Fındık üreticilerini ilgilendiren gelişme TBMM 'de. Ordu Milletvekili Mustafa Adıgüzel ve arkadaşları tarafından fındık üreticilerinin sorunlarının araştırılması için bir önerge verildi. 

Önerge ile ilgili konuşan Adıgüzel, "Fındık hasadı yaklaşıyor. Yaklaşık 500 bin aile ve 8 milyon üreticinin geçim kaynağı olan fındıkta bugünlerde herkes taban fiyat bekliyor." dedi ve şu şekilde devam etti:

"Fındık geçtiğimiz ay 26 TL iken ve bugünlerde taban fiyat beklenirken birdenbire bazı kirli eller devreye girdi ve 26 liradan 19 liraya düşürüldü hem de Toprak Mahsulleri Ofisi elindeki 20 bin ton fındığı piyasaya 24 TL’den satışa sunmuşken ve buna 400 bin ton için alıcı talip olmuşken. Yani 24 liradan 400 bin ton alıcı var fakat günler içerisinde o 24 TL’den 19 liraya iniyor.

Şimdi, buradaki oyunu kim oynadı ve bu ülkeyi zarara kim soktu, bakalım. Şuradaki zarara bir bakın önce: 800 bin ton, kiloda 7 liradan tam 5 milyar TL yapıyor. Tank Palet Fabrikasına sizin biçtiğiniz bedel üzerinden konuşursak -50 milyondan- 100 tane Tank Palet Fabrikası yapıyor, 200 tane Ordu Giresun Havaalanı yapıyor. Peki, kimdir bu kirli eller? İtalyan fındık karteli Ferrero ve onun Türkiye’deki ayaktakımı her sezon, fındık sezonundan önce bu fiyat düşüşünü piyasayı bu şekilde kurcalayarak yapıyor. Ortada bir tezgâh var, bazı Cumhur İttifakı vekillerinin de burada FETÖ oyunu olduğuna dair iddiaları ve işaretleri var. FETÖ olsun, çıkar çetesi olsun, ne olursa olsun sonuçta bu konu bu boyutuyla araştırılmaya değerdir.

17 Ekim 2018’de yine CHP Grubu olarak bir araştırma önergesi vermiştik, o gün önerge reddedildikten sonra AKP sıralarından bir alkış tufanı kopmuştu. O gün AKP Grup Başkan Vekili -tutanaklardan aynen okuyorum- şöyle demiş: “Bugün diğer gruplarla da görüştük. Gelecek hafta biz de katılıp tüm gruplarla birlikte Genel Kurul gündemine getirmek için talepte bulunduk ve bunu buradan ilan ediyoruz.” O “gelecek hafta”dan sonra tam doksan hafta geçti, ortada bir önerge falan yok, biz CHP olarak tur bindirdik, ikincisini sizin önünüze getirdik.

Rekabet Kurumuna Ekim 2018’de Ferrero firmasının rekabete aykırı davranışları nedeniyle şikâyette bulunduk, bu şikâyete tam bir yıl sonra Aralık 2019’da cevap geldi ama o cevap da nedense tam fındık sezonu öncesinde nisan ayında bizim elimize gönderildi, beş ay sonra. Karar çıkıyor, beş ay gönderilmiyor, fındık sezondan önce gönderiliyor çünkü Ferrero’yu aklamaya çalışan bu rapor tam fındık sezonu öncesi Ferrero’ya bir iyi hâl kağıdı, bir temyiz kağıdı olarak verilmek isteniyor. Ferrero’yu aklamaya çalışan bu rapor bir utanç vesikasıdır çünkü sayfalarında, sütunlarında hiçbir rakam yoktur ve Ferrero’yu aklamaya çalışmaktadır. Bu rapor bir gaflettir, dalalettir ve ihanettir. Ferrero bölgede 40 bin üreticiyle iş birliği yapmış ve üretime de başlamıştır. Bu şekilde 70 bin hektar alan şu anda Ferrero tarafından ekilmektedir. Türkiye’de tam 700 milyon metrekare vatan toprağı işgal altındadır. Ferrero sadece çiftçiyi de vurmamaktadır, sanayiciyi de vurmaktadır. Şu anda Türkiye’de üretilen fındığın yüzde 60’ı ihraç ediliyor. Dünyadaki üretimin yüzde 70’ini Türkiye’nin yaptığı bir fındıktan bahsediyorum. İhracatının yüzde 60’ını Ferrero’nun da içinde olduğu 4 tane yabancı firma yapmaktadır. Bu şekilde yerli sanayi bitmektedir.

Bakın, 15 yıl önce Karadeniz Fındık İhracatçıları Birliğinde 392 üye varken şu anda 35 kişi bir araya gelemiyor. Sadece Ordu’da 55 tane firma varken 6’ya düştü ve bu tütünde nasıl olduysa, şekerde nasıl olduysa, fındıkta da bu şekilde yerli ve millî ürünümüz bitirilmek isteniyor. TMO her yıl bu İtalyan kartele stok tedarikçiliği yapıyor. Piyasaya verdiği fındığın tamamına yakınını bu Ferrero’ya veriyor. Ferrero’nun her yıl sezona stoklu girmesini sağlıyor. Devlet kurumlarına stokçuluk ve ayakçılık yaptırmayın. Bakın, biz dedik ki: “Kâr payı dağıtsın TMO, üreticiye kâr payı dağıtsın.” biz. Burada rapor var basına açıklama yaptı TMO diyor ki: “Biz üretici birliği, kooperatif değiliz ki kâr payı dağıtalım.”

Bakın, 175 milyar lira çiftçiye borcunuz var çiftçi başına tam 290 bin lira ediyor. Yani herkese para var da bir tek çiftçiye mi yok? Baca filtresi takmadığı için işlemden alıkonulan bu termik santrallere geçen yıl ödediğiniz para tam 1 milyar 100 milyon lira. Kapalı santrale bile teşvik ödüyorsunuz ama fındık üreticisi olunca maalesef yok. Tamam   madem kâr payı dağıtmayacaksınız, bu sene bir fırsat var.

Şu anda 300-400 milyon kârda TMO, geçen yılki 16 liraya aldığı fındığı bu sene 24 liraya sattığı için. Rekolte düştü, talep de arttı. Biz, o yüzden şu anda istiyoruz ki bu yıl taban fiyat en az 25 TL olmalıdır ve devlet TMO eliyle ve FİSKOBİRLİK eliyle alım yapmalıdır ve bu alımları, daha doğrusu bu fındık fiyat açıklanmasını fındığın dalından üretici tutmadan yapmalıdır. Çünkü kasım ayında bahçede kurtlara bile fındık kurtlarına bile fındık kalmamaktadır, geç kalınmamalıdır.

Şimdi bir şiirle bitirmek istiyorum.

“Şu Ordu'nun pınarı

Soğuk olur suları

Fındık ile oynama

Sonra yersin şamarı

Fındık dalda tekleme

Derdime dert ekleme

Millet yüzünü çevirdi

Döner diye bekleme

Boz tepenin yandığı

Senin benim sandığı

Uyan, uyan emekçim

El götürdü fındığı

Fındık dalda ağlama

Yürekleri dağlama

Fındık kurdu bellidir

Başka yere bağlama”

İYİ PARTİ'DEN AÇIKLAMA

Önerge ile ilgili konuşan İYİ Partili Hüğseyin Örs şunları söyledi:

"Değerli milletvekilleri, fındık üretiminden işlenmesine kadar geniş bir alanda 2 milyona yakın kişinin temel geçim kaynağı olan bir ürünümüzdür. Fındık ürününde geçmiş yıllarda yaşananlar hepimizin hafızasındadır. Hiçbir yabancı girdiye ihtiyaç duymadan ürettiğimiz ve bu yüzden de millî ürün dediğimiz fındıkta bu yıl da geçmişte yaşanan sorunların yaşanmaması için şimdiden tedbirlerin alınması, üreticinin endişesinin giderilmesi, belirsizliklerin ortadan kaldırılması gerekir. Coronavirüs salgını öncesinde ve sonrasında Hükûmetin tarım politikaları ve çiftçiye karşı duyarsızlığı yüzünden stratejik ürünlerin üretiminde yaşanan sıkıntılar hem ülke ekonomisini hem de bölge ekonomisini olumsuz yönde etkilemektedir. Her sezon öncesi fındık taban fiyatıyla ilgili sorunlar ortaya çıkmakta ve üretici mağduriyet yaşamaktadır. Yaşanan salgın süreci ve şartları da göz önünde bulundurularak 2020 yılı için maliyetin üzerinde enflasyon ve üreticinin refah payı da ilave edilerek üreticiyi memnun edecek bir taban fiyat belirlenmeli ve bu fiyatın altında alım yapıldığında müdahale edilmeli ve hasat başlamadan önce de bu taban fiyat muhakkak ilan edilmelidir. Fındığın fiyatı yabancı şirketlerin inisiyatifine bırakılmamalıdır. Benim köylüm, benim çiftçim, fındık üreticim fındığın altını temizleyecek, çalısını çırpısını toplayacak, dikenini koparacak, dallarını budayacak, kirecini vuracak, gübresini vuracak, ağustosun sıcağında bahçeye inecek, yevmiyeci tutacak, yevmiyecinin parasını eşinden, dostundan, akrabasından borç alacak, ondan sonra fındığı toplayacak, toplatacak, patoza vuracak, harmana serecek, kurutacak, çuvala koyacak, sırtına alacak yani cefasını çekecek, bir İtalyan firması bunun sefasını sürecek; yok öyle bir şey! O yüzden biz diyoruz ki...

Son olarak da bölgemizdeki fındık üreticilerinden gelen bir talep var. Biliyorsunuz, alan bazlı destek için müracaat süresi 30 Haziranda bitmişti. Fakat bu yıl coronovirüs kapsamındaki yasaklardan dolayı birçok üreticimiz alan bazlı destek için müracaat edememişti. Bölgemizdeki bu alan bazlı destek için müracaat edemeyen çiftçilerimizin sayısı binlerle ifade ediliyor. Buradan Tarım Bakanlığımıza sesleniyorum; lütfen, bu alan bazlı destek için 30 Haziranda biten süre uzatılsın, üreticilerimizin mağdur olmasının önüne geçilsin"

MHP'DEN AÇIKLAMA

MHP'li Cemal Enginyurt yaptığı açıklamada şunları söyledi:

Değerli milletvekilleri, fındık araştırma önergesiyle ilgili olarak konuşmak üzere kürsüye çıktım. Önergeyi veren arkadaşımızın haklı olduğu yanlar var mı? Muhakkak ki var. Doğru söyledikleri var ama bilgi eksikliği de var, yanlış bilgisi de var, maksatlı bilgisi de var. Allah, Mustafa Adıgüzel’i muhalefet olsun diye yaratmış. Dolayısıyla, AK PARTİ ne derse desin yaranma şansınız yok. Öyle bir derdi de yok zaten, her şeyi söyleyecek. 2018 yılında ben de başvurdum Rekabet Kuruluna. Niye başvurduk? Dedik ki “Bu İtalyan firması piyasada rekabeti yok ediyor, tekelci bir anlayışa götürüyor ülkeyi.” Buna “Dur!” demek lazım ve o gün Sayın Cumhurbaşkanımız, ilk fiyat açıklamasını yaparak dedi ki: “14,5 lira ve TMO’yu piyasaya sokuyorum.” dedi ve Allah razı olsun fındık perişan olmadı, üretici perişan olmadı.

2019… Yine AK PARTİ milletvekillerimizle birlikte, Mustafa Adıgüzel ve arkadaşları muhalefete devam ederken fındıkla ilgili temmuz ayı bitmeden fiyat açıklansın dedik -ki Sayın Cemal Öztürk de bunun başındadır- Tarım Bakanı, TMO Genel Müdürü, Sayın Cumhurbaşkanımız, Sayın Devlet Bahçeli’nin desteğiyle temmuz bitmeden fındık 16,5 lira olarak ilan edildi; üretici bundan memnundur, üretici fındığını 20 liraya varana kadar satmıştır.

Şimdi, TMO kâr eden bir kuruluş, kârını dağıtsın. Sayın Adıgüzel yıllarca doktorluk yaptı, doktorluktan elde ettiği parayı hastalarına mı dağıttı? (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Yani böyle bir şey var mı ya? TMO fındık aldı ve bu fındığı değerinin üzerinde sattı. Türkiye Cumhuriyeti devleti bu sene ihracatının yüzde 5’ini fındıkla yaptı, fındık ihracatıyla gerçekleştirdi.

Şimdi, devlet, üreticisine kazandırmış, devlet, kendi kazanmış ve devleti suçluyoruz. Ne üzerinden suçluyoruz? Üç beş tane tefeci, üç beş tane vampir -ki doğru söylediklerinin başında bu geliyor- 24 liradan fındık alıp da bu fındığı bir ay sonra 18 liradan satmaya kalkıp piyasayı allak bullak etmeye kalkanın adı emperyalist bir kan emicidir. Lanet olsun onlara! Bunu ben de aynıyla söylüyorum ama burada devletin yaptığını da inkâr etmeyeceksiniz. Temmuz ayının sonu geliyor, sabırlı olun. Tribüne oynamak yerine Sayın Cumhurbaşkanının açıklayacağı kararı bekleyelim. “Fındık, en az 24 lira olmalıdır.” diyoruz, fındık üreticisinin hakkını savunuyoruz.

ÖNERGE REDDEDİLDİ

Fındık üreticilerinin sorunlarının arşatırılması için sunulan önerge , diğer partilerin de görüş bildirmesi sonrası önerge Mecliste oylandı. Oylama sonucu önerge reddedildi.