ARTVİN (AA) - YUSUF OKUR - Ankara Gölbaşı Özel Harekat Daire Başkanlığına 15 Temmuz darbe girişimi sırasında yapılan saldırıda şehit düşen Emniyet Müdürü Dursun Acar'ın ailesi oğulları ile gurur duyuyor.

Yusufeli ilçesine bağlı Küplüce köyünde yaşayan şehidin babası Nebi Acar, 44 yaşındaki oğlunun, mesleğinin 22'nci yılında şehit düştüğünü söyledi.

Darbe girişiminin yaşandığı gece erken saatlerde uyuduğunu, sabah da bahçeye gittiğini belirten Acar, bu nedenle darbe girişiminden haberdar olmadığını ifade etti.

Acar, bahçeden döndüğünde evde komşularını gördüğünü, daha sonra da sağlık ekiplerinin geldiğini aktardı.

Evde kalabalık oluşmasına rağmen bir süre kimsenin kendilerine bir açıklama yapmadığını vurgulayan Acar, Erzurum'da görev yapan oğlunun Ankara'ya giderek ağabeyini teşhis etmesinin ardından öğle saatlerinde acı haberin kendilerine verildiğini dile getirdi.

Acar, polis memuru olarak göreve başlayan oğlunun 3'üncü sınıf emniyet müdürlüğüne kadar geldiğine işaret ederek, "Oğlum, 15 Temmuz'da en büyük rütbeyi aldı. Şehitlik rütbesini kazanarak 15 Temmuz gecesi Hakk'a yürüdü. Her geçen gün acımız büyüyor ama gururluyuz. Oğlum vatan, bayrak ve demokrasi uğruna hayatını kaybetti. Onunla birlikte 249 kişiyi toprağa verdik. Allah hepsini nur içinde yatırsın." diye konuştu.

- "Ejderler katkı sağlamasa kim bilir nasıl olurdu?"

Oğlunun, "ejder" olarak adlandırılan zırhlı araçlarla darbe girişiminin önüne set çekilmesine ve darbe karşıtı direnişe önemli katkı sunduğuna dikkati çeken Acar, şöyle devam etti:

"Dursun, görevi gereği araç gereç alım satım işleriyle de ilgileniyordu. Fabrikaya, ejder denilen 10 zırhlı araç alımı için sipariş verilmiş ancak teslim alınmamış. Dursun, kalkışmanın başladığı saatlerde fabrikayı arayarak, 'Olağanüstü bir durum var, araçları acilen bize teslim edin.' demiş. Fabrika müdürü de yapılması gereken bir, iki testi hemen yaptırıp gelip alabileceklerini söylemiş. Ekipler daha sonra gidip fabrikadan 10 ejderi teslim almış ama oğlum bu teslimatı göremeden Hakk'ın rahmetine kavuşmuş. Oğlumun fabrikadan acilen istediği ve önemli noktalara konuşlandırılan bu ejderlerle saldırılar püskürtülmüş. Ejderler katkı sağlamasa kim bilir nasıl olurdu? Kan gövdeyi götürürdü. Dursun, o hengamede böyle bir karalılık ortaya koydu."

Acar, bir insanın kendi vatandaşına, cumhuriyetine, rejimine nasıl kastettiğini anlamakta zorluk çektiğini belirterek, Gölbaşı'ndaki saldırıya ilişkin devam eden davada müdahil olduklarını söyledi.

Milletin bundan sonra böyle bir tuzağa düşmemesini dileyen Acar, şunları kaydetti:

"Birbirimize kenetlenmeliyiz. Ne desek az, bizim acımız dinmiyor. FETÖ kahpesi bizi ve memleketimizi perişan etti. Biz deryada bir kum tanesi, acı Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne düştü. Oğlum, Türkiye'nin en kritik yerlerinde operasyonlara katıldı, bir çizik bile almadı, tuzağa düşmedi. Oğlum kahramanca girdiği operasyonlardan başarıyla çıktı ama ne yazık ki Gölbaşı'nda dost bilinen kahpelerce şehit edildi."

Acar, oğlunu en son bir akrabalarının düğüne katılmak için geldiği 30 Nisan 2016'da gördüğünü anımsatarak, birlikte çok güzel iki gün geçirdiklerini dile getirdi.

Öğretmen olan gelininin, oğlunun şehadetinden sonra devletin desteği ile ev aldıkları memleketi İzmir'e yerleştiğini belirten Acar, "Bizler gibi gelinimiz de torunlarımız da çok zor zamanlardan geçiyor. Duygusal yönden çöktüler." ifadesini kullandı.

- "Şehitliği ilk kez arkadaşının şehit düşmesinden sonra andı"

Fatma Acar da evladının acısının hiç dinmediğini söyledi.

Oğlu ile şehit olmadan bir gece önce telefonda konuştuğunu ifade eden Acar, "Bana, akşam nöbetinin olduğunu söyledi. Oğlum şehitliği hiç anmazdı, şehitliği ilk kez yakın bir arkadaşının şehit düşmesinden sonra andı. Geçen sene çok sevdiği arkadaşı şehit olduğunda çok üzülmüştü, ağlamaktan gözleri şişmişti." dedi.

Acar, oğlunu teselli etmeye çalıştığını anlatarak, aralarında geçen konuşmayı şöyle aktardı:

"Dursun'a, 'Ağlama oğlum.' dedim. O da bana, 'Anne, bir gün gelip Dursun'un şehit oldu diyecekler.' dedi. 'Oğlum söylemesi bile çok zor, böyle şeyler söyleme.' dedim. Hiç böyle bir şey demezdi, geçen sene ilk kez söyledi."

Eşinin kabrini ziyaret etmek ve akrabalarını görmek için 4 yaşındaki kızı Elif Naz ile ilçeye gelen Acar'ın eşi Özgül Acar, "Ömrüm vefa ettikçe her bayram ve her 15 Temmuz'da eşimin mezarı başında olacağım." sözlerine yer verdi.