MHP’nin “Başkanlık yasası tekrar Meclis’e gönderilsin” dediği bile konuşuluyor.

Parlamenter sistemden “Türkiye’ye özgü bir başkanlık sistemi”ne geçişi temel alan büyük anayasa değişikliği “Devlet Bahçeli’nin aniden bunu talep etmesiyle” tekrar gündeme gelmişti, referandumun bir numaralı sorumlusu da Bahçeli’dir.

Ortada “fiili bir Anayasa’yı ihlal” durumu olduğunu, bunun düzenlenmesi gerektiğini söyleyen oydu.

Yeni anayasa tasarısını beğendiğini, Meclis’te verdikleri desteğin referandum sürecinde aynen devam edeceğini söyleyen oydu.

Kendi milletvekilleri, teşkilatları arasında “bu karara katılmayan ve görevlerinden istifa eden, hatta Bahçeli’nin MHP’yi bitireceğini söyleyenler” oldu. Parti tabanının ne yapacağı konusunda da Bahçeli ve MHP yönetimi ciddi bir şüphe taşıyor.

Halka açıklamalıdır

Bütün bunlara rağmen, MHP Lideri’nin ülkenin en karışık ve zorlu döneminde ve en hayati değişiklikler içeren bir referandumu ortaya çıkardıktan sonra “Biz referandum propagandasında olmayacağız” demesi kabul edilemez.

Aslına bakarsanız Bahçeli “ilk konuşması gereken” liderdir.

Halktan çekinmeden ekranlara ve mitinglere çıkmalı, kısa süre öncesine kadar karşı olduğu halen videolarla gösterilmekte olan konuda “tam tersi yöndeki” fikir değişikliğine hangi nedenlerin sebep olduğunu…

18 maddelik anayasa değişikliğinde “hangi maddelerin Türkiye’de terör, özgürlükler, yargı bağımsızlığı, TBMM’nin ve yargının başkanı denetimi” gibi konularda olumlu değişiklik yaratacağını, kendisinin hangi nedenlerle bu değişiklikleri beğendiğini halka açık ve net anlatmalıdır.

Bu Devlet Bahçeli’nin önce kendi partisine, sonra millete olan borcudur. Aksi durumda “verdiği kararın açıklamasını yapamayan lider” durumuna düşecektir.

Perinçek-Erdoğan tercihi

Devlet Bahçeli son Olarak “Perinçek ile Erdoğan arasında tercih yapacaksak, Erdoğan’ı tercih ederiz” sözleriyle gündeme geldi.

Bu söz, Ana Muhalefet partisi ile iktidar partisi arasında bir genel seçim yapılıyormuş gibi Başbakan’ın  “CHP’nin faşist yönetim hayali içinde olduğunu, millete bidon kafalı dediğini” söylemesi kadar yanlıştır.

Öyle görünüyor ki bu referandumda devamlı olarak konunun “kişiler veya partiler arası bir yarış” değil, devletin yönetiminin, kuvvetler ayrılığının “tek elde toplanması” olduğunu tekrarlamak gerekiyor.

Doğu Perinçek ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında bir yarış yoktur, Bahçeli böyle bir karşılaştırma yapmamalıdır, kimin ne oy kullanacağı da kendisine ait bir konudur ve halkın bu söylemlerle yanıltılması  referandum için çok büyük bir yanlıştır.

Topluma yapılacak en büyük iyilik ise bütün parti, liderlerinin (aynen ABD başkan adaylarının, diğer demokratik ülkelerin yaptığı gibi) ekranlarda “yeni anayasayı karşılıklı olarak tartışması” olacaktır.

Türkiye bunu hak ediyor.