Hz. Âdem’e secde etmeyen şeytan kendi ırkının üstün olduğunu ileri sürmüş onu topraktan beni ateşten yarattın diyerek secde et emrine karşı gelmiştir.  Haset, kıskançlık ve kibir şeytanı harekete geçirdi ve Hz. Âdemin ayağını kaydırdı böylece insanoğlu dünyaya mahkûm oldu.  Ancak insanın esas yurdu olan cennete özlemi ve rabbine yakın olma isteği insanı arayışa sürükledi. Hz. Âdem ve Hz. Havva Rabbinden öğrendiği kelimelerle af diledi ve cennete gidişin yolu açıldı.  
Özlem duyduğumuz cennet, cennetlikler ve cennete gidiş yolları peygamberler ve kitaplar aracılığı ile anlatılmıştır. Son peygamber Hz. Muhammed (sav) ve son kitap Kuranı Kerim, içinde bulunduğumuz dünyanın imtihan yeri olduğunu anlatmaktadır.  Hasret duyduğumuz cennete buradaki gayretlerimiz, çalışmalarımız yani buradaki yaşantımıza göre ulaşabileceğiz. Esas kurtuluş işte budur. Kurtuluş yurdu (cennet) ve cennetlikler yüce kitabımızda şöyle anlatılmaktadır. ‘’İman edip dünya ve âhiret için yararlı işler yapanlar, rablerinin izniyle içinde ebedî kalacakları ve altından ırmaklar akan cennetlere konulacaklar ve orada selâmla karşılanacaklardır.’’  Cennet ehlinde kin olmayacak, onlarda üzüntü, korku olmayacak.  Cennet ehli ve eşleri gölgeliklerde ve koltuklarda kurulmuşlar ve diledikleri her şey onlara verilmektedir.  Her çeşit yemiş ve içeceği arzu ettiği her şeyi sonsuz olarak cennette bulacaktır.  Eşleri ve zürriyetinden salih olanlarla cennete yürüyecekler ve her kapıdan geçerken selam ile karşılanacaklar.  
Ancak şeytan düşmanlığına devam edecek cennete ulaşmamızı engellemeye çalışacak saptırmak için doğru yollar üzerine oturup saptırmaya çalışacaktır.  Buna mukabil mümin, Kur’an-ı Kerim’i rehber edinerek cennet yolculuğuna devam edecektir. Kur”an”da tarif edilen cennet yolcuları (cennetlikler) ise şu şekilde vasıflandırılmıştır. Allah’a ve resulüne iman eden, canını ve malını, en çok sevdiğini Allah yolunda harcayanlar.  Musibet karşısında ve güzel işleri yapmaya devam konusunda sabredenler, namaz ibadetini dosdoğru yerine getirenler, namazı aradan çıkaran değil hayatı aradan çıkarıp rabbinin huzuruna varabilenler, namazda olduğu gibi tüm kalbi ve uzuvları ile yaratıcının huzurunda durabilen, hayatını namaz kılabilenler. Allah’ın kendine verdiğini yine Allah için kullanabilenler. Malını, zamanını, bilgisini, sevgisini Allah için paylaşanlar. Tebessümü, sohbeti paylaşanlar.  Anne babasına öf bile demeyenler,  akrabasını görüp gözetenler.  Kuranın ifadesi ile sarp yokuşu aşabilenlerdir. Sarp yokuş ise esir olmuş (yalnızlığa, nefsine, borca esir vb.) kimseyi özgürlüğüne kavuşturmak, kıtlık zamanında, malın en kıymetli olduğu dönemde yakını olan yetimi veya hiçbir şeyi olmayan fakiri himaye etmektir.  Cennet yolcusu sözünde duran, boş işle meşgul olmayan yürümesi yemesi içmesi uyuması Allah için olan kimsedir. Zekât ve sadaka vermek sureti ile toplumun derdi ile ilgilenen kimsedir. Kendi kabuğuna çekilip tek kişilik hayat yaşayan değil gözü kulağı çevresinde olan yardım eden kimsedir.  Özetle Kuranda cennetlikler yaşadığı dünyayı imar eden çevresini cennet kılabilenlerdir.  Rabbim dünya ve ahiretimizi cennet eylesin. Hayırlı ramazanlar.


Bayram EDİS
Cezaevi Vaizi