Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumlarındaki  salonda görülen duruşmaya, sanıklar, müştekiler ve taraf avukatları katıldı.
 Sanık eski üsteğmen Emin Türel,  Malatya 2. Kara Havacılık Alay  Komutanlığında görev yaptığını belirterek, 15 Temmuz’da Ankara Kara Havacılık  Komutanlığına teslim edilecek ATAK helikopterlere eşlik eden UH1 helikopterinin  birinci pilotu olduğunu söyledi.
 Bu göreve sıralı amirlerince seçildiğini anlatan Türel, haftalık  izinlerini Ankara'da geçirecek Volkan Kerimoğlu ve Teğmen Burak Subaşı'nın yanı  sıra ATAK helikopterlerin teknisyeni Ömer Sezen'in de yolcu olarak helikoptere  bindiğini ve saat 16.30 civarı kalkış yaptıklarını dile getirdi. Türel, kalkış ve  iniş yaparken ise mesajlaşma programlarından amirlerinin de bulunduğu gruplara  "iniş yaptık", "kalktık" gibi bildirimler atarak yerlerini bildirdiklerini ifade  etti.
 Türel, yakıt ikmalinin ardından 19.40'ta Kayseri'den havalandıklarını  ancak uçuş yasağına dair bir bilgi gelmediğini savunarak, 21.30'da Temelli'ye  iniş yaptıklarını belirtti.
 Temelli'de, izinli iki yolcusunun ayrılıp gittiğini anlatan Türel,  kendilerinin de yemek yedikleri sırada televizyondan köprünün kapatıldığını  gördüklerini, bu sırada kara pilot yarbay Hakan Erol'un "Akıncı'ya gidiyoruz."  dediğini dile getirdi.
 Türel, buna karşı çıktıklarını ve sonrasında Güvercinlik'e gitmek için  hazırlık yaptıklarında kol komutanı Hakan Erol'un kullandığı ATAK helikopterinin  arızalandığını ifade ederek, bunun üzerine Erol'un diğer pilot Memduh Karagöl ile  aynı ATAK'a bindiğini kaydetti.
 "Vurun vurun" talimatını duymuş
 Kalan iki pilotun da UH1'e yolcu olduklarını belirten Türel, kalkış  yaptıktan sonra Güvercinlik'e inmek için yaklaşırken telsiz frekansında değişik  konuşmalar olduğunu bildirdi.
 Türel, şöyle konuştu:
"Vurun vurun' diye talimat vardı. Ben de temasa geçmeye çalışıyorum  'Süngü süngü' diye. Bu kargaşa içinde sesinden Halil Gül olduğunu düşündüğüm kişi  'vurun' talimatı veriyordu. O kargaşada 'Süngü kim? Onu da vurun' diye bir ses  duyduk ama bunun kim olduğunu bilmiyorum. Telsiz konuşmalarda ayrıca 'Neron' kod  ismini de duydum. 'Neron' kod ismi de Özcan Karacan'mış. Bu esnada jetler geçti,  helikopterimiz güçlü bir çöküş yaşadı. Biz epey bir korktuk. Tek düşüncemiz,  'Güvenli bir şekilde inelim de ne olursa olsun' diyoruz."
 Saat 00.10 gibi iniş yapmalarının ardından hem UH1'in ikinci pilotu  üsteğmen Cem Ersuz'un hem de kendisinin Malatya'daki tabur ve bölük komutanlarını  arayıp durumu anlattıklarını belirten Türel, amirlerinin de emniyetli bir yere  geçmeleri yönünde talimat verdiğini söyledi.
 Türel, Mahkeme Başkanı Oğuz Dik'in, amirlerine telsiz konuşmalarından  neyi aktardıklarını sorması üzerine, "(Beştepe ya da Beytepe'yi vurun) diye  talimatlar duydum. Halil Gül'ün, 'Vurun vurun. Beştepe'nin önünde çok kötü şeyler  oluyor, oradaki polis araçlarını vurun' dediğini duydum. Halil Gül diye  düşünüyorum." dedi.
 İnişi müteakip Hakan Erol'un ayrıldığını ve onu bir daha görmediğini  iddia eden Türel, diğer ATAK pilotlarıyla 5 kişi hangara gittiklerini, ışığı  yanan ve isimliğinde Murat Bolat yazan odaya girdiklerini belirtti.


 Türel, "Memduh Yüzbaşı 'Neler oluyor?' dedi. O da sıkıyönetim emri  olduğunu söyledi. Üsteğmen Yiğit Özdamar emri sordu, Cem ile muhatap olmamak için  kapının tam eşiğinde duruyoruz, o esnada açık televizyonu gösterdi, daha sonra  elini belindeki silaha götürerek 'Ya emre itaat edersiniz ya da hakkınızda emre  itaatsizlikten işlem yaparım' dedi." ifadelerini kullandı.
 Misafirhanede kalmışlar
 Bu konuşmanın ardından birlik içindeki misafirhaneye gittiklerini  anlatan Türel, daha güvenli olduğu söylenen başka bir yere geçmek için birlikler  arasındaki nizamiyeye gittiklerinde Yüzbaşı Emre Erkan'ın kendilerini  durdurduğunu aktardı.
 Türel, Erkan'ın kendilerine izin vermediğini iddia ederek,  misafirhaneye dönüp Malatya'dan gelen ekiple sabaha kadar beklediklerini anlattı.
 Sabah 05.00 civarında duydukları silah seslerinin ardından 5  helikopterin havalanıp gittiğini belirten Türel, ilerleyen saatlerde kendilerinin  de açılan nizamiyelerden çıktıklarını ifade etti. Beraberindeki iki kişiyle iki  gün Merkez Orduevinde kaldıklarını anlatan Türel, Malatya'daki birlikte,  helikopterde hasar olup olmadığına bakmaları ve savcıya ne yaşadıklarını  anlatmaları yönünde emir gelmesi üzerine, Kara Havacılık Komutanlığına  gittiklerinde polislerce önce Etimesgut İlçe Emniyet Müdürlüğüne, oradan da  Ankara TEM Şube'ye götürüldüklerini ifade etti.
 Yaklaşık bir ay önce ihraç edildiğini belirten Türel, serbest kalmayı  beklerken tutuklandıklarını ifade ederek, tahliyesini istedi.
 Mühimmat dağıtan yüzbaşının savunması
 Sanık eski yüzbaşı Emre Erkan da Kara Havacılık Okul Komutanlığı Suba  Temel Kurs Taburu'nda bölük komutanı olduğunu ifade etti.
 Bölükteki kursiyer teğmenlerin atış yapmasına yönelik okul komutanı  Tuğgeneral Ünsal Coşkun tarafından emir verildiği için 15 Temmuz haftasında bu  hazırlıkları yaptıklarını ancak perşembe günü olması gereken atışı  gerçekleştiremediklerini anlatan Erkan, bunun sebebinin eşinin rahatsızlığı  dolayısıyla birliğe gidememesi olduğunu savundu.
 Erkan, atışın pazartesi gününe kaldığını ifade ederek, 15 Temmuz'da  akşam 17.30'daki içtimanın ardından tabur komutanı Yasin Candemir'in  kursiyerlerle görüşme yapmak istediğini belirtmesi üzerine 21.45'te burada  olmaları gerektiğini söyleyerek serbest bıraktığını bildirdi.
 Candemir'in kendisine, sabotaj ve terör tehdidine yönelik emir ve  ikazları hatırlattığını, ayrıca CH47 helikopterin katılım törenine yönelik  kursiyerlere görev verilebileceğini söylediğini anlatan Erkan, kışlaya saat 21.30  gibi geldiğini ve tabur komutanına geldiğine yönelik bilgilendirdiğini belirtti.
 Erkan, kursiyerlerin toplanması için çalışırken yaklaşık 5 dakika  sonra Candemir'in kendisine seslenip çağırdığını ve Genelkurmay Başkanlığına  saldırı olduğunu, bu yüzden hemen silahlığı açmasını söylediğini iddia etti.
 Bölük astsubayı o gün yıllık izne çıktığı için deponun anahtarlarının  kendisinde olduğunu öne süren Erkan, silahlığa inip açtığını ve bölüğüne ait olan  taraftan G3 ve mühimmat dağıttığını, ardından da beş teğmenle uçuş hattına  geçtiğini, bu kişileri de bir yerlere yerleştirdiğini dile getirdi.
 Erkan, ilk düşüncesinin terör saldırısı yönünde olduğunu öne sürerek,  dışarıda gördüğü teğmenlere de Genelkurmay'a saldırı olduğunu, birliğe de  olabileceğini söylediğini ifade etti.
 Ayrıca başka birliğe geçmek isteyen Malatya'dan gelen UH1 helikopteri  pilotu Emin Türel ve beraberindekilere, can güvenlikleri gerekçesiyle  geçmemelerini söylediğini iddia eden Erkan, onların da kışla içindeki  misafirhaneye geçtiğini söyledi.
 Gece saatlerinde telefonundan Başbakan Binali Yıldırım'ın bir grubun  kalkışmasından bahsettiğini gördüğünü, bunun üzerine tabur komutanına darbe ya da  kalkışma mı olup olmadığını sorduğunu öne süren Erkan, onun da ne olduğunu  anlamadığını, ama kışla emniyetini takviye edeceklerine yönelik emir verdiğini  aktardı.
 Erkan, öğle arasından sonra savunmasına devam ediyor.

Kaynak:Gazetevatan