Çorum Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Kelam Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hilmi Demir, Yüksek Öğretim Kurulu Başkanlığı'nın (YÖK) ilahiyat fakültelerine yönelik uyguladığı müfredat programında ‘Hanefi’ eğitimi yaptırmadığını iddia etti. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın da imamlık, müezzinlik ve vaizlik yeterlilik sınavlarında öğrencilere yönelttiği bir soruda mezhep imamı İmamı Azam Ebu Hanefi’nin düşmanı olan Selefiliğin, mezhep olmamasına rağmen ehlisünnet mezheplerden kabul edildiğini ifade eden Doç. Dr. Demir, bir başka soruda ise Ebu Hanife’nin ‘Sünnettir’ dediği Mürcie’nin ise ehlisünnet dışı mezhep gösterildiğini söyledi. Doç. Dr. Demir, tarih boyunca reddedilen selefiliğin, bugün büyük aşk beslenen akım halini alıp ehlisünnetin şampiyonu yapıldığını kaydetti.

Türk Ocakları Samsun Şubesi’nde ‘Ortadoğu’da Mezhep Savaşı’ konusunda konferans veren Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Kelam Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Türk Ocakları Çorum Şube Başkanı Doç. Dr. Hilmi Demir, mezheplerle ilgili çarpıcı bilgiler verdi. Sünniliğin savunucusu Türklere karşı ortaya çıkan Vehhabilik akımının Osmanlı döneminde reddedilmesine karşın 20. yüzyılda 'Selefilik' adını alarak Cumhuriyet İslamcılarının muhabbetine dönüştüğünü söyleyen Doç. Dr. Hilmi Demir, bugün mezheplerin bırakılıp selefiliğe yapışıldığını belirtti. Doç. Dr. Demir, Cumhuriyet'e geçişle birlikte toplumda Hanefilik'ten çok uzak bir İslam düşüncesinin hakim olduğunu vurguladı.

'YÖK HANEFİ PROGRAM UYGULATMIYOR'

Türkiye’deki Müslümanların Sünni olmasına rağmen eğitim uygulamalarında Hanefi mezhebinin düşmanı selefilik akımının ağır bastığının altını çizen Doç. Dr. Demir, "Türkiye’de yaşayan toplum sünnidir ama hangi mezhepten? Ben Türkiye'de hiç Hanefi görmedim." diyen Doç. Dr. Demir, “19. yüzyıldan sonra İslam dünyasında mezhepler geri çekilmiştir, yerini Selefilik almıştır. Önce nefret ettiğimiz, bugün ise büyük aşk beslediğimiz en büyük akımlardan biridir. Neden böyle diyorum? 20 yıllık ilahiyat hocasıyım. Müfredatım hiç Hanefi eğitimi değil. İlahiyat fakültelerinde Hanefi eğitimi yapılmıyor. Benim yapmadığım bir eğitimi halk nasıl alıyor, bunu anlamıyorum. Bana devlet, YÖK, Hanefi programı yaptırmıyor, uygulatmıyor.” dedi.

'SELEFİLİĞİ MEZHEP YAPTILAR'
Diyanet İşleri Başkanlığı (DİB)’nın 2009’dan itibaren üniversite öğrencilerine yönelik imamlık, müezzinlik, vaizlik yeterlilik sınavlarındaki sorularında büyük ilginçlikler olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Hilmi Demir, “Bu soruları alıp test ederim. İlginç bir şey var. İki tip soru çıkıyor. Bunlardan bir tanesi şudur. ‘Aşağıdaki mezheplerden hangisi ehlisünnet mezhebi içinde yer alır. A) Selefiye B) Mürcie C) Mütezile D) Kaderiye. Cevap A) Selefiye. Halbuki Selefiye diye bir mezhep öğretmedik. Selefiye diye bir mezhep yok. Nereden çıktı bu Selefiyye, 19. yüzyılda. Vahabilik’in dönüşmüş haliydi. Kitaplarda yer almayan bir mezhep ehlisünnetin şampiyonu olmuş. İkinci soru şu: Aşağıdakilerden hangisi ehlisünnet mezheplerinden değildir? A) Mürcie B) Selefiye C) Matüridiye D) Hanefiye neyse. Cevap. B) Mürcie. Mürcie kim? Ebu Hanife’nin mezhebi. Bu çok ilginç bir durumdur.” şeklinde konuştu.

'SELEFİLİĞİN EN BÜYÜK DÜŞMANI EBU HANİFE'DİR'
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın 2006 yılında bastığı 'Türklerin İslamlaşma Sürecinde Mürcie ve Tesirleri’ kitabını da eleştiren Doç. Dr. Demir, "Diyanet bu kitaba ödül de verdi. 2009’da Mürcie’yi ehlisünnet dışı mezhep ilan etti. Hem de Ebu Hanife’nin ihtisap ettiği söylenen bir mezhebi. Şimdi Ebu Hanefi’yi Mürcielik ile itham ediyorlar. Niye çünkü Selefiliğin en büyük düşmanı Ebu Hanefi’dir. Ama kendisi Mürcie olmadığını ama ‘Mürcie de olsam bir şey olmaz’ diyor. Çünkü yazdığı risalesinde ‘Mürcielik sünnettir’ diyor.” ifadelerini kullandı.