Dr. Öğr. Üyesi Umut Zereyak, cilt yaşlanması belirtilerini ve cilde nelerin zarar verdiğini anlatarak yaşlanmayı geciktirmenin yöntemleri hakkında bilgiler verdi.

Medicana Sivas Hastanesinde görevli Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Operatör Dr. Umut Zereyak cilt yaşlanması hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Dr. Zereyak yaşlanmayı geciktirmenin ve ertelemenin mümkün olduğunu belirterek, “Cilt yaşlanması diğer organlardan farklıdır. Vücudunuzun en büyük organını olan cildimiz diğer organlardan ayıran başlıca fark, dış etkilere de açık olmasıdır. Kalbiniz, karaciğer veya akciğeriniz dış ortamın ısısından ya da nem değişikliklerinden habersizdir. İç organlar havanın yağmurlu, sıcak, kuru veya nemli, soğuk olmasından etkilenmezken, cildiniz bütün bu değişimlerin tam ortasında kalır. Ya da hava kirliliği, sigara, egzoz gazları da cildimizi etkiler. Cildin yaşlanmasında her ne kadar daha çok etki çevresel etkenler olsa da genetik faktörler ve vücut metabolizması da önem arz eder. Aslında yaşlanma doğuştan başlayan ve her canlının bir yaşam evresi olsa da bu durumu geciktirmek, bir süre ertelemek mümkündür. Etkin bir geciktirme için, güneşten korunma, sigara içmeme ve vücudunuzun antioksidan kapasitesini yükseltmek en önemli basamaktır. Güneş ışınlarından korunmak, riskli saatlerde güneşlenmemek, güneş gözlüğü, şapka, güneş şemsiyeleri gibi koruyucu giyecekler, aksesuarlar kullanmak ve gün ışığı olan her saatte, cildin görünen kısımların yüksek koruma faktörlü ürünler ile korumak önem arz eder’’ ifadelerini kullandı.

UV ışınları en çok açık tenlileri, çilli ve kızıl saçlıları etkiliyor

Güneş ışığındaki ultraviyole ışınlarının cilde ciddi zararlar verdiğini kaydeden Dr. Zereyak, şunları söyledi:

“Dünyamızın en önemli ısı ve ışık kaynağı olan güneş ışığındaki ultraviyole ışınları, cilt hücresinin duvarında, özellikle DNA’sında çok ciddi zararlar oluşturur. Hatta bu etkileri ile cilt kanserine de sebep olabilir. Kontrolsüz, uzun süreli, yoğun ve korunmasız güneşe maruz kalmak cildi çok etkileyen dış faktördür. Güneşten gelen ışınlardan 400 nanometre (nm) altındaki dalga boyunda olanlara ultraviyole (UV) ışınları denir. UV ışınlarının bizi ilgilendiren iki tipi vardır. UVA ve UVB, Uzun dalga boyunda olan ultraviyole A (320-400 nm ) derinlere nüfus ederek cildin esnekliği üzerinde kalıcı zararlara yol açar. Kısa dalga boyunda olan ultraviyole B (290-320 nm) ise cildin dış tabakalarında yanmaya yol açar, cildi yaşlandırır ve cilt kanseri gelişiminde rol oynar. Burada oluşan kimyasal maddeler cildimiz de yer alan kollagen ve elastik liflere zarar vererek cildin yaşlanmasını hızlandırırlar. Su toplamaların ve soyulmaların görüldüğü güneş yanıklarında hasar daha fazla oluşur. DNA’nın gördüğü hasar büyük oranda tamir edilir ancak bazen kalıcı bozukluklar oluşabilir. Bu bozukluklar zamanla birikir ve yavaş yavaş cildin yaşlanmasına veya kontrollü büyümeyi etkileyen bir bozukluksa cilt kanserine yol açabilir. UV ışınları her tür cildi etkilemekle birlikte en çok açık tenlileri, çilli ve kızıl saçlıları etkiler. Güneş koruyucu ürünler, UVA ve UVB ışınlarının her ikisine de koruyucu etki sağlamalıdır’’ şeklinde konuştu.

Sigara bazı hücrelerde kanser gelişimine sebep oluyor

Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Umut Zereyak, sigaranın cilt üzerindeki etkilerine dikkat çekerek, “Sigaranın her organ üzerinde etkisi hemen herkes tarafından bilinmekte iken cilt üzerine etkisi de göz ardı edilmemelidir. Güneş etkisine benzer bir şekilde kimyasal olarak hücrelerde hasar ile yenilenme, iyileşmeyi yavaşlatıp bozar iken, bazı hücrelerde kanser gelişimine de sebep olmaktadır. Sadece sigara içmek ile değil sigaranın dumanı da bu etkilere sebep olmaktadır. Diğer etkenleri ise Alkol, Kirli hava, egzoz dumanı, dengesiz beslenme, hazır gıdalar, katkı maddesi içeren yiyecek ve içecekler, tuz, şeker ve un, aşırı kahve, siyah çay ve kola, yanlış cilt ürünleri olarak sıralayabilirim’’ diye konuştu.

“Yaşımız ilerledikçe cildimizin üst tabakasında yer alan ölü deri hücrelerin daha yavaş atılır"

“Yaşımız ilerledikçe cildimizin üst tabakasında yer alan ölü deri hücrelerin daha yavaş atılır" diyen Zereyak, "Cildimizin sertleştiğini, inceldiğini ve su kaybettiğini, yaşlanan derinin bazı bölgeleri daha fazla pigment üreterek koyu benekli hal alması, diğer bölgelerinin melanin pigmentini üretmekte güçlük çekebildiği ve bütün bunları yaşlılık lekelerine açık-koyu farklı renkte bölgeler oluşması, kırışması belli başlı belirtilerdir. Yaşlandırmayı yavaşlatmak için yaz, kış her gün güneşten koruyucu bir ürünle cildinizi korumalı, Sigara içilmemeli, içilen ortamlarda bulunmamalı, alkolü bırakılmalı ,kirli havalardan korunmalı, cilt her gün temizlenmeli, nemlendirilmeli, dengeli ve yeterli uyku ve beslenme, antioksidan ve eksik varsa besin desteklerini kullanılmalı, bol su içilmeli, yeşil çay içilmeli’’ dedi.

Cilt yaşlanmasını geciktiren plastik cerrahi uygulamaları

Dr. Zereyak, cilt yaşlanmasını yavaşlatan plastik cerrahi uygulamalarından bahsederek, “Etkili olan kişinin kendi cildinin bir canı olduğunu bilmesi olsa da, eksik olan vitamin minarelerin yerine konması, egzersiz yapılması ve destek maddeler, dolgu uygulaması ile, kimsenin istemediği yaşlanma geciktirilebilir. Plastik cerrahi olarak gerekli tetkikler sonrası eksik olan maddeye göre tedavi edebilmektedir. Bu uygulamalar arasında, cildin tazeliğini korumak amaçlı olarak, yüz gençlik aşıları, DNA aşıları, yüz vitamin ve minare desteği, yağ dolgusu, hyaluronik dolgular tüm yüzde hem hücresel yenilenme hem de eksilen destek maddesini yerine koymaktadır. Somon DNA, hyaluronik Asit, botox, PRP, mezoterapi, yağ dolgusu, uzman kişilerce yapılmalıdır’’ diye konuştu.