Jandarma Genel Komutanlığı tarafından ülke genelinde yürütülen "Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetin Önlenmesi Projesi Antalya Çalıştayı" The Marmara Otel’de gerçekleştirildi. Konya Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Güray Alpar, "Kadınların yüzde 45’i ’dayak yerseniz ne yaparsınız?’ sorusuna ’hiçbir şey yapmam katlanırım’ cevabını veriyor" dedi.
Konya Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Güray Alpar, çalıştayda yaptığı konuşmada, dünyadaki yoksulluk sınırı altındaki kişilere bakıldığında bunların yüzde 70’inin kadın olduğunu gördüklerini söyledi. Küresel cinsiyet eşitsizliği raporuna göre Türkiye’nin 142 ülke arasında 137’inci sıradaki Kenya’nın bile gerisinde olduğunu aktaran Alpar, "Şiddet sağlıklı bir toplumun oluşmasındaki en büyük engellerden biridir. Kişiler toplumda aşağılanma duygularına sahipse, kendini gerçekleştirmek adına saldırgan davranışlara yöneliyor. Kişilik bozukluğu olan insanlar içgüdülerinden kaynaklanan davranışlarını bastıramıyorlar. Kadınlar için güvenlik, tarihin her zamanında önde gelmiştir. Güvenlik herkese ait evrensel bir saygı sorumluluktur. Günümüzde 16’ncı sırada bulunan kişiler arası şiddetin giderek artacağı ve 2020 yılında 12’nci sıraya yükseleceği tahmin edilmektedir" dedi.
"PAPUA YENİ GİNE’DEKİ KABİLELER DIŞINDA TÜM TOPLUMLARDA KADINA ŞİDDET VAR"
Dünyada çatışma ve şiddet ortamından en fazla kadınların etkilendiğini kaydeden Alpar,şunları söyledi:
"Araştırmalara göre, Papua Yeni Gine’de bazı yerli kabilelerin dışında neredeyse bütün toplumlarda kadına yönelik şiddet görülmektedir. Gelişmiş ülkelerde bile üçte biri ile iki oranındaki şiddet görüyor. Ülkemizde kadınların üçte biri şiddete maruz kalıyor. Bu oran bazı bölgelerde üçte ikiye yükseliyor. Kocasından boşanan ve ayrılan kadınlardan şiddete maruz kalma oranı yüzde 78 gibi yüksek bir rakama ulaşıyor. Bu bizde tedbir alınması gereken yüksek risk grubunu oluşturuyor."
"OLAYI KOMŞU VE ARKADAŞLARI İLE PAYLAŞIYORLAR"
Kadınların yüzde 45’inin ’Dayak yerseniz ne yaparsınız?’ sorusuna ’Hiçbir şey yapmam katlanırım’ cevabını verdiğini belirten Alpar, "Bu oran Doğu illerinde yüzde 50’nin üzerine çıkıyor. Kadınları şiddet olayını çoğunlukla komşu ve arkadaşları ile paylaşıyor. Kadınların güvenlik güçlerine başvurma oranı ise yüzde 5’lerde. Kadınların güvenlik güçlerine başvurma oranı çok düşük. Kadınlar mahalle baskısı, korku, ekonomik özgürlüğün olmaması, sorunun çözülemeyeceği düşüncesi öne çıktığı görülüyor. Kadınların sadece yüzde 20’si güvenlik güçlerinin görevini yerine getirdiğini düşünüyor. Yüzde 5’i ise güvenlik güçlerinin eğitimlerinin kadına yönelik şiddeti azaltacağını inanıyor. Güvenlik güçlerini eğitmek ve başvuru sayısını arttırarak başarıya ulaşabiliriz" diye konuştu. Jandarma olarak konuyu önemsediklerine işret eden Alpar, 8 bin personelin kadın ve aile içi şiddetin önlenmesine yönelik görevlendirildiğini açıkladı.
"İNSANLIK SUÇU OLARAK KARŞIMIZA ÇIKIYOR"
Antalya Valisi Muammer Türker, aile içi şiddetin toplum ve hukuk düzeni içinde bir sorun olduğunu söyledi. Şiddetle adli makam ve kolluk kuvvetlerinin yakından ilgilenmesi gerektiğinin altını çizen Vali Türker, "Kadına yönelik şiddet hukuki boyutun yanında ahlaki bir sorundur. İnsanlık suçu olarak karşımıza çıkıyor. Bu konuyla çok boyutlu olarak ilgilenilmesi gerekiyor. Bu mesele sadece bir güvenlik meselesi olarak ele alınmaması gerektiği açık, çok boyutlu bir mesele. Toplumsal, kültürel, eğitim, ekonomik arka planı var, dini ahlaki boyutları var. O nedenle mücadelenin çok boyutlu yürütülmesi gerekiyor. Uzun vadeli perspektifle sabırla netice alınılmalıdır" dedi.
Türk toplumunun geleneğinde erkeğin kadına el kaldırması gibi bir durumun olmadığını aktaran Vali Türker, şunları kaydetti:
"Türk toplumunda kadına el kaldıran erkeğe, erkek tanımlaması içinde yer verilmez. Toplumsal değerlerimizde böyle bir sorun olmaması gerekir. Bizim sahip olduğumuz dini ve ahlaki yapıda böyle bir şey yoktur. Galiba biraz hatayı zaman içinde eğitim ve toplumdaki ilişkilerin değişmesine dönüşmesine, ekonomik şartların değişmesine aile içi şartların değişmesine bağlamalıyız. Bu şiddet boyutundan kadınlar ve çocukların fazla etkilendiğini görüyoruz. Toplumda dezavantajlı kesimler denildiği zaman kadınlarda anlaşılıyor. Bu kabul edilemez. Bir sorun var demektir. Eğer kadına yönelik şiddette bir başarı elde etmek istiyorsak bunu sadece yasal düzenlemeler zemininde değerlendirmemiz, devletin atacağı adımlarla sınırlamamız gerekiyor. Bu konuda toplum olarak meseleye şefkat, sevgi ve insana değer ekseninde yaklaşmalıyız."
2014 YILINDA 13 BİN 318 AİLE İÇİ ŞİDDET OLAYI
AB Plan Subayı Jandarma Binbaşı Hasan Ali Gider Kadına Yönelik Aile içi Şiddetin Önlenmesi Projesi ve jandarmanın faaliyetleri hakkında bilgi verdi.Gider, 2014 yılında jandarma sorumluluk bölgesinde 13 bin 318 aile içi şiddet olayında, 14 bin 376 kadının mağdur olduğunu, bu kadınlardan 6 bin 167 kadın hakkında tedbir kararının çıkarıldığını kaydetti.
"ŞİDDET GÖREN KADINLARIN YÜZDE 50’Sİ EVLERİNDEN BİLE ÇIKMAMIŞ DURUMDA"
Çalıştay Yöneticisi Gülsen Ülker, kadınlar arasında şiddetin ayrımcılık ve eşitsizlikle yakından ilgili olduğunu belirtti. Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü’nün de içinde bulunduğu uluslararası bir konsorsiyum tarafından gerçekleştirilen Türkiye’de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması sonuçlarının 2009 yılında paylaşıldığını söyledi.Türkiye’deki son araştırmalarda şiddetin azalmadığını ve şiddete uğrayan kadınların başvuru oranlarının da yükselmediğini ifade eden Ülker, "Şiddet gören kadınların yüzde 50’si evlerinden bile çıkmamış durumda. Bu araştırma sonucunda şiddetin düştüğünü söyleyemiyoruz. Ama önemli olan Türkiye’de 2008 araştırmasında şiddetin yüksek çıktığı İç Anadolu Kuzey Karadeniz, Doğu Anadolu, Güney Doğu Anadolu bölgelerinde şiddet düşmüştür. Yüzde 17’lik düşüşler var. Türkiye’nin batısında 3-4 puanlık yükselişler var. Ayrıca konu araştırılmalıdır" ifadelerini kullandı. Doğu ve Güney Doğu bölgelerinde kadına yönelik şiddetin düşmesine de değinen Ülker, "Bölgede özellikle belediyelerin yürüttüğü çalışmalar, HDP’nin çalışmaları, kadınların daha öne çıkarılma politikaları, belediyelerin şiddet uygulayan erkeklere yönelik özel önlemler geliştirmeleri, kadın yönelik şiddette önleyici olduğunu düşünüyorum. Bu kadar büyük bir düşüşün Orta Anadolu ve Kuzey Karadeniz’de de düşüş var. Batıda ise şiddetin yükselmesi kentleşme ve kadınların haklarını daha çok araması, etkin olmaları, erkeklerde güç kaybı etkisi oluşturuyor olabilir. Araştırmalar, erkeklerin kendi güç alanları tehdit edildiği zaman daha saldırgan olabiliyorlar. Kadınların hak arama mücadelenin bireysel olarak ta artması. Boşanmak isteyen kadın öldürülüyor. ’Hayır’ diyen kadına tahammül yok. Çok fazla aile vurgusunun yapılması bu cinayetleri arttırıyor. Aileyi bozan olarak görülüyor kadınlar. Erkek geçenlerde bir olayda, ‘Öldürme hakkımı kullandım’ dedi. Burada politik olarak söylenen sözler çok önemli" diye konuştu.
Kadınların uğradığı şiddeti genellikle anlatmadığını kaydeden Ülker, kadınlar canlarına tak etmediği sürece evden çıkmadığını belirtti. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre 3 kadından 1’inin şiddete uğradığını aktaran Ülker, "Ama Türkiye’de son rakamda yüzde 38-39 oran çıktı. Yani 10 kadından neredeyse şiddet görüyor. Öldürülen kadın verisi ise yayınlanmadı. 2009 yılında kadın cinayetinin yüzde bin 400 arttığını biliyoruz. Adalet Bakanlığı tarafından bu verilen yayınlanmıyor" ifadelerini kullandı.
Çalıştaya, Antalya Valisi Muammer Türker, Konya Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Güray Alpar, Antalya Garnizon Komutanı Tuğgeneral İrfan Can, Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal, kamu kurum ve kuruluşlarının temsilcileri, jandarma ve polisler katıldı.