Saadet Partisi Samsun İl Başkanı Temel Armutçu'dan Filistin'e Destek Saadet Partisi Samsun İl Başkanı Temel Armutçu, İsrail'in Filistin'e savaş  açmasıyla ilgili konuştu. FİLİSTİN MESELESİ; DEVLETLERİN VE BÜTÜN İNSANLIĞIN İMTİHANIDIR. "İnsanlık tarihi boyunca, dünya siyasetini belirleyen ve yön veren bütün medeniyetleri birbirinden ayıran ve farklı kılan en önemli unsurlar, inanç, kimlik ve kültür değerleridir. Bu gün dünya siyasetine yön veren devletlerin ve devletlerarası birliklerin bütün inanç değerlerine ve etnik kimliklere ötekileştirmeden maddi güç ile biçimlendirmek ve zulmetmek yerine, adalet ile hükmetmeyi prensip edinmesi, daha doğrusu yazılı halden fiili hale getirmesi elzemdir. Zira, bütün hak ve hürriyetler uluslar arası metinlerde yazılmış olmasına rağmen menfaat çatışmaları nedeniyle uygulama konusunda sorunlar bulunmaktadır. Dünya tarihine bakıldığında bütün stratejik savaşların; Balkanlar, Kafkaslar ve Ortadoğu bölgelerinde cereyan ettiği görülmektedir. Ve bizim ülkemiz Türkiye, tam da bu üçgen içerisinde bulunmaktadır. Ülkemizin içinde bulunduğu “Anadolu ve Ortadoğu coğrafyası” küresel emperyalizmin kontrol etmeyi ve sahip olmayı şiddetle arzuladığı bir bölgedir. Çünkü bu bölge; -İnsanlık tarihinin kökenini oluşturan Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslâmiyet gibi üç büyük semavi dinin doğduğu bölgedir. -Kuzey ile güneyin, doğu ile batının kesiştiği bölgedir. -Batı medeniyeti, Slav-Ortodoks medeniyeti, Afrika medeniyeti, Çin-Hint medeniyeti ve Hilâl medeniyetlerinin kesiştiği bölgedir. -Yer altı kaynakları, içilebilir su kaynakları ve su yolları bakımından da çok önemli bir bölgedir. -Dünya teknolojisinin en önemli anahtarı olan enerjinin üretildiği en önemli bölgedir. -Ticaret yolu olarak dünyada üretilen mal ve hizmetin kıtalararası ulaşımında (Avrupa ile Asya arasındaki ulaşımı % 67 oranında azaltan ) en etkili ve verimli bölgedir. Ve bu özelliklerinden dolayı da dünyanın en önemli stratejik bölgesidir. Bölgenin stratejik önemini oluşturan her bir özellik, ayrı bir neden oluşturmak suretiyle bu bölgeyi küresel emperyalizmin cazibe merkezi haline getirmiştir. Küresel Emperyalizmin kendi çıkarları doğrultusunda, bölgedeki menfaatler denklemi üzerinden her asır yeni bir stratejik plan yapıldığı gibi bu asırda da Büyük Ortadoğu Projesi uygulamaya konulmuştur. Bu proje kapsamında Ortadoğu Bölgesinde SİYONİST İSRAİL KARŞISINDA ENGEL VE KALKAN DEVLETLERİN zayıflatılması veya nötrleştirilmesi planı son aşamasına gelmiştir. BOP Eş Başkanlığı verilerek nötrleştirilen TÜRKİYE, stratejik emperyal rüzgarı Arap Baharı ile zayıflatılan ve susturulan LİBYA, ÜRDÜN, TUNUS, SUDAN, BAE, SUUDİ ARABİSTAN, IRAK, SURİYE ve İRAN… Dünya siyasi dengelerine göre Rusya ve ÇİN ile işbirliği yaparak, ülkesindeki askeri üslerine izin veren İRAN dışında fiilen etkili politika üreten bölge ülkesi de kalmadı. Siyonist İsrail’in stratejik hedeflerini hayata geçirmesinde bölge ülkelerinin ve Türkiye’nin dış politika hatalarının büyük etkisi olmuştur. İsrail’in hedef politikalarına engel teşkil eden Arap Birliği, D-8’ler ve ümmet dayanışması parçalanıp etkisizleştirilirken, bilerek veya bilmeyerek İsrail’in güçlenmesine adeta destek verilmiştir. Bütün bunlara rağmen, yapılacak çok şey vardır. Ama önce, kimse kusura bakmasın; “Dost Acı Söyler.” Diyerek hatalarımızdan ders çıkarmak ve dostlarımızın sarsılıp kendine gelmesi için de; Merhum Erbakan Hocamızın TBMM Kürsüsünden Omuzları sarsılarak, adeta Milli Bir Feryad ile; “Bana Ne Amerika’dan, Bana Ne Amerika’dan …” diye bağırarak TBMM’nin kurumsal zihin ve hafızası ile bir milleti uyandırmaya gayret ettiği gibi, devleti idare eden ve edecek olan dostlarımızı ve kendimizi dahi yeniden ikaz etmek isteriz: Emperyal güç merkezlerinde kabul görmek için 2004 Yılında İslâm Birliği Toplantısında; “İslam Birliği Hayaldir.” Açıklamasının ardından, İsrail Devlet Başkanı’nın TBMM’de onur konuğu olarak ağırlanması, Büyük Ortadoğu Projesinin eş başkanlığı ile övünülerek, içeride ve dışarıda İsrail’in menfaatlerine faydalı tasarruflarda bulunulması, İsrail’in alçak irtifa ve 70 km. kısa menzilli roket-tanksavar ve füzeler için kurduğu demir kubbe adı verilen hava savunma sisteminin İRAN’dan gelebilecek uzun menzilli güdümlü füzelere karşı korumasız olduğu için Malatya/Kürecik ilçesine “füze ikaz/ihbar radar üssü” kurulması, (İsrail'in bunlardan önce Arrow 2, Arrow 3 ve Patriotlar gibi hava savunma sistemleri vardır. Ancak, İsrail ve Katar’daki füze ikaz/ihbar üslerindeki radarlar İRAN’dan atılacak füzeleri göremediği için kürecik üssü kurulmuştur. Kürecik üssü bu nedenle İsrail güvenliği için faydalıdır. Ama Türkiye için İsrail’in güvenliğinden başka bir faydası yoktur. Meselâ İRAN’dan Türkiye’ye bir füze atılsa buna kürecik üssünün bir faydası olmaz. Çünkü, bu üslerden Nato hava savunma üslerine füze ikaz/ihbarı gönderilmektedir.Ve Türiye’de Nato Hava Savunma Sistemi kurulmamıştır.) ve 2016 yılında İsrail’in Nato üyeliği ile Nato Güvenlik Şemsiyesi altına girmesi için Türiye’nin vetoyu kaldırarak onay vermesiyle, Türkiye’yi yönetenler; Olabilecek bir Filistin-İsrail veya ARAP-İsrail savaşında NATO üyesi olarak resmen İSRAİL tarafı olmaya da onay verdiğinin farkında mıydılar acaba? Merhum Erbakan Hocamızın; “Devlet idaresi çoluk çocuk işi değildir.” Sözleriyle muhterem devlet adamlarımızın akıllarına son sarsıntıyı yaparak belirtmek isterim ki: Mili Görüş’ün temsilcisi SAADET PARTİSİ MİLLİ ŞUUR ve DEVLET AKLI ile düşünür ve hareket eder. AK PARTİ Hükümetleri ise “Devleti Şirketler gibi idare edeceğiz.” Diyerek, en yüksek kârı elde etmek isteyen HOLDİNG AKLI ile hareket ettikleri için bu hatalara düşmüştür. Şu kesindir ki; Her hangi bir parti, Partisinin iktidarı ile Ülkenin ikbali arasında negatif bir tercih yaptığında; Ülkenin ve milletin bağımsızlığı, huzur ve saadeti için faaliyet gösteren diğer partileri düşman görmeye, hatta ülkenin düşmanlarından daha büyük düşman görmeye başlar. Zira, Hırs, ihtiras, öfke ve kibir; Akıl ve sağlıklı düşüncenin hatta Milli Şuur’un idrakine siyasi ve sosyolojik katarakt misali perde olur. Dedik ya, Dost Acı Söyler. Ama hatalar bilinip görülmeden de ders alınmaz! Ne Yapılabilir? Evvelâ, Milli Şuur ve Devlet aklı ile düşünülüp bakıldığında; Geçmişte olanlar ibret, ders ve nasihate, gelecek ise ehli tarafından çözülmesi kolay bir matematik problemine dönüşür. Milletimizin inanç değerleri ve devlet kültürümüzde, her hangi bir konunun ehli ile İSTİŞARE edilmesi genel kabul görmüş, ilmî ve ananevî bir usuldür. Bin şey bilenin, bir şey bileni dinlemesi gerekir. Zira, bin şey bilenin bir şey bilenin bildiğini bilmeme ihtimali vardır. Ecdadımız her işinde olduğu gibi devlet idaresinde de; “Allah, istişare edenlere bilmediğini bilmeyi nasip eder.” Düsturu ile hareket etmiştir. Bu itibarla, Her hangi bir siyasi partiye özel olmadan tamamen milli menfaatlerimize odaklı, Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde olduğu gibi, Meclis içi ve meclis dışı bütün siyasi partilerin katılımı ile; Yeni bir başlangıç yapılarak, Mevcut olan ve olması muhtemel iç ve dış siyasi, sosyal ve ekonomik problemlerin belirlenmesi, kategorize edilerek çözüm formüllerinin üretilmesi elzemdir. 75 yıl evvel Filistin topraklarında bir sivil toplum örgütü olan İSRAİL’in, bu günkü durumu, ideolojik siyasi emelleriyle birlikte değerlendirildiğinde, ülkemizde faaliyet gösteren yüze yakın şirketler eliyle Türkiye’de hektarlarca toprak satın almasının gizli nedenleri de aşikâr olacaktır. Amerika Savunma Bakanı tarafından; “BOP projesi kapsamında Ortadoğu bölgesinde 22 ülkenin haritası değişecek.” Açıklaması yapıldığında, biz; yirmi ikinci ülkenin Türkiye olduğunu söylemiştik. İsrail Yüksek Mahkemesi kararlarıyla Filistinlilere İşkencenin yasal ve serbest olması ile birlikte, teolojik anlamda dünyada tek şeriat devleti olan İSRAİL devletine ve Yahudi ideallerine rehber olan bu gün İSRAİL devletindeki muharref (bilgileri ve özü değiştirilmiş) TEVRAT’ın muhtevasına bakıldığında; “Şimdi git... onların her şeylerini tamamen yok et ve onları esirgeme ; erkekten, kadına, çocuktan emzikte olana kadar hepsini öldür.”(Tevrat, birinci samuel bölümü15/3) “Onları kasaplık koyunlar gibi ayır ve öldürme günü için onları hazırla”(Tevrat,Yeremya bölümü,12/3) “Et yeyin ve kan için yiğitlerin etini yiyeceksiniz ve dünya beylerinin kanını içeceksiniz... Sarhoş oluncaya kadar kan içeceksiniz.”(Tevrat hezekiel Bölümü, 39/18-19) İsrail Devleti tarafından Filistin’de bir ibadet idrakiyle zulmedildiği anlaşılmaktadır. Dini inancı ve etnik kökeni itibariyle 30 farklı gurubun asırlarca adalet ve barış içinde yaşadığı bu bölgede, huzur ve barışın anahtarı; Ecdadımızın, “Devletin dini adalet, dinin devleti ise özgürlüktür.” İlkesiyle DEVLET etmesidir. ÖYLE Kİ; Cihan hakimi ecdadımızın, tamirini yaptırdığı Kudüs’ün surlarına; “Lâilahe İllâllah, İbrahim Halilullah” yazmasının sırrı da bu Milli Şuur ve Devlet Aklı’nın tasarrufudur. Egemenlik ve hakimiyet alanı içerisinde iyi, güzel, doğru ve faydalı nimetleri, hürriyet ve refahı bütün insanların faydasına tahsis etmeyen veya edemeyen güç ve otoritenin zulüm sebebi olması kaçınılmaz olur! Temel Armutçu Saadet Partisi Samsun İl Başkanı "