Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç gençlik dizisi hazırlayan birkaç özel televizyonun Türk toplumunun ahlakını çökertmekle kendisini vazifeli hissettiğini belirterek, "Bunların yaptığı tek iş gençlik dizileri hazırlamaktır. Bu gençlik dizileri 13-20 yaş gençlerin sadece sekse bağımlı olarak yetişmelerini sağlıyor. Bu televizyonların 7 sülalesini biliyoruz" dedi.
Bursa'da partisinin bayramlaşma töreninde konuşan Bülent Arınç, Türkiye'de son zamanlarda bir ahlaki çöküntü yaşandığını, hükümet olarak bazı tedbirleri aldıklarını kaydetti. İnsanların çok şiddetli tepki vermeye başladığını hatırlatan Arınç, "Birisi "höt dese silah bıçak. Biz böyle bir toplum değildik. Bonzai veya benzerleri alıcı müşteri buluyor. Bazı alçaklar bunu pazarlıyorlar. Gençleri özellikle alıştırıyorlar. O suretle gençleri, neslimizi çökertmek istiyorlar. Ahlaksızlık, fuhuş bir bataklık haline geliyor. Çocuklarımız gençlerimiz cinsel yönelimlerinde çok kötü noktalara gidiyorlar. Türkiye'de öyle bir uyanış varki, eskiden buluğ yaşı yani akıl baliğ olmak gençler için ergenlik yaşı çok küçüldü. Bu kızlarda neredeyse 9-10, erkeklerde 11-12 yaşına kadar küçüldü. Bunun neticesinde bu cinsel yönelimleri sürekli teşvik eden, bir kısmı sanal dünyada internette, bir kısmı malesef televizyonlarda, gazetelerin magazin sutunlarında, bir kısmı üniversiteler başta eğitim alanında gençlerin bu heyecan bu heveslerini kötüye kullananlar var. Arkadaşlar biz karısını kırk yerinden bıçakladıktan sonra sokak ortasında bırakan bir ahlaksız kocayı duymamıştık. Sevdiğini bırakan, üstünden taksisiyle geçen edepsiz vicdansızları hiç duymamıştık. Çocuklarının önünde cinayet işleyen vicdansızları duymamıştık. Sayıları az belki ama niye oluyor. Olmaması lazım. Biz çok iyi toplumduk. Bu ayrık otları nasıl yetişti? Bunlara dikkat etmemiz lazım. Biz devlet olarak Anayasının verdiği bazı görevler var. Gençliğin ailenin korunması. Bu konuda çalışmalar yapıyor, önce kendimizi sorumlu tutuyoruz. Kurumlar biraraya geliyorlar. Gençlik ve aileyi kötü gidişattan korumak için çok şeyler yapıyoruz. Kötüye gidiş durmuyor. Esas yapmamız gereken; anne babaların, eşlerin çocukların abi, ablaların iyi örnek olmasıdır. Onları iyi yetiştirmeliyiz. Mallar ve evlatlar bizim için evlatlarsa çocuklarımızın iyi yetişmesinde de sorumluyuz. Ne olur anneler babalar onların her istediklerini meşru gayrimeşru her istediklerini olağan karşılamayalım. Nasihat edelim. Onlarda da olsun ama kötü arkadaşlıklar kurmasınlar, kötü yerlere gitmesinler, güzel sohbet, güzel kitaplarla güzel eğitimle başbaşa kalsınlar" dedi.
Çocukların bir ülkenin geleceği olduğunu belirten Arınç sözlerini şöyle sürdürdü: "Onlar yarım yamalak yetişirse biz bu ülkenin geleceğinden nasıl sorumlu oluruz. Bir kaç özel televizyon var. Bunların yaptıkları tek iş gençlik dizileri hazırlamaktır. Bu gençlik dizileri 13-20 yaş gençlerin; lise, orta okul, üniversite hayatında sadece sekse bağımlı olarak yetişmesidir. Sadece isimlerini vermiyorum. Ama 7 sülalesini biliyoruz. Bunlar bu toplumu çökertmekle vazifeli bir iş yaptığını zannederken, çocukların kıyafetlerinden, konuşmalarından, anne babalarıyla, arkadaşlarıyla olan ilişkilerine kadar bunu bozmaya çalışan ve bunu maksatlı olarak yapanlar vardır. Gladstone diye İngiltere'de Müstemlekeler Bakanı vardı. Osmanlı'nın son zamanında sömürgeler uyanıyor. Ne yapmalıyızki islamdaki bu yükseliş canlanışı önleyelim. Pakistan ve Hindistan elden gidiyor. Herkes 10 sebep saymış. Gladstone, "Bu söylediklerinizin hiç bir faydası yok. Müslümanlar Kuran'a bağlıdırlar. Siz onların Kuranla bağını keseceksiniz. Bu Kuran'ı onların evinden almadığımız müddetçe onlara gerçekte hakim olamayız" diyor. Kuran müslümanların elinden alınacak. Yani ona uzak tutulacak. Ona yabancı olacak. Onun içinde yazanlarla amel edilmeyecek. Kuran öksüz bırakılacak. Türkiye ve Ortadoğu için de geçerli. Her yerde bu sistem uygulandı. Bizler de Kuran'ı içindeki hükümleri hadislerle okumalıyız. Çok güzel kitaplar çıkıyor. İnsanın cebinde taşıyabileceği çok güzel kitaplar çıkıyor. Bunları okumalıyız. Kuran'ı yeniden keşfetmemiz lazım. Ahlaken bir geriye gidiş var. Değerlerimize yabancılaştık"