İZMİR'de AK Partili kadınlar, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü'nde kentin simgesi olan Saat Kulesi önünde 'Kadına şiddete hayır' yazılı tişörtler giydi. AK Parti İzmir İl Kadın Kolları Başkanı Gözde Keskin, her yıl 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde alengirli sloganlarla, renkli sinemaskopla, tek taş yüzükle, üç beş çiçek ve boş iltifatlarla Türk kadınının oyalandığını öne sürerek, "Öncelikle kadınların kendi sınırlarına yaptıkları taşları ayıklamalarını, kadının kategorize edilmesini reddetmelerini, bu amaçla örülen bariyerleri aşmalarını salık veririz" dedi.
İzmir'de 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü'nde AK Parti'li kadınlar üzerinde "Kadına şiddete hayır" yazılı tişörtler giyerek, Konak Meydanı'ndaki İzmir Saat Kulesi önünde basın açıklaması yaptı. AK Parti İzmir İl Kadın Kolları Başkanı Gözde Keskin, basın açıklamasında İslam dininin kadına bakışının özünden uzalaştırıldığını öne sürerek, şöyle konuştu:
"Evet saçı uzun denilmiş, kırsın bacağını otursun denilmiş, eski etek denilmiş, aptal sarışın, Kezban. Arkadaşlar, her yıl 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde alengirli sloganlarla, renkli menkli sinemaskopla, tek taş yüzükle, üç beş çiçek, boş iltifatlar ile Türk kadını çok oyalandı.
Hak ettiği yeri bir türlü bulmadı, bulamadı. Bunda bizim evet efendimci, boyun eğici tavrımızın, örgütsüzlüğümüzün, dağılmış, parça parça oluşumuzun da rolü vardır. Kabahatin çoğu biz kadınlarda, çünkü erkek egemen kültürün insafından bize düşe düşe şiddet düşüyor, yokluk, savaş, şeytanlaştırma, ötekileştirme düşüyor. Medeniyetin ta kendisi olan İslamın bilince çıkarılmaması ya da yanlış uygulamalar ile özünden uzaklaştırılması en çok kadının zararına olmuştur."
PEYGAMBERİN KADINA BAKIŞINDAN ÖRNEK VERDİ
Keskin, basın açıklamasında Hz. Muhammed'in kadına bakışından örnekler vererek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Eşiyle çamaşır yıkayan bir peygamberden bahsedilmez, 'Kadın isterse, erkek için çocuğunu emzirmekten öte bir yükümlülüğün altına girmez' hadisi şerifini öne çıkaramaz. Tanık olduğu bir savaşta, kadın öldürdükleri için savaşçılarını hiddetle mahkum eder, demezler, kim bilir belki de bilmezler. Peygamber efendimiz Aişe annemizi birçok seferlerine sağlık ve yiyecek işleriyle ilgilensin diye yanlarında götürmüşlerdir. Ganimetlerden bizzat pay vermiş ve 'eğer kadınlardan peygamber çıksaydı, Aişe olurdu' demişlerdir. Aynı şekilde Türk tarihi, han yanında hatunun çok büyük önem arz ettiğini, söz hakkı, yönetim dahil kullandığını yazmaktadır. Rus tarihçi Minorsky Anadolu'yu gezerken kadının yaşam tarzına biraz da içerleyerek şöyle demiştir: Eğer insana tapmam gerekseydi, Anadolu kadınına tapardım, zira sırtında yavrusu, karnında bebeği, elinde saban tarla süren kadın tipolojisi çok rastlanır bir şey değildir. Bu durumu istismar edenler, 'Karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etme' demişlerdir, yazık."
"BİZ İŞİNE GELENİ KENDİNE YONTANLARDAN OLMADIK"
AK Parti İzmir İml Kadın Kolları Başkanı Gözde Keskin, 'inkarcı marjinaller'in kadına başıkını eleştirerek şöyle konuştu:
"Kadın hakları alanında Tanzimat'tan hatta ıslahat fermanlarından beri çekinik de olsa bazı adımlar atılmıştır. Meşrutiyet ve Tanzimat bu alanda çok belirleyicidir. İstanbul bu zeminde öncüdür. İlk kadın öğretmen okulu, kızların mektebe alınması, mektep ile tanışmaları , Fransız mürebbiyelerin çokluğundan anlaşılmaktadır. Özellikle Kurtuluş Savaşı sonrası yapılan yenilikler birçok uygar Avrupa ülkelerinin önündedir. Örneğin, seçme ve seçilme hakkı Fransa, Almanya, hatta İsviçre'den öncedir. Mustafa Kemal'in kadına dair yaptıkları, yapacaklarımıza ışık tuttu ve hep tutacaktır. Bizler AK Parti olarak bir aksiyon ve misyon sahibi, iddia sahibi bireyleriz, kadın olmaktan önce insanız, biriz, hürüz ve eşitiz. Kimi inkarcı marjinaller gibi, tarihin bir kesitini yok sayanlardan, işine geldiğince kendine yontanlardan olmadık, olmayacağız da. Tarihimiz, ülkemiz ve milletimiz bir bütündür, her sorunununa bütünlüklü bakılmalıdır, kadın sorununa ise daha çok pozitif bir ayırım perspektifinden bakılmalıdır. Bir kadın aktivistin söylediği, 'dünyanın en büyük ezilen ordusu kadındır' sözüne katılıyoruz, ancak bu söz ordu olduğumuzun, günümüzün de büyüklüğüne işaret etmektedir ve o irade biz kadınlarda haylice fazladır. Yeter ki bağcıyı dövmeye niyetlenelim, yeter ki gerçeğin, güzelin, doğrunun arayıcısı olmaya meyledelim. Görülecektir, çözülmeyen sorun, aşılmayan engel kalmayacaktır. Öncelikle kadınların kendi sınırlarına yaptıkları taşları ayıklamaları, kadının kategorize edilmesini reddetmelerini, bu amaçla örülen bariyerleri aşmalarını salık veririz."
"HAREKETİMİZE KARŞI ALGI OPERASYONU VAR"
Keskin, kadına yönelik şiddetin çözümünün kadının örgütlenmesinden geçtiğini belirterek, "Bu da kadının örgütlenmesi, bilinçlenmesi için en büyük gücüdür aslında mazlumluğu. Her insanın başına bir polis her mahalleye bir karakol olamayacağından, bu işin nihayetinde bir demokrasi sorunu olduğu anlaşılacak ve kadın hak ettiği yeri bulacaktır. Bu da ne daha çok güvenlik ne daha çok yasal düzenlemeyle olur, eğitim, eğitim ve insana saygı. Biz kendimizi dünyaya anlatmışız, fakat kendi insanımıza anlatmayı başaramamışız. Bu eksiğimizi gidermeye dönük bir çaba sonucu alanlardayız, yollardayız, buradayız. Bu bizim eksiğimiz mi? Elbette, ancak hareketimize karşı o kadar yoğun bir algı oluşturma operasyonu var ki, açılımımızda temellendirdiğimiz kadınlarımız için, ülkemiz için devrim sayılabilecek bir dizi çalışma maalesef görülmemiş ve yeterince bilince çıkarılmamıştır. Bu algı operasyonlarının, perdelemelerinin, ön yargıların en büyük mağduru, bu çalışmalardan bihaber ne yazık ki köy ve kent kırsalındaki kadınlarımız, yoğun antipropaganda altında zehirlenen insanlarımız olmuşlardır. Yani yine kaybeden kadınlarımız, bizler oluyoruz" dedi.

FOTOĞRAFLI