Şehir yaşantısından uzaklaşarak stres atmak ve hasret gidermek isteyen Karadeniz insanı, eylül ayına kadar sürecek yayla şenliklerini her yıl adeta iple çekiyor.
Yöre halkı, özellikle de gurbetteki Karadenizlilerin dostlarıyla hasret giderdiği yayla şenlikleri ile hem geleneklerin yaşatılmasını hem de dayanışmayı sağlıyor. Türklerin önemli geleneklerinden olan yayla şenlikleri, asırlardır Anadolu topraklarında yaşatılıyor.

Özellikle iş yoğunluğunun azaldığı, okulların tatile girdiği ve havaların ısınmaya başladığı dönemlere denk getirilen yayla şenlikleriyle, Türkiye’nin çeşitli illerinde hatta yurt dışında yaşayan Karadenizliler, doğup büyüdüğü yörenin yayla şenliklerine katılarak hem stresten uzaklaşmayı hem de sevdikleri ile hasret gidermeyi amaçlıyor.
Mayıs ayının ilk haftasıyla başlayan Doğu Karadeniz yöresi yayla şenlikleri, eylül ayına kadar devam ediyor.
Yayla şenliklerinde yoğunluk, hafta sonları yaşanıyor. Şenliklerin büyük bölümünün geleneksel tarihi, ay içerisindeki hafta sonlarına denk getiriliyor.
Son yıllarda yaz turizminin yaylalara odaklandığı Doğu Karadeniz’de, şehrin sıcak ve nemli havasından bunalanlar, şenlikler sayesinde yeşilin binbir tonunu barındıran, bol oksijenli, havası temiz ve serin yaylalara çıkarak günübirlik veya haftalık tatil yapma imkanı da bulabiliyor.
Yalnızca yöre insanının değil, yurt içi ve yurt dışından çok sayıda kişinin de katıldığı katıldığı yayla şenlikleri, halkoyununa ilgi duyanları ve fotoğraf sanatçılarının da ilgisini çekiyor. Yöre kültüründe yer alan şenliklerin bazıları ise çok geniş katılımlı olmaları nedeniyle uluslararası boyutta gerçekleştiriliyor.
Özellikle Rize ve Trabzon’da bölge halkının yanı sıra, yerli ve yabancı turistlerin akınına uğrayan yayla şenlikleri, bol horonlu, kemençeli ve çok eğlenceli geçiyor.
Kadırga Yaylası Şenliği, Şalpazarı Sis Dağı şenlikleri, Akçaabat Hıdırnebi Yaylası Şenliği, Maçka Lişer Yaylası Soğuksu Şenliği, Vakfıkebir Karadağ Yaylası şenlikleri, Artvin Salikvan Yaylası şenlikleri bu anlamda büyük ilgi görüyor.




Doğa, Eğlence, İnsan Var. Peki Ekonomiye Katkısı Var mı?
Sınırlı bir zaman diliminde gerçekleştirilen 100’ün üzerindeki yayla şenliği, ulusal ve uluslararası turizm pazarlarının dikkatlerini Doğu Karadeniz yaylalarına çekmek için iyi birer fırsat.
Yayla şenliklerinin bölge için ayırt edici bir sosyal olgu olmasının yanında, Doğu Karadeniz Bölgesi’nin turizm değerlerinin ekonomik girdi haline dönüştürülebilmesi için de büyük bir potansiyele sahip.
Kemençe, bal, köme ve çay gibi bölgeye özgü yöresel ürünlerin tanıtımı, ekolojik değerlerin pazarlanması açısından yayla şenlikleri etkin olarak kullanılabilir.

2015 yılında 41,6 milyon turistin ziyaret ettiği Türkiye, artık “deniz kum güneş” imajıyla anılmıyor. Aynı yzaman aralığında 31.5 milyon dolarlık turizm gelirine sahip Türkiye; Anadolu coğrafyasının güzelliklerini dünya insanlarına sunuyor. Bunun yanında ülke tanıtımının yanı sıra en az bin dolar bıraktığı tahmin edilen turistler de yerel ekonomiye katkı sağlıyor. Avrupa ve Rusya’daki ekonomik krizler nedeniyle buralardan gelen turist sayısını Arap turistlerle telafi eden ülke turizmi, Ortadoğu coğrafyasından artan ilgiye yayla turizmi ile cevap veriyor. Sırf bu amaçla 26 yayla, turizm merkezi kabul edilerek planlı kalkındırma için koruma altına alındı. Sektör temsilcileri, doğa harikası yaylalarda oluşan turizm bilinci sayesinde hassasiyetin artacağını vurguluyor.

En Şenlikli İl, Trabzon
Coğrafi özelliklerinden mi yoksa bölge halkının kendine has kültürel yapısından mı kaynaklanıyor mı bilmiyoruz ancak Trabzon yayla şenliklerinde başı çekiyor.Trabzon’u yayla şenlikleri denince akla gelen ikinci şehir olan Rize izliyor. Artvin, Rize, Trabzon, Ordu ve Giresun’da bu yıl yapılması planlanan yayla şenliklerinden bazıları ise şöyle:

Artvin: Aydın Köyü, Şavşat Sahara ve Salikvan Yayla Şenlikleri
Trabzon: Mesabet, Soğuksu, Hırsafa Karadağ, Hıdırnebi, Kadırga, Alaca, Sis Dağı, Kaldırım, Sanasitka, Kuşmer, Ağa Konağı, Yayla Ortası, Karadağ Serda, Honefter, İzmiş, Sivri, Kadıralak ve Karaabdal Yayla Şenlikleri.
Samsun: Ladik, Kunduz ve Elmaçukuru Kadırga Şenlikleri
Rize: Ayder, İkizdere Dağ Horozu, Anzer Bal, Güneyce Varda, Güneysu Handüzü ve Çamlıhemşin Yayla Şenlikleri
Giresun: Uluslararası Kümbet Yayla Festivali, Dikmetaş, Bulan, Ağaçbaşı, Sağrak gölü ve Bektaş Yayla Şenlikleri
Ordu: Aybastı Perşembe Yaylası Güreş ve Kültür Festivali, Kızılelma, Düzova, Çamgölü ve Uluvahta Yayla Şenlikleri



Türkiye Seyahat Acentaları Birliği Başkanı Başaran Ulusoy, özellikle Ortadoğu ve Körfez ülkelerinin yayla turizmine ilgi gösterdiğini belirtiyor. Ulusoy, “Trabzon, Samsun, Artvin ve Rize yaylalarına rağbet var. Rus pazarındaki kaybımızı Ortadoğu ve Körfez ülkeleri telafi ediyor” diyor. “Yayla Kültürü”nün doğayı tahrip etmeden betona, çiviye karşı olan bir anlayışla devam etmesi gerektiğini belirten Ulusoy’a göre “Yayla kültürü 10-15 günlük bir tatildir, yaşam biçimi.”
Ulusoy’un bu sözlerine baktığımızda yayla şenliklerinin dünyada popüleritesi her geçen yıl artan “eko-turizm ya da kırsal turizm”e çok iyi bir örnek olduğunu görebiliriz.
Peki dünyada bu konuda yapılan projeler Türkiye koşullarında çalışır mı?

Deniz, Kum ve Güneşe Rakip: Kırsal Turizm
Dünyada özellikle son elli yıllık dönemde yaşanılan ekonomik, sosyal ve teknolojik gelişimler turizm kavramının algılanmasında ve pratiğinde önemli değişime neden oldu. Bu değişim ve dönüşüm turizm sektöründe sadece niteliksel (turist sayısındaki artış, turizm gelirlerindeki yükseliş, vb.) olarak değil, aynı zamanda nicelik (turizm isteminde ve tercihlerinde) olarak da kendini gösteriyor.
Bu dönüşüm özellikle gelişmiş ülkelerde gittikçe yaygınlaşan ve genel olarak alternatif turizm kapsamında ele alınan turizm etkinliklerinin artmasına neden oldu ve ekoturizm, kırsal turizm, yumuşak (soft) turizm ve özel ilgi turizmi gibi farklı turizm türleri geleneksel kitle turizmine karşıt olarak doğayla bütünleşik ve dost olması nedeniyle de alternatif turizm adı altında değerlendiriliyor.

Yayla Turizmi = Kırsal Turizm

Kırsal turizm, turistin sürekli ikamet ettiği evinden kilometrelerce uzaktaki bir ülkede uzun bir tatil ya da birkaç dakikalık uzaklıktaki kırsal alanda öğleden sonra gezisi şeklinde olabilir. Bu tatiller kent yakınında olma ya da tura çıkmış olma, kültür ya da rahatlama, spor etkinliği gibi fiziksel memnuniyet amaçlı ya da aile ve akrabaları ziyaret gibi duygusal amaçlı olabilir. Bu farklılıklar kırsal turizmin tanımlanmasını ve genellenmesini zorlaştırmakta.
Ancak bu tanımlar yayla turizminin tanımıyla neredeyse birebir örtüştüğüne göre biz kıssadan hisseye gidip, Yayla Turizmi = Kırsal Turizm diyebiliriz.

Dünya Neler Yapıyor
Kırsal turizm tamamıyla yeni bir kavram değil. 19.yüzyılda gelişen ve büyüyen endüstri kentlerinin stresine ve bakımsızlığına tepki olarak kırsal alanda turizm etkinlikleri gelişmeye başladı. 1970’lerden sonraki kırsal turizm biraz daha farklılaşmış ve kırsal turizme katılan turist sayısında büyük artış yaşanmıştır. Bugün Amerikan nüfusunun %70’i kırsal turizme katılmakta.
Dünyada birçok ülkenin ulusal turizm yönetimi kırsal turizmin önemli ve gelişen bir sektör olduğunu kabul etmesine karşın bu konuda istatistiki bilgi toplayan ülkelerin sayısının azlığından dolayı bu başlık altındaki rakamlara ulaşmak oldukça zor. Bu nedenle sadece bazı kırsal alanlar için yapılmış olan çalışmalardan birtakım sonuçlar çıkarmak gereklidir. Mesela Amerika’nın Wyoming, Montana ve İdaho eyaletlerinde kırsal turizmle uğraşan işletmelerin sayısı 1985 yılında 5 iken 1992 yılında 90’a ulaşmış. Günümüzde ise bu büyüme oranı artan bir yüzdeyle çoktan geride bırakılmıştır. Avustralya’nın “Outback Queensland” bölgesinde ise düzenlenen yıllık raporlardan ziyaretçi sayısının yılda %20 oranında arttığı görülmektedir.
Günümüzde kırsal alanlardaki ekonomik etkinliğin azalması, tarım sektörünün içerisinde bulunduğu yeniden yapılanma süreci, kırsal sanayinin küçülmesi, kırsal alanın kente göç vererek nüfusunun azalması gibi nedenlerle birçok batı ülkesinde turizm kırsal alanların ekonomik ve sosyal yönden yeniden yapılandırılması için alternatif bir kalkınma stratejisi olarak değerlendirilmektedir.
Örneğin Doğu Avrupa’da geçtiğimiz on yılda yaşanan olaylar, hızlı bir kırsal işsizliği tetiklemiş ve turizm, kırsal alanlarda ekonomik gelişmeyi canlandıracak bir katalizör, geri kalmış bölgelerin yaşayabilmesi için bir araç ve kırsal yerel toplumun yaşam koşullarını geliştirecek bir etkinlik olarak belirlenmiştir.

Avrupa Bizden Önce mi Davrandı?
Fransa’da ilk kez köy evleri, 1951 yılında Alpes de-Haute Provence bölgesinde turiste açılmış, yazın iki ayı boyunca köylülerin turistleri ağırlaması sağlanarak, kırsal turizm gerçek anlamda başlamıştır. 1955 yılında devletten destek almaya başlayan kırsal turizmde üç amaç gözetilmiştir:
- Yeşil turizmi geliştirmek,
- Köylülere ek gelir sağlayarak iç göçü önlemek,
- Köylerin tarihsel mirasını restore ederek korumak.
Fransa’da kırsal turizmin 1950’li yıllardan itibaren bir ekonomik etkinlik olarak desteklenmeye başlamasıyla, özellikle 1960’lardan sonra kırsal dünya ve tarım için de yeni bir şans kapısı açıldı.
Ayrıca 1970’li yıllardan itibaren devlet ve yerel yönetimlerin kırsal düzenleme konusunda uyumlu çalışmaları ve eşgüdüm girişimleri sonucunda; Yeşil Tatil Köyleri kurulmuştur.
Yine aynı yıllardaki çalışmalar sonucunda, ulusal ya da bölgesel parklar (bu parklar, kırsal turizmin tamamlayıcısıdırlar), suyla ilgili düzenlemeler (kent insanının dinlenme gereksinimi için kısa süreli tatillerinde gidebileceği, göl ve baraj kıyılarında dinlenme-eğlenme tesislerinin kurulması gibi) ile aile pansiyonları oluşturulmuştur.
İtalya’da kırsal turizm 1980’lerden sonra pek çok kişi tarafından keşfedilmiştir. 1986 yılında tarımsal turizm, 55.000 yatak kapasitesine sahipti. Bugün tatil çiftliklerinin sayısı 13500, yatak sayısı ise 150 bindir. İtalya’nın agriturizmde en gelişmiş ve en ünlü bölgesi Toskana’dır (3204 tatil çiftliği, ülkenin % 30’u). Turistlerin % 25’i yabancıdır (Toskana’da %50).
Pazarlamada, e-pazarlamanın payı % 40. Üstelik bu rakamlar son 8 yılı kapsamıyor. İnternetin ve dijital destekle küçülen dünyanın etkisi göz önüne alınırsa içinde bulunduğumuz zaman aralığında bu rakamların çok yükseklere tırmanacağı aşikar.
İngiltere’de ise kişilerin kırsal turizm ve günübirlik kırsal rekreasyonel etkinliklere katılma oranı çok yüksektir. Her dört İngiliz’den üçü, kısa ya da uzun tatillerinde kırsal alanlara gidiyor. Britanya topraklarının kırsal alan açısından zenginliği akla getirildiğinde bu oran oldukça yüksek bir rakama tekabül ediyor. 2003 yılından beri Fransa-Yunanistan ortaklığında, kırsal alanlarda ilk kez, küçük kapasiteli geleneksel konaklama birimlerinden oluşan “GUESTINN” konaklama ağı yaratılmış.
Bu ağda, ülkenin toplam 13 bölgesinin 9’unda 42 üyeye sahip, 357 oda ve 1010 yatak yer almakta.
Kaliteyi ise 4 kriter temsil etmektedir: dostça karşılama, basit ama konforlu ortam, yerel mimariye saygı, otantizm ve sakinlik içeren bir çevre.



Türkiye’de Durum Nedir?
Kültür ve Turizm Bakanlığınca dünyadaki turizm tercihlerinde meydana gelen değişime koşut olarak 1990 yılında “Yayla Turizmi Projesi” başlatıldı. Proje kapsamında Karadeniz Bölgesi ve Toroslar’da 26 adet yayla belirlenerek turizm merkezi kapsamına alınmıştır. Çalışmalar halen ülke genelinde devam ediyor.
Bakanlık, yayla turizminde, ülkemizin kendine özgü doğal ve kültürel değerleri olan yaylaların ve yayla yaşamının, koruma ve kullanma dengesi dikkate alınarak turizm etkinlikleri içinde değerlendirilmesini amaçlalıyor.

Planlı Kalkındırma
En fazla yayla turizm merkezinin olduğu Karadeniz Bölgesi’nde; Ordu’da 7, Trabzon’da 6, Rize’de 4, Giresun ile Sinop’da 3’er, Antalya, Gaziantep ve Tokat’ta ise birer yayla merkezi bulunuyor. Yaylalarda yoğun yapılaşmayı kontrol altında tutmak ve planlı bir gelişmeyi sağlamak amacıyla “Gerçekleşme Programları” hazırlanıyor.
Ordu Çambaşı, Giresun Kümbet ve Bektaş, Trabzon Şolma-Karadağ ve Erikbeli, Rize Ayder-Yukarı Kavran ve Anzer, Artvin Kaçkar, Gümüşhane Zigana, Bayburt Kop Dağı öncelikli olarak kalkındırma çalışmalarının yapıldığı yaylalar arasında.

Trabzon Başı Çekiyor
2014 yılında toplam 2,7 milyon turist çeken Trabzon’da yayla turizmi etkinlikleri geniş bir yelpazeye sahip. Bu rakamın sadece 200 binini Trabzon’a yayla turizm için Körfez ülkelerinden gelen turistler oluşturdu.
Her yıl 35-40 adet yayla şenliği yapılan Trabzon’da en çok ilgi gören yerler ise Zigana ve Uzungöl yaylaları. Şehirde bulunan Sümela Manastırı da Alman, Avustralyalı ve İsrailli turistlerin yoğun ilgisini çekiyor.

KuzeyNews Dergisi