Partilerin
belediye başkan adayları
sahada,
projelerini
anlatıyor...
Hepsi de
kulağa hoş gelen
ifadeler kullanıyor...
Elbette,
hiçbiri
haklı olarak
"Ayranım ekşi" 
demiyor...
Zaten vatandaş
ayranların
ekşiliğini
5 yıl içindeki
icraatlarda görüyor...
O yüzden
yeniden
göreve talip olan
belediye başkanlarının
5 yıl içinde
gerçekleştirdikleri
yatırımları,
şahsi
beklentilerle
değil,
kamu vicdanı
hesabıyla
iyi tahlil etmek
gerekir...
İyice irdeleyelim!.. 
Başkan,
seçilmeden önce
ne söz verdi,
hangilerini
gerçekleştirdi?..
Tüyü bitmemiş yetimin
hakkı olan 
milletin parasını
nerelere harcadı?..
Şeffaf ve adaletli
bir yönetim 
anlayışı içinde miydi?..
İhalelerde,
yandaş ya da candaşlarını
korudu mu?..
Belediyeye eleman alımı yaparken,
liyakati ve ehliyeti gözetti mi?..
İmar planlarındaki değişiklikleri
önceden bilip, 
o bölgelerde arazi kapattı mı?..
Tabii ki yeniden göreve talip olan
o başkan ve yakınlarının
5 yıl önceki mal varlıklarında
ne gibi
değişiklikler oldu?..
Kurumlar arasında
halkla en çok ilişkisi
belediyelerin var...
Vatandaşlar, daha 
çok yerel seçimlerde
oy vereceği
belediye başkanında
bu kriterleri
dikkate aldığı
için
sandıklardan
şaşırtıcı sonuçlar çıkıyor...
Çünkü, partiden çok
adaya odaklanılıyor...
Kiminin Churchill'e,
kiminin Hegel'e,
kimilerinin de Montesquieu veya
Joseph de Maistre'ye atfettiği
bir söz var:
"Her toplum layık olduğu
biçimde yönetilir"
...
Yani, işin özünde
"İnsan" var...
Belediyeyi 
kötü yönettiği
bilinen bir başkan, tekrar bu göreve talip oluyor
ve yeniden seçiliyorsa;
bu durumda gerçek
suçlu 
kimdir?..
Ya da toplumda 
yanlışlarıyla tanınan
bir adayı
başkan seçmek de
aynı şey değil midir?..