Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın avukatı Hüseyin Aydın, Ankara 4. Ağır Ceza  Mahkemesince Sincan Cezaevi'ndeki duruşma salonunda görülen Akıncı Üssü  davasında, müdahillik talebine ilişkin dilekçe verdi.

Dilekçede, FETÖ'nün insanların tertemiz inançlarını, dini ve milli  duygularını istismar ederek, sözde dini söylemlerinde İslam'ın temel bilgi  kaynaklarından çok rüyalar, gizemli hikayelerle masum kitlelerin aldatılıp  efsunlanarak, hastalıklı bir zihniyet oluşturduğu belirtilerek, örgütün kendini  gizleme, olduğundan farklı görünme, ikiyüzlü davranma, çift dilli konuşma,  takiyye gereği helal-haram gözetmeme, kod adı kullanma, bulunduğu ortamda  inandığından farklı yaşama, yalan söyleme, tecessüste bulunma, mahremiyeti ihlal  etme, şantaj yapma, kayırmacılık, kötü emeller için örgütlü dayanışma gibi  yöntemler ile yetiştirilen örgüt üyelerini aile ve millet bağlarından kopararak  FETÖ'nün amaçları için robot haline getirdiği kaydedildi.

Örgütün bürokrasi, üniversiteler, yargı teşkilatı, emniyet teşkilatı,  silahlı kuvvetler ve devletin diğer organlarına üyelerini sistematik olarak  yerleştirdiği, yahut yerleşmiş olan kişileri örgüte katarak güç elde ettiği  vurgulanan dilekçede, FETÖ'nün mülkiye, adliye, emniyet, eğitim ve ordu  içerisinde kendi özel hiyerarşisi ile illegal şekilde kadrolaştıkları, devletin  tüm kurumlarına uzun yıllardır sinsice yerleştikleri anlatıldı.

FETÖ/PDY terör örgütünün gerçek yüzünün ortaya çıkmasının ardından,  Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğinde etkin ve kararlı bir mücadeleye  başlandığına işaret edilen dilekçede, mücadelenin başlanılmasıyla örgütün mevcut  kadrolarını korumakta zorlandığı, tasfiye sürecine giren, ekonomik ve siyasi  yönden zayıflayan örgütün yok olmasını önlemek için de devlet içindeki en  stratejik kuvvetlerini harekete geçirmek suretiyle darbeye teşebbüs ettiği  belirtildi.

Dilekçede, 15 Temmuz'da FETÖ'nün Türkiye'deki darbe teşebbüsüne  yönelik faaliyetlerine değinilerek, FETÖ'nün darbe teşebbüsünde 249 kişinin şehit  olduğu, 2 bin 186 kişinin de yaralandığı anımsatıldı.

"O meşum gecede darbeciler tarafından aziz milletimize reva görülen  muamele, düşman bir devletin  ülkeyi işgale teşebbüs etmesi halinde dahi aklına  getirmeyeceği düzeyde alçakça ve acımazsızca  bir muameledir." ifadesi kullanılan  dilekçede, şunlar kaydedildi:

"Bu kapsamda, cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti  Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir  düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye yahut Türkiye  Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını engellemeye  teşebbüs eden Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde yapılanmış FETÖ/PDY terör örgütü  mensuplarının yıllarca üzerinde çalıştıkları sinsi darbe teşebbüsü,  Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliği ve aziz milletimizin  ülkenin dört bir yanında gösterdiği eşsiz kahramanlıkları ile akamete  uğratılmıştır.

İnsanlık tarihindeki yerini her zaman şerefle, onurla ve  kahramanlıklarla almış olan aziz milletimiz, binlerce yıllık devlet geleneğinde  pek çok ihanetler, komplolar, iç dış tehditler ve savaşlar görmüş olmakla  birlikte 15 Temmuz 2016 tarihinde emsali görülmemiş ve hiçbir devletin maruz  kalmadığı ölçekteki bir ihaneti yaşamak durumunda kalmıştır. Ancak aziz  milletimiz, yüksek maneviyatı, eşsiz kahramanlık tabiatı ve destansı cesareti ile  bu ihaneti de bertaraf etmiş, emperyalist güçlerle maşalarına hiç kimsenin  unutmayacağı bir mesajı vermek suretiyle tarihteki müstesna yerini tahkim  etmiştir."

Dilekçede, 15 Temmuz darbe girişiminin faillerinin hedefinin sadece  hükümeti devirmek, yönetimi ele geçirmek olmadığı aynı zamanda toplumu da ele  geçirmek, Türkiye'yi işgal etmek olduğu ifade edilerek, milletin bu büyük  tehlikeyi, kalkışmanın ilk saatlerinde fark ettiği, siyasi görüş farklılıklarını  bir kenara bırakarak kenetlenmek suretiyle darbe girişimine karşı çıktığı  belirtildi.

Türkiye'de son 3 yılda yaşanan pek çok olayın şifresinin 15 Temmuz'da  en vasat zihinlerin bile anlayabileceği şekilde çözüldüğü kaydedilen dilekçede,  "Bu uyanış günlük siyasi çekişmelerin, polemiklerin, rekabetin ötesinde ve  üzerinde bir birlikteliği, dayanışmayı, bütünleşmeyi beraberinde getirmiştir.  Milletimiz söz konusu vatan olduğunda diğer her şeyi teferruat haline getiren bir  şuuru ortaya koyacağını dosta düşmana göstermiştir." vurgusu yapıldı.

Sanıkların, Türk milletini ve Türkiye Cumhuriyeti devletini korumakla  yükümlü olmalarına, bu doğrultuda eğitilmelerine ve bu çerçevede teçhiz edilmiş  olmalarına rağmen, aldıkları tüm eğitimlere ve üzerinde yemin ettikleri tüm  kutsal değere ihanet ettiklerine işaret edilen dilekçede, FETÖ mensuplarının Türk  milletinin varlığına Türkiye Cumhuriyeti devletinin bekasına kast ettikleri  vurgulandı.

Dilekçede, Anayasa'nın 104. maddesine göre cumhurbaşkanının devletin  başı olduğu ve bu sıfatla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk milletinin birliğini  temsil ettiği hatırlatılarak, "Sayın Cumhurbaşkanımız, 15 Temmuz darbe girişimi  kapsamında şahsına yönelik olarak planlanan ve işlenen suçların yanında deruhte  ettiği Cumhurbaşkanlığı makamının temsil ettiği Türk milletin birliğine ve diğer  değerlere yönelik işlenen suçlar nedeniyle de zarar görmüş olup işbu davaya  müdahil olmak talebinde bulunmak gerekmiştir." ifadesi kullanıldı.

Kaynak..Gazetevatan