bu yüzden doğanın içinde yürüyüş yaptığımızda ya da evin bir köşesinde kısa bir mola verdiğimizde kendimizi daha huzurlu hissederiz. Sessizlik, zihnimizdeki karmaşayı düzene sokar; tıpkı dalgalı bir denizin zamanla durulması gibi.

Ama modern hayat, sessizliği çoğu zaman bir eksiklik gibi gösteriyor. Bir kafede yalnız başına oturan, kulaklığını çıkarmış birini garipsiyoruz. Halbuki gerçek güç, kalabalıklardan uzaklaşıp kendi iç dünyasını dinleyebilenlerde saklı.

Sessizliği öğrenmek, aslında kendimizi öğrenmektir. Çünkü gürültüde herkes birbirine benzer, ama sessizlikte insan kendine yaklaşır.

Belki de bugün yapmamız gereken tek şey, birkaç dakika boyunca hiçbir şey söylemeden, hiçbir sese maruz kalmadan durmak. İşte o zaman fark edeceğiz: Sessizlik, aslında en yüksek sesle konuşan şeydir.