Acıbadem Eskişehir Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Dr. İhsan Oruk, son yıllarda açık cerrahi yerine kullanılan laparoskopik cerrahi ile hemen her evredeki hastada yaşam kalitesini yükselten sonuçlara ulaşılabildiğini belirtti.

Bağırsak kanseri, erkeklerde üçüncü, kadınlarda dördüncü sırada görülüyor.Dünyada en sık rastlanan kanser türlerinden olan bağırsak kanseri tedavisinde cerrahi önemli bir yer tutuyor. Özellikle metastaz yapmamış erken evre olan hastalardaki cerrahi tedaviyle yüz güldürücü sonuçlara ulaşılabiliyor. Kanser sık rastlanan bir hastalık özellikle de bağırsak kanseri Dünyada her yıl yaklaşık 1 milyon kişi bu hastalıkla tanışıyor, 500 bin kişi ise yine aynı hastalık nedeniyle hayatını kaybediyor. Türkiye’de ise durum çok farklı değil; tüm kanserler içinde kolon ve rektum kanserleri erkeklerde üçüncü, kadınlarda ise dördüncü sıklıkta görülen kanser türleri. Üstelik görülme oranı her geçen yıl daha da artıyor.

Kanserin türü, evresi ve hastanın durumuna göre farklı yöntemler uygulanırken, yaşam kalitesini koruyabilmek de önem taşıyor. En sık rastlanan kanser türleri arasında ilk sıralarda yer alan bağırsak kanserinde de aynı hedefler doğrultusunda hareket ediliyor. Acıbadem Eskişehir Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Dr. İhsan Oruk, bu noktada son yıllarda cerrahide önemli bir yer tutan laparoskopik cerrahinin hastanın yaşam kalitesinin korunmasında ciddi kazanımlar sağladığını ifade ediyor.

Tedavide cerrahi ilk sırada yer alıyor

Bağırsak kanseri hastalarında özellikle erken evre hastalarında tümörlü bölümün ortadan kaldırılması için cerrahi tercih ediliyor. Hastanın durumuna göre de sonrasında kemoterapi tedavisine yer veriliyor. Ancak, akciğer, karaciğer ya da kemik metastazı söz konusuysa cerrahi tedavi pek kullanılmıyor ve hastaya kemoterapi uygulanıyor. Bununla birlikte, özellikle tümörün bağırsağı tıkayarak normal yaşamın etkilendiği hastalarda zaman kaybetmeden ameliyat kararı alınıyor. Dr. İhsan Oruk ileri evredeki hastalarda yaşam kalitesini artıran ancak kanser açısından ömrü uzatıcı olmayan bir tedavi protokolü uygulanabildiğini belirterek şöyle konuşuyor: “Böyle durumlarda bağırsağın tıkalı bölümü çıkarılıyor ve mümkünse kalanını dikiliyor. Bazen ostomi yani kalın ya da ince bağırsağı dışarı çıkartarak uygulanabilecek geçici, rahatlatıcı tedaviler de gündeme geliyor. Bu yöntem hastaya göre geçici ya da kalıcı uygulanıyor.”

Kanser ileri evrede değilse ve başka organ veya dokulara metastaz yapmamışsa, karaciğerde olsa bile, kemoterapi sonrası cerrahi ya da direkt cerrahi yapılabiliyor.

Laparoskopik cerrahi açık cerrahinin yerine alıyor

Günümüzde bağırsak kanseri cerrahisinde yaşanan en önemli gelişmelerden biri olan laparoskopik cerrahi, açık cerrahinin yerini almaya başladığı gözleniyor. Dr. İhsan Oruh, “Hasta daha önce cerrahi işlem geçirdiyse, acil şartlarda geldiyse ya da uzun süreli cerrahiyi kaldıramayacak durumdaysa zaman kaybedilmeden açık cerrahi yapılması zorunlu oluyor” diyor. Genellikle dört porttan gerçekleştirilen ve ortalama I,5 saat süren laparoskopik cerrahi sonrasında hastanın çok daha küçük kesileri olduğundan, hem ağrısı azalıyor he de hastanede yatış süresi kısalıyor.

Bu yöntemde iyileşme hızı yüksek!

Laparoskopik yöntemin hem hastaya hem de cerraha avantajlar sağladığını belirten Dr. İhsan Oruk, özellikle hastanın iyileşme hızının yükseltirken enfeksiyon riskini de düşürmesi nedeniyle daha çok sayıda hastaya uygulandığı söyledi. Dr. İhsan Oruk, laparoskopik yöntemin hastaya sağladığı kazanımları şöyle sıraladı:

Küçük kesi: Açık cerrahide hastanın ameliyatı çok daha büyük kesilerden yapıldığı için ağrı şiddeti artıyor ve süresi uzuyor. Laparoskopik cerrahide ise işlem çok daha küçük kesilerle yapılıyor. Böylelikle hastanın ayağa kalkma süresi kısalıyor ve gündelik hayata daha hızlı dönebiliyor.

Az ağrı: Hastada ağrıyı yapan etkenlerden biri de kas ağrısı. Kesi ne kadar az olursa, ağrı o kadar az oluyor. Bu durum hastanın ağrı eşiğiyle ilgili olsa da çok uzun sürmüyor. Laparoskopik ameliyatın 24 saat sonrasında hasta yatağında gazete okuyabilecek kadar iyi hale geliyor.

Düşük enfeksiyon riski: Cerrahi sırasında ne kadar az kesi olursa, enfeksiyon da o kadar azalıyor. Bu sayede hasta daha çabuk iyileşiyor. Cerrahi sonrası enfeksiyon oluşması halinde kanser tedavi süreci de uzuyor. Bu şartlar altında hastanın kemoterapi alması da öteleniyor.