Toplumların
yüzsüzlük,
ahlaksızlık
ve vicdansızlığın
sıradanlaştığı
bir ortama
sürüklenmesi
halini
tepkisiz biçimde
sessizce izlemek;
bir anlamda
çürümüşlüğe
giden yolun taşlarının döşenmesine
destek vermektir...
Oysa, sosyal medya platformları,
gazete, TV ve radyolar
ile dergilere
yansıyan
her türlü
ahlak dışı eylem ve
söylemlerin;
aklı başında
olan herkesin
midesini bulandırdığını biliyorum...
Öyleyse 
bu toplumsal
yozlaşmaya karşı
bir "direnç"
oluşturmak
gerekmez mi?..
Bu gidişatı,
tersine çevirmek;
önce devletleri
yönetenlerin
sonra da
bundan rahatsızlık duyan
insanların
görevidir...
Eğitim;
okul, aile çevreden
oluşan
üçlü
sacayağıdır...
Okulların
hali ortada...
Amerika başta olmak üzere
birçok Avrupa ülkesinde
okullara düzenlenen
silahlı
saldırılarda,
öğrenciler ve öğretmenler katlediliyor...
Aileler,
ekonomik ve sosyal nedenlerle
parça parça...
Çocukların çevresi,
uyuşturucuyla başlayan
kötülükler
sarmalında...
Nasıl olacak böyle?..
Dedik ya
devletler ve uluslararası
kuruluşlar
buna
öncülük edecek...
Bu durum, sadece
güvenlik
politikalarıyla
çözülecek gibi değil...
Almanya'da
Nazi toplama
kampından kurtulan
bir lise müdürünün
öğretmenlerine
gönderdiği o mektuba
bir bakalım önce:
“Bir toplama kampından sağ kurtulanlardan biriyim. Gözlerim hiçbir insanın görmemesi gereken şeyleri gördü. 
İyi eğitilmiş ve yetiştirilmiş mühendislerin inşa ettiği gaz odaları, iyi yetiştirilmiş doktorların zehirlediği çocuklar, işini iyi bilen hemşirelerin vurduğu iğnelerle ölen bebekler, lise ve üniversite mezunlarının vurup yaktığı insanlar. Eğitimden bu nedenle kuşku duyuyorum. Sizlerden isteğim şudur:
Öğrencilerinizin insan olması için çaba harcayın. Çabalarınız bilgili canavarlar ve becerikli psikopatlar üretmesin. Okuma-yazma, matematik çocuklarınızın daha fazla insan olmasına yardımcı olursa,
ancak o zaman önem taşır”
...
Mesela, bugünlerde
Filistin'de
yürekleri dağlayan
vahşetleri yapanlar,
"insan" olmayı
öğrenebilselerdi;
böylesine bir davranışın içinde
yer alır ya da
bu acılara
karşı seyirci kalır mıydı?..
Bütün dünyada
eğitim sistemi
sil baştan değiştirilmezse;
ilkellikler içinde
onurlu yaşamak "hayal" olacaktır!..
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bu gerçeği
1935 yılında, bir Amerikalı gazeteciye
şöyle ifade etmiştir:
"İnsanlığın heyeti umumiyesinin mutluluğu, açlık ve baskının yerine geçmelidir.
Dünya insanları haset, açgözlülük ve kinden uzak eğitilmelidir"
...
Hak, hukuk ve adaletsizlikle
sömürü düzenini
devam ettirmek isteyenlerin
bu sözler işine gelmemiştir...
Çünkü, bu gidişata
"dur" demek,
bir anlamda Filistin'deki vahşete 
"dur" demektir!..