Yetersiz aylık ve maaş, can yakan hayat pahalılığı, ateşi dindirilemeyen yüksek enflasyon, fahiş konut kirası büyük kentlerde yaşayan gurbetçileri, memleketlerine dönmeye zorunlu kılıyor.
İşsizlikten “Taşı toprağı altın” diyerek büyük umutlarla İstanbul’a  gelen ve kenar semtlerde yaşama tutunmaya çalışan yoksul kitle, büyük kentin boğucu ekonomik koşullarına direnmeye çalışıyor. Ne ki her gün ağırlaşan yaşam karşısında daha fazla dayanamayarak çareyi doğduğu köye dönmekte buluyor.
Türkiye istatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre deprem kaygısının da etkisi ile 2023 yılında 252 bin kişi İstanbul’dan göç etti. 2022’de 15 milyon 907 bin 951 olan megakentin nüfusu geçen yıl 252 bin 27 kişi azalarak 15 milyon 655 bin 942’ye geriledi.
Son yıllarda 11 ili vuran depremin faktörüyle İstanbul’un yanı sıra; Karadeniz’de Samsun, İç Anadolu’da Ankara, Marmara’da Bursa, Ege’de İzmir, Akdeniz’de Antalya, Adana ve Mersin, Güneydoğu Anadolu’da Gaziantep ve Diyarbakır büyük oranda göç aldı.  Büyük şehirlere iyi yaşam olanaklarına kavuşma ve iş bulabilme umuduyla gelenler mengene gibi sıkıştıran hayat pahalılığından kurtulmak için zorunlu olarak doğdukları, büyüdükleri yere dönüyor.
6 Şubat depreminden etkilenen mağdurlar, gittikleri büyük kentlerden memleketlerine dönmeye başladı. Belediyelerin açıklamasına göre depremzedeler konuk oldukları şehirleri terk ediyor.
Köye ve memlekete dönüşlerde en büyük etmen, çok düşük aylık ile yaşam mücadelesi, cep boşaltan hayat pahalılığı ve dengesiz gelir dağılımı. Öyle ki ayda 10 bin TL alan emekli,  iş bulabilirse 17 bin TL asgari ücretle çalışan emekçi, bu parayla nasıl geçinebilir, ne denli temel gereksinimlerini karşılayabilir büyük kentlerin darlayan koşullarında?
Yüksek enflasyon ortamında en zengin kitle servetini katlarken, düşük ve orta gelirli memur, işçi, emekli, esnaf, çiftçi, dul ve yetim büyük gelir kaybına uğruyor. Yüzde 65’e yaklaşan enflasyon oranı ile Avrupa şampiyonu olan Türkiye, gelir eşitsizliğinde de ilk sırada yer alıyor.
TÜİK’in 2023 Gelir Dağılımı İstatistikleri’ne göre en yüksek gelir grubuna sahip yüzde 20’lik kitle, toplam gelirden yüzde 49.8 pay alırken, en düşük gelir grubuna sahip yüzde 20’lik kesim toplam gelirin ancak yüzde 5.9’unu alıyor. Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (DİSK)  araştırmasına göre ise en varsıl yüzde 10’luk grubun ortalama geliri, en yoksul yüzde 10’unkinden 15 kat fazla.
Devletin resmi kurumunun da ortaya koyduğu gelir dağılımı eşitsizliği yaşanan hayat pahalılığı ile düşük aylık ve maaşların temel nedeni olarak ortaya çıkıyor. Herkesten kazancı ve geliri oranında vergi alınmadığı, adil vergi sistemi uygulanmadığı ve emekçi üzerindeki vergi yükü azaltılmadığı sürece, yakınmalar artacak, gelir dağılımındaki eşitsizlik katlanarak artacaktır.
Bu etkenleri dikkate aldığımızda, iş bulabilmek ve gönenç düzeyi yüksek yaşam sürmek amacıyla İstanbul  ve diğer büyük şehirlere göç eden gariban dar gelirli kitle, düş kırıklığına uğruyor. 
İş yok, bulabilirse kayıt dışı ve düşük ücretle çalışmak zorunda kalıyor. Eline geçen para evinin kirasını bile karşılamıyor. Katlanamadığı bu tablo karşısında “Haydi köyümüze dönelim” diyerek memleketinin yolunu tutuyor...