Hep bir ezilenin yanında olma güdüsüyle hareket ettiğini ifade eden Bolat, aynı zamanda Samsun Tüketiciler Derneği Başkanlığı görevini de yürütüyor.

Yaşamına, hukuka ve avukatlık mesleğine dair keyifli sohbet yaptığımız Arslan Bolat’ın röportajı sizlerle…

Arslan Bolat kimdir biraz bahseder misiniz kendinizden?

Aslında Arslan Bolat ben temelde Amasya doğumluyum. Daha sonrasında belirli bir süre İstanbul’da yaşadım. Sonradan tekrara Amasya’ya döndüm. Amasya sonrası bir Samsun fikri ortaya çıktı. Samsun’da lise hayatımı bitirdikten sonra Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne girdim. Mezun olduktan sonra staj yaptım. Şuan ki Adalet Bakanı Abdulhamit Gül Bey’in yanında yaptım. Bu da büyük bir şanstı benim için. Daha sonraki süreçte askeri hâkim olarak çalıştım Gölcük Donanma askeri mahkemesinde. 2012 tarihinde de ofisimi kurdum. 2012’den buyana da serbest avukatlık hizmeti veriyorum Samsun’da. Olabildiği kadarıyla kendi değerlerime, kendi düşüncelerime uygun olan davaları yürütmeye özen gösteriyorum. Temelde aslında bakarsak bunları söyleyebiliriz Arslan Bolat kimdir sorusuna yanıt olarak. Bunun yanında sadece işle alakalı değil özel olarak spor yapmaya özen gösteriyorum. Çünkü istediğim şey hayatımı belirli bir disipline oturtmak bunu sporla karşılıyorum diyebilirim. İş hayatıma da bu olumlu olarak yansıyor. Bunun en büyük etkilerini burada görebiliyorum. 

Hukuk kariyeriniz nasıl başladı, hep istediğiniz bir hedef miydi?

12 yaşındayken avukat olmaya karar verdim. Avukat olduğumda da 24 yaşıma gelmiştim. Tam olarak baktığımızda 12 yıllık bir süreçte hayalim olan mesleği yapmaya başladım. Çünkü hep istediğim bir şeydi.  İlk zamanlarda daha bilimsel işlerde mucit olmak gibi bilim adamı olmak gibi düşüncelerim vardı. Daha sonrasında insanlar daha çok dikkatimi çekti. İnsan doğası, insanların alışkanlıkları… Bunlara yöneldikçe de her ne kadar psikoloji kadar insanları derinlemesine incelemesek de, bence daha ilginç insanlarla uğraşıyoruz. Bu da benim için aslında bir avantaj oldu. Kendime baktığımda insanlar ilgimi çektiği andan itibaren avukat olmaya karar verdim ve kendimle alakalı etrafta gördüğüm haksızlıkları da bunlara karşı duracak bir meslek olarak gördüm. Farsların bir söz vardır derler ki; “para alan emir alır” yani herhangi bir insana bağlı değilim. Hiçbir zaman kendi istemediğim sürece para almak zorunda değilim. Ben istemediğim müddetçe olmuyor. Böyle bir durum olduğu takdirde de bağımsızlık getiriyor. Nazım Hikmet’in bir şiiri vardır, Senin için herşeyden vazgeçerim özgürlüğüm için senden vazgeçerim. Benim meslek seçimimde hiçbir şeye bağımlı olmama üzerineydi. Bunun için yapılabilecek en iyi meslek avukatlık. Farklı bir alanda bir işletme müdürü olabilirsiniz, devletin herhangi bir statüsünde çalışabilirsiniz ne olursanız olun herhangi birisinden bir para beklentiniz olduğu sürece bağımlı olacaksınız. Ben bunu kendi başımayapabileceğimi düşündüğüm için avukatlığı seçtim. 

Hukuk hayatına başladığınızda zorluklar yaşadınız mı?

Elbetteki her mesleğin sıkıntıları zorlukları oluyor. Hakimlikten avukatlığa geçtim. Ki avukat sayısının çok fazla arttığı, hukuk fakültelerinin günden güne çoğaldığı, bu ortama baktığımızda elbet ki zorlukları oldu. Ben belki benden 10 yıl önce avukatlara göre; onlar bir zorluk çektiyse, ben beş zorluk çektim. Bugünde avukat olanlar o zamana göre 10 zorluk çekecekler. Bunun yanında kişisel bazı sebeplerden dolayı oluşan zorluklarda var. Çünkü vicdanınızla hayatta kalma arasında gidip geldiğiniz durumlar söz konusu oluyor. Bu gibi davaları alıp almama konusunda sıkıntılar yaşadığım dönemler oldu. Ama şöyle bir şey varki savunma gücü kutsaldır. Bunu bilerek yola devam etmeye çalışmak gerekir. Her zaman bu oldu benim düsturum. Buna göre hareket etmeye çalıştım. Bunun yanında insanlarla örnek vermek gerekirse bir ortaokul teoremi vardır, dersten düşük aldığınız zaman hoca vermiştir bunu ama yüksek aldığınızda siz almışsınızdır.  Bir insana karşı davayı kazandığınız zaman avukat zaten bir şey yapmamıştır. Ama öyleki bir başka davada kaybettiğinizde avukatı kötü olduğu için kişi kaybetmiş olarak görülür. Bu gibi psikolojik sorunlarla da karşılaşıyoruz, yaşıyoruz. Bir de birinci sınıfta anayasa dersinde Erdal Onar adında bir hocamız vardı. Çok severim kendisi. Bize söylediği bir şey vardı. Arkadaşlar öyle bir meslek seçtiniz ki kimse size şunu demeyecek bugün ben çok mutluyum hakim bey ya da çok mutluyum bugün avukat bey demeyecek. Öyle bir nedenle de gelmeyecek. Herkes bir dertle sıkıntıyla gelecek. Bizim temeldeki müvekkil portföyümüz sıkıntısı olan insanlar. İnsanlarla uğraşmak zor. Sıkıntılı insanla uğraşmak çok daha zor. İşte bunların getirdiği bir çok zorluk oldu ama herşeyde olduğu gibi baştan beri istediğim işi yaptığım için mutluyum. 

Samsun Tüketiciler Derneği Başkanlığını da yürütüyorsunuz… Samsun Tüketiciler Derneği nedir nasıl kuruldu ne yapar biraz anlatır mısınız?

Samsun’un tüketiciler derneği diğer illerdeki gibi çok öncesine dayanır. Hatta en büyük tüketici derneklerinden de biridir. Ancak Samsun’da çok aktif değiller. Ben ilk geldiğim de Samsun’a olabildiği kadar davalarımı seçerken hep pozitif ayrımcılık yapmaya çalışıyorum. Şiddet gören kadınlar, haklarını alamayan işçiler, ezilen tüketiciler, cezaevinde şiddet gören insanlar gibi… Benim cezaevinde öldürülen müvekkillerim var. Öldürüldükten sonra ailesinin davalarına bakmamı isteyen müvekkillerim var. Bunlarla alakalı çok fazla detay veremiyorum çünkü basın yasağı var. Hep bir ezilenin yanında olma güdüsüyle hareket ettik. Samsun’a ilk geldiğimde de Tüketiciler Derneği aslında tam bana göre biryer. Birçok soruna ulaşabilirim diye düşündüm. İsimde vermek istemiyorum ben bu derneği aradım katılmak istiyorum elimden geldiğince yardımcı olmak istiyorum diye. Telefonlarımı bile açmadılar. Dernek binasına derneğin yerine gittim kimse yok. Pekine yapabiliriz dedik. Bir araştırmaya girdim Türkiye’de başka bir yapılanma var mı diye… Daha sonra buranın genel başkanı ile ilgili iletişim sağladık. Ne gibi faydalarımız olabilir neler sağlayabiliriz adında planlar yaptık. Onlardan da onayı alınca biz de derneği kurduk. Derneğimizin 2. yılı aslında resmi olarak.  Elimizden geldiğince de bu derneği ayakta tutmaya çalışıyoruz. Çünkü tüketici dediğimiz insan mağdur olan insan genel itibariyle sıkıntı yaşayan insan. Örneğin bir buzdolabı alıyorsunuz. Bir evin en büyük ihtiyacı. Asgari ücretle çalıştığınızı düşünsek eşinizle beraber ortalama dört bin TL gibi bir ortak gelir ortaya çıkıyor. Buzdolabı ise üç bin TL’lerde. Ve buna karşı gelme gibi bir lüksünüz yok. Ben tüketici hakem heyetine başvurayımda bana dönüş olsun olmuyor. Çünkü minimum bu başvurunun sonuç bulma zamanı 10 ayı buluyor. Biz bu süreyi nasıl hızlandırabiliriz hangi yollardan hızlandırabiliriz bu insanlara nasıl faydamız olur onu düşünüyoruz. Çünkü genelde yanlış başvuru yapıyorlar yanlış başvuruları büyük şirketler sanki çok büyük başarılar kazanmışsınız gibi lanse ediyorlar. Özellikle bu gibi şeylerin önüne geçmek için insanlara dedik ki avukat kimliğimden de netice itibariyle Tüketiciler birliği derneği başkanlığı yaparken bir avukatlıktan gelen bilgi birikimiyle hareket ediyorum. Bunu da kullanarak insanlara yardımcı oluyorum. Mesela stajyerlerimiz var burada yine aynı zamanda hukuk fakültesinde okuyan arkadaşlarımız var burada çalışan gönüllü insanlarımız var. Bu güne kadar insanlarımızı düşünerek bu süreci geçiriyoruz arkadaşlarımızla beraber çalışıyoruz. Hatta şu zamana kadar sürekli gündemimizde olan en çok yaptığımız yöneldiğimiz karşı çıktığımız konu da parkomatlar. Parktek firmasının uygulaması ve yol üzerinde duran park halindeki araçlardan alınan ücretler. Biz bunun en başından beri yanlış olduğunu söylüyoruz. Hiçbir şekilde uygulanmaması gerektiğini söylüyoruz. Çünkü siz evinizin önüne aracınızı park ediyorsunuz. Ve o evinizi alırken kiralarken halihazırda belediyeye zaten park yeri için bir para ödüyorsunuz. Ödediğiniz paranın karşılığını alamazken hali hazırda yol için ödediğiniz paradan dolayı da  vergiden dolayı da bir karşılık alamazken diyorlarki size ben burayı kapattım siz oraya aracınızı bırakmışsınız bir sonraki oraya bir tabela çakmışlar hiçbir emek yok hiçbir hizmet yok bir tane üzerinde park yetkilisi olduğuna dair yelekli biri diyorki size o zaman siz buraya aracınızı park ediyorsanız artık bize para vereceksin. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey yok. Peki benim aracıma park esnasında bir zarar gelse bu zararı sen karşılayacak mısın elbette hayır. Peki burayla ilgili bana bir hizmet bir güvenlik sunuyor musun ona da hayır. Burayla alakalı bir çalışma yaptın mı? Onunda yanıtı hayır. Sadece bir rant olarak gördükleri sistemi getirdiler koydular. Önceleri idari mahkemelerle uğraştık oradan güzel olumlu sonuçlar aldık. Şimdi Tüketici mahkemelerine geldik onunda sonuçlarını yakında alacağız kısmen başarıyı elde ettik süreçte devam ediyor bu arada. Ayrıca bununla alakalı bizim çok fazla müvekkilimiz var  çok fazla tüketici mağdur edildi onlara elimizden geldiğince yardım ediyoruz. Mahkemeler toplumun vicdanıdır diye bir söz var. Çok inanırım bu söze. Toplum bunu kabullenmediği müddetçe mahkemeler bunu kabullenmeyecektir. Ne olursa olsun. 

Kariyerinizde ulaşmak istediğiniz bir hedef var mı?

Aslında ulaşmak istediğim bir hedefim yok neticesi itibariyle avukatlık bir süreç. Süreçte olabildiğim kadarıyla insan faydalı olabilmeye çalışıyorum. Kendi stajyerlerimiz var beraber çalıştığımız arkadaşlarımız var. Bunları da en iyi şekilde devam ettirmeye o insanları hazırlamaya ve daha iyiye gitmeye hedefliyoruz. Çünkü ülkemiz hukuk konusunda ciddi sorunlar yaşayan bir ülke hükümetle alakalı değil insanların oluşa gelişiyle alakalı bir şey. Bugün ben cezaevinde bazı durumlardan dolayı vefat eden ve öldürülen bir kişiye yardım ettiğim zaman evet hedefime ulaştım diyemem. Çünkü yarın birtane daha olacak bu olay. Mesela Tüketici Birliği Derneği olarak Parktek yaşadığımız mücadele sonuçlansa kazanılsa bir şey değişmeyecek yarın bir başka konu daha çıkacak karşımıza. Bur bir süreç avukatlığın top noktası diye bir şey de yok. En iyi bu bir maraton nefesinizi yormadan elinizden geldiğince yardım etmekte fayda var. 

Zamanınız ayırdığınız için teşekkür ederiz…