Şiddetli yağışlar nedeniyle oluşan sel ve su baskınları, yine canlar aldı. Ankara’da 4, Karaman’da 1 yurttaş sel sularına kapılarak yaşamını yitirdi.
Son bir haftadır yurtta etkili olan aşırı yağışlar, yaşamı oldukça zorlaştırıyor. Türkiye yaz mevsiminde selleri kanıksadı. Kış mevsiminde görülmeyen yağışlar, haziran, temmuz ve ağustos aylarında bolca kendini gösteriyor. Mevsimler, sanki yer değiştirdi.    
İklim değişikliğinin yanı sıra, kentlerde yıllardır ıskalanan, gerekli yatırım yapılmayan yetersiz altyapılar, büyük kentlerde oluşan sel ve su baskınlarının temel nedeni. Çarpık kentleşmenin yansıması olarak değerlendirmek hiç de yanlış olmaz can alan su baskınlarını. Yeşilin azaldığı betonlaşmanın olanca hızı ile sürdüğü büyük kentlerde ne yazık ki altyapıya gereken önem verilmiyor. Yapılan yatırımların da yeterli olmadığı, önüne ne gelirse sürükleyen sellerle görülüyor.
Belediyeler felaket oluştuğunda “Gerekli yatırımı yapmamış” diyerek önceki yönetimi suçlayarak sorumluluk üstlenmekten kaçınıyor. Önceki veya işbaşındaki olsun yerel yönetimlerin altyapıdan çok,  park, bahçe ve diğer görsel yatırımlara ağırlık verdiği aşikar. Seçmenin dikkatini çeken üstyapılara ağırlık veriyor belediyeler. Pahalı yatırım olan altyapının önemi ve eksikliği böylesi olumsuzluklarda ortaya çıkıyor. Üstyapı yatırımları ne denli temel gereksinim ise tıkanmayan kanalizasyon, köprü ve geniş dere yataklarını inşa etmek o denli önemli ve yaşamsaldır. 
Daraltılan dere yatakları, buralara kondurulan ucube binalar, plansız şekilde yapılan göğü delen çok katlı binaların tümü başlı başına sel felaketlerine yol açan olumsuz unsurlar. Ne olursa olsun yerel yönetimlerin bu temel başlıklarda ödün vermeden katı olmaları gerekiyor. Maliyeti kabarık diye altyapının ıskalanmamasının elzem olduğu son sellerle ortaya çıktı. Yoksa bedeli çok acı oluyor, canlar gidiyor. Doğal felaket beklenmeden önlemler çok önceden hayata geçirilse can kayıpları yaşanmayacak hasarlar oluşmayacak. Her acı felaket sonrası aynı sözler dile getiriliyor, yazılıyor. Lakin bir süre sonra unutuluyor. Ta ki yeni felakete değin.
Bilim insanlarının vurguladığı gibi iklim değişikliğiyle hava olayları şiddetini ve sıklığını artırdı. Küresel ısınma olarak nitelendirilen iklim değişikliği ile sıcaklık artıyor, sonucunda istenmeyen felaketler meydana geliyor. 
İnsan eli ile oluşturulan olumsuzluk, yine insanlar tarafından giderilecektir. Elbette yeşil korunarak, doğaya sahip çıkılarak, siyanürlü altın ve maden aramaya son verilerek, zeytinlik alan ve orman kıyımına “dur” denilerek, enerjide yakıt türünü değiştirerek olasıdır küresel ısınmanın etkilerini en aza indirmek. Dünyanın temel sorunu olan iklim değişikliği konusunda toplumsa bilinçlenmeye gereksinim olduğu bir gerçek...