Sandıkta bulduğu yüz yıllık Ata tohumuyla Ayaş Domatesi tohumu yetiştiriciliğine başlayan Selami Başer’ın 14 yıllık çalışması meyvelerini verdi. Ayaş domatesini tüm dünyaya tanıtmak için kolları sıvayan Başer’ın en büyük arzusu çocukluğundaki domatesin tadını gelecek nesillere taşımak. Başer domates hastalıkları ile ise uğur böceği ile mücadele ediyor.

Çocukluğundaki Ayaş domatesin tadını unutamayan Selami Başer, ata tohumu bulmak için 14 yıl önce köy köy dolaştı. Uzun süre çabaları sonuçsuz kalan Başer, Bir evde sandık köşesinde unutulan ata tohumu ile hayaline ilk adımı attı. Mühendis olarak çalıştığı firmadan istifa edip tohum yetiştiriciliğine başlayan Başer, bu lezzeti tüm dünyaya tanıtmak için kolları sıvadı. Gerekli belgeleri ve izinleri alan. Girişimci ,Ayaş’ın domates tohumunu tüm dünyaya ihraç edecek.

Başer, Ayaş Domatesi diye satılan domateslerin hibrit tohumla üretilen domatesler olduğunu belirterek, Ayaşlıları tohumuna sahip çıkmaya davet etti. Elde ettiği başarılı tohumların bir kısmını Tarım ve Orman Bakanlığı’nın Tohum Gen Bankasına bağışlayan Başer, ata tohumunun nesillere bırakılacak en güzel miras olduğunu söyledi.

14 yıl süren tohum ıslahı sonrasında Orjinal Ayaş Domatesinin tohumunu elde etmeyi başaran girişimci işini büyük bir aşkla yapıyor. Domatesleri yetiştirdiği tarlasına ise kimsenin girmesine müsaade etmiyor. Bir kök fideden yaklaşık 18 kg domates üreten Selami Başer, bir domatesten 30 liralık tohum elde ediyor. Hiç bir kimyasala, egzoz gazına maruz kalmayan domatesler organik olarak yetiştiriliyor.

Büyük bir heyecanla başladığı tohum üreticiliğinde önemli bir başrı yakalayan Başer, bitki hastalıklarıyla da ilginç bir yöntemle savaşıyor. Uğur böceğinin çok olduğu yıl bitki böceklerinde azalma olduğunu gözlemleyen girişimci, uğur böceği florasının peşine düştü. Zarar vermeden temin ettiği uğur böceklerini tarlasına bırakan Başari bitki böceklerinden doğal yöntemle kurtulmayı başardı. Başer işini hakkıyla yapabilmek için 2004 yılında üniversite kazandı.

"Ayaş’ın bu güzel değerini kaybetmemek için istifa edip tohumculuğa başladım"

Tohumculuk serüvenini anlatan Selami Başer,"2006 yılında çalışmakta olduğum işyerimden istifa edip ayrıldım. Domatesle ilgili spekülasyonlar yapıldı, bir domatesinize sahip çıkamadınız gibi söylemlerden etkilendim. Tohum bitmeden önce ben her yıl kendim için devam ettiriyordum. Bu tepkiler de gelmeye başlayınca hem memlekete bir fayda, hem Ayaş’ın bu güzel değerini kaybetmemek için istifa edip tohumculuğa başladım. Bir avuç tohum vardı. Bunun üzerine bir miktar tohum arayışına girdin. Ayaş köylerinin hepsini gezdim. Ben gezerken Ayaş domatesi biteli çok oldu diye gülenler oluyordu. Bir arkadaşımın eşinde olabileceğini söylediler. Kapılarını çaldım oturduk. Yenge ben tohum istiyorum dedim. Onlar biteli çok oldu dedi. Siz çayınızı için ben yine de bakayım dedi. 15-20 Dakika sonra elinde bir bez torbayla geldi. Çok heyecanlandım tabi. Şuan bile aynı heyecanı yaşıyorum. Bu eski Ayaş tohumu ama karışıkta olabilir dedi. 2006 yılında ilk dikimi yaptık. Oltan kasabasında dediği gibi bir çok farklı tohum çıktı. Seleksiyon dediğimiz dönem o gün başladı. Amatörce başladığımız iş büyüme aşamasına geldi. Tescil alımı için neler yapılabilir, diye bakanlıkla görüştük" dedi.

"80 yaşındaki amcalardan destek aldık"

Seleksiyon işleminin yıllarca sürdüğünü anlatan Başer, "Bulunduğumuz bu alan ,izole bir alan. Yabancı tozlanmaya müsait olmayan bir alan. Kaldığımız yerden devam edersek, bir avuç tohumu ektik. 14 yıllık bir seleksiyon süreci. Tohumun kaybolma süreci bir yıl. Bıraktığınız tohumu unutursanız kaybolur. Seleksiyona tabi tutulacak tohumu orijinal hatta getirmek 12- 13 yıl. Karışmış olan diğer domates çeşitlerinden tozlanıp karışarak şekil ve lezzet farklılığını orijinal hale getirmek. Bu köy uzun yıllar orijinal Ayaş Domatesi yetiştirdi. 80 yaşındaki amcalardan destek aldık. Ben de uzun yıllar yedim bu domatesi. Onun verdiği avantaj da var. Bu arada ben 2004 yılında tekrar üniversite sınavına girip tohumculuk okudum. Ezbere yapılan işler doğru yerlere varmıyor. Çok daha değişik domatesleri Ayaş domatesi diye alıyorsunuz. İpin ucunu tutunca bırakmamak lazımdı öyle yaptık" ifadelerini kullandı.

" Başka iklimlerle de uyum gösterdi"

Yerli mirasa sahip çıkmak için geliştirdiği projesinde meyvelerini vermeye başladığını kaydeden Başer," Bundan 4 yıl önce ana hatlara ulaştığımızı düşünüp bakanlığa başvuruda bulunduk. O süreçte çok uzun. Müracaat tarihimiz 4- 5 yıl olmasına rağmen birkaç gün evvel tescil evrağımız geldi. Ayaş bodur diye müracaat etmiştik. Coğrafi işaret alabilmek için ABB06 ismiyle aldık. Coğrafi işarete de başvuru yapacağız .Ayaş Belediyesi ev Kaymakamlıkla görüşüyoruz. Orijinal Ayaş domatesi ne yazık ki yok yaygın olarak. En büyük sıkıntımız çiftçi arkadaşların hibrit çeşitleri Ayaş Domatesi diye satılıyor.Ayaş domatesi özelliğinin kaybolmaması için mutlaka özel vurgulamak lazım. Başka iklimlerle de uyum gösterdi. Biz Ayaşlı Grup olarak tohum ve fide satıyoruz. Sadece Akdeniz Bölgesi’nde güneş yanıkları oluyor. Ege’de yetiştirdik.Karadeniz’de yetişiyor. Doğu’da bir çok il ve ilçeye gönderiyoruz. Lezzetini ben tarif edemiyorum. Tuzlu gibi, üzerine limon koymuş gibi. En büyük özelliği üretken bir domates olması. Tohum fiyatları çok yüksek biliyorsunuz. Önceden bir gram altın bir gram tohum denirdi. Şimdi daha fazla. Neden hibrit neden Ayaş denilirse verim mukayese yapılabilir. Süper bir verim. 18 kilo veriyor bir fide" dedi.