Özlem YURTÇU KARABULUT- Harun UYANIK- İbrahim MAŞE- İlkay DİKİCİ / İSTANBUL, () SALGININ başladığı Mart ayından bu yana vaka ve temaslı takibi yapan filyasyon ekipleri, vatandaşın artık koruyucu önlemlere dikkat etmemesi nedeniyle pozitif vakadan çok, temaslıların takibi ile mesai harcıyor. Pandeminin altıncı ayında, İstanbul’daki filyasyon ekiplerinin, içinde nefes almanın bile zor olduğu koruyucu ekipmanlarla Ağustos sıcağında dahi devam eden Kovid mücadelesini Demirören Haber Ajansı () görüntüledi.

Ataşehir İlçe Sağlık Müdürü Dr. Fatih Kırklar, “Salgının ilk aylarında İstanbul’da vaka oranı daha yüksek, temaslı oranı çok düşüktü. Şimdi pozitif vakadan daha çok temaslı ziyaretine gidiyoruz. Bu da vatandaşların artık kurallara özen göstermediğini gösteriyor” dedi.  

Nisan ayında 4 bin 600 olan Türkiye genelindeki filyasyon ekiplerinin toplam sayısı bugün 9 bin 344’e ulaştı. İstanbul’da ise sahada 700 filyasyon ekibinin yürüttüğü salgınla mücadele, yaklaşık 2 bin 100 sağlık çalışanı ile gerçekleştiriliyor. Mücadelenin sahadaki neferleri olarak ilk vakanın görüldüğü Mart ayından bu yana durmaksızın mücadele veren filyasyon ekiplerinin çalışma protokolleri çok fazla değişmese de izleme aldıkları vakaların niteliği değişti.

Ataşehir İlçe Sağlık Müdürü Dr. Fatih Kırklar, kendi bölgelerinde 30 ekipten oluşan filyasyon ordusu ile yaklaşık 90 sağlık çalışanının, ilçeyi vaka ve temaslılarına yönelik sokak sokak taradığını anlatarak “Salgının ilk aylarında İstanbul'da pozitif vaka sayımız gerçekten fazlaydı. Ama buna rağmen temaslı sayımız çok azdı. Çünkü insanlar o zamanlar bu işi ciddiye aldı, kurallara uydu ve daha izole bir yaşam sürdü. Mesafeye dikkat ettiler, maske kullanmaya özen gösterdiler. Ama şu anda maalesef pozitif vaka oranımızın daha düşük olmasına rağmen temaslı vaka oranımız çok yüksek. Bu da şunu gösteriyor; vatandaşlarımız artık dikkat etmiyor. Pozitif vakaların maskesiz bulunduğu ortamlardaki herkesi biz temaslı olarak izlemlerimize eklemek zorunda kalıyoruz. Bu, hem sağlık çalışanlarının iş yükünü artırıyor, hem çok ciddi bir halk sağlığı sorunu yaratıyor” dedi.

“FİLYASYON ZATEN VARDI SALGINLA BERABER TÜM TÜRKİYE ÖĞRENDİ”

Filyasyonun Türkiye’de tüberküloz, kızamık gibi bulaşıcı hastalıklar açısından zaten uygulanan, kaynağı ve temaslıyı bulmaya yarayan bir uygulama olduğunu anlatan Dr. Kırklar, “Korona döneminde Sayın Bakanımızın açıklaması ile birlikte tüm Türkiye filyasyonu öğrendi. Sahada görev yapan sağlık mensuplarımız bu işi yapıyor ve cephede en önde savaşan askerler gibi korona salgınında en önde mücadele veriyor. Filyasyonda pozitif vaka veya testi negatif çıksa da akciğer tomografisi Kovid ile uyumlu vakalar, elektronik ortamda her ilçenin sistemine düşer. Biz de bunların adreslerini belirleyip telefonla arayarak önce bilgilendirip ardından adreslerine giderek izlemlerini başlatırız. Ziyaretlerimizde uyulması gereken izolasyon kurallarını anlatıp, temaslı kişileri tespit ederiz ve onları da sisteme ekleriz. Kişide eğer komorbidite dediğimiz altta yatan bir hastalık yoksa, evde ilaç tedavisine başlarız ama genel durumu kötüleşmeye başladıysa, semptomları varsa uygun şartlarda hastaneye yönlendirmesini yaparız. Daha sonra aynı süreçleri temaslılar için de işletiriz. Onların da 14 gün izolasyonda kalmasını, bir semptom gelişirse mutlaka bize ulaşmaları gerektiğini belirtiriz” diye konuştu.

“HER TEMASLIYA TEST GEREKSİZ, RİSK GRUBUNDAKİLERE 7. GÜN TEST YAPIYORUZ”

Salgının başından bu yana filyasyonda değişen tek kriterin, hangi temaslılar için test yapılması gerektiği yönündeki uygulamanın olduğunu vurgulayan Dr. Kırklar, vatandaşlara çağrıda bulunarak şunları söyledi:

“Biz zaten hem pozitif vakayı hem temaslılarını günlük arayarak semptom sorgulaması yapıyoruz. Temaslı kişide herhangi bir semptom gelişirse o zaman PCR numunesi alırız. Yani her temaslı vakadan PCR numunesi almak uygun değil. Çünkü önce o kişide bir semptom oluşması gerekiyor. Testin doğru sonuç vermesi için virüs yükünün belli bir seviyeye ulaşması gerekiyor. Öteki türlü yapacağımız testin negatif çıkma olasılığı çok yüksek. Bu da maalesef kişiye yalancı bir güven hissi veriyor ve gerekli izolasyonlara dikkat edilmemesine yol açıyor. Ancak filyasyonda salgının başından bu yana değişen tek şey, 60 yaş üstü ve komorbit hastalığı olan yani risk grubundaki kişilerde herhangi bir semptom beklemeden 7’nci gün mutlaka gidip numune alıyoruz. Riskli grupta oldukları için herhangi bir semptom gelişmeden de tedaviye erken başlamak önemli bu. Şayet sonuç negatif çıkarsa yine 14 günlük izolasyonu tamamlıyorlar. Olur da pozitif gelirse, bu sefer pozitif vakalarımaza yönelik süreci başlatıyoruz. Bir de risk grubundaki pozitif vakalarımıza ilaç tedavisi başlamadan önce hastanede muayene olmamışsa uygun izolasyon şartlarında hastaneye yönlendirmesini sağlıyoruz ve gerekli muayenesi, bazı kan tahlilleri vb yapıldıktan sonra hastanedeki doktorun uygun gördüğü ilaçlar hastaneden temin ediliyor.”

“POZİTİF VAKALARA VEBALI MUAMELESİ YAPILMAMALI”

Vatandaşların kendi apartmanları ya da yakınlarında pozitif vaka olması halinde endişeye kapılmaması ve bu insanlara vebalı muamelesi yapmamaları yönünde çağrıda da bulunan Dr. Fatih Kırklar, “Vatandaşlarımız lütfen korkmasınlar. Maske, mesafe ve temizlik kurallarına uydukları sürece kendilerini koruyabilirler. Süreç başladığında insanlarımız gerçekten işin ciddiyetini anlamıştı. Ekiplerimizin söylediği kurallara dikkat ediyorlardı. Ama yeni normalleşmeyle birlikte görüyoruz ki pozitif veya temaslı olduğu halde karantinaya uyumayıp dışarı çıkıyorlar, hatta otobüste, toplu etkinliklerde yakalananlar oldu. Toplumda bu hastalığın daha çok yayılmasını artıyor bu tutum. Bu da sağlık çalışanlarının iş yükünü katlıyor. Bu sıcakta, bu havada şu kıyafetlerle durmak inanın çok zor” dedi.

“DİJİTAL UYGULAMALAR SAHADAKİ BAŞARIMIZIN KİLİDİ”

Sağlık Bakanlığı'nın dijital uygulamalarının sahadaki ekiplere büyük kolaylık sağladığını da vurgulayan Dr. Kırklar, sözlerini şöyle noktaladı:

“Bakanlığımız o kadar güzel dijital sistemler geliştirdi ki, arkadaşlarımızın iş yükünü müthiş oranda azalttı ve başarımızı da artırdı bu uygulamalar. Örneğin Türkiye'de bütün il ve ilçelerde kullanılan Halk Sağlığı Yönetim Sistemi dediğimiz HSYS, Filyasyon İzolasyon Takip Sistemi FİTAS ve sağlık mobil uygulaması sayesinde vakaların nerede olduğunu, ekiplerin nerede olduğunu anlık olarak görebiliyoruz. Vaka atamasını ekrandan tek bir tık’la yapabiliyoruz ve bu işlemle beraber vakanın adresi rota olarak ekibimizin önünde oluyor. Böylece adres aramalarına dahi gerek kalmıyor. Türkiye'nin neresinde işlem yapılırsa yapılsın, hem hastane, hem ilçe sağlık müdürlüğü, hem aile hekimlikleri, hepimiz bu ekrandan hastaya Kovid açısından yapılan bütün izlemleri, ilacı, tetkikleri, notları, her şeyi görebiliyoruz. Temaslıları da bir tablet ekranından anında FİTAS üzerinden sisteme ekleyip kaydediyor ve izleme dahil ediyoruz. HSYS, FİTAS ve sağlık mobil üçü de birbirine entegre sistemler. Aynı zamanda harita uygulamalarıyla da entegre çalışabiliyor FİTAS ve sağlık mobil.”

(FOTOĞRAF)