Nöropsikoloji nedir?
Nöropsikoloji, beyin ve davranış ilişkisini inceleyen bir bilim dalıdır. Herhangi bir yapıyla hasar, beyin hasarı, kafa travması gibi durumlarda beyin yapısal olarak bir hasara uğruyor. Bunun sonucunda da bizim akli melekeler dediğimiz, bilişsel işlevler dediğimiz, zihin işlevleri bir takım bozulmalar yaşanmakta. Bu bozulmaları tespit etmeye, bunları azaltmaya, geri kazanmaya yönelik uygulamaları yaptığımız müdahale yöntemleri veya değerlendirme yöntemlerinin hepsi nöropsikolojijnin ilgi alanıdır.
Bilişsel işlevler nedir?
İnsan zihnini korteks dediğimiz beynin en dış katmanı olan kısım belirli bölgeleri bir arada çalışarak şebeke bir ağ sistemi oluşturuyor. Bu ağ sistemi bilişsel işlemleri ortaya çıkarabiliyor. Nedir bunlar? Yürütücü işlemler dediğimiz, dil, bellek işlevi ya da görsel algısal işlev dediğimiz çeşitli beyin işlevlerimiz var. Bu beyin işlevler tek tek açıklayacak olursam ilk olarak yürütücü işlevleri açıklayabilirim. Günlük hayatın adaptif bir şekilde sürdürülmesi, işlevsel bir şekilde ilerlemesine yönelik sahip olduğumuz zihinsel becerilerdir. Planlama yapmak, soyutta düşünebilmek, problemleri çözebilmek, sosyal ortamları muhakeme etmek, durumlara ilişkin yargılama yapabilmek ya da dikkat süreçleri dediğimiz dikkati odaklayabilmek, dikkatimizi sürdürebilmek veya dikkati bir uyarandan diğerine uyarlayabilmek ya da dikkati bölerek iki iş aynı anda yapabilmek dediğimiz becerileredir. Ek olaraktan istenmeyen uyarıları baskılayabilmek dediğimiz daha selektif dikkat dediğimiz süreçlerde yürütücü işlevlere dahildir. Bu beyin işlevini ortaya çıkarmak için beynin ön ve arkasında bulunan frontal ve parietal alanlar birlikte çalışarak bu zihin işlevini ortaya çıkarmaktadır. Bir diğer işlev ise dil dediğimiz konuşabilme, konuşulanı anlayabilme, tekrarlayabilme ya da nesnelerin isimlerini bulabilme gibi kelime bulma üzerine uzmanlaşmış beyin hücrelerinin ortaya çıkardığı işlev olan dil işlevidir. Burada da beynin sol emisferine özellikle broca ve wernicke alanları dediğimiz bu yoğun bağlantı gösteren yolaklar bu zihin işlevini ortaya çıkarmaktadır. Bir diğer işlev bellek işlevi dediğimiz hafıza süreçlerinden sorumlu işlevlerdir. Nedir bunlar? Deneyim yaşayabilmek bu deneyimi hafıza da tutabilmek gerektiğinde bu deneyimi hafızadan çekip, hatırlayabilme süreçleridir. Burada da beynin beynin temporal loblarında bulunan hipokampüs ve amigdala dediğimiz beyin yapıları sorumludur. Görsel algı işlevlerindende bahsedersem, belirli bir mekan da uzaydaki konumumuzu ya da bize göre nesnelerin konumlarını algılayabilmek, nesnelerin biçimlerini, konumların algılayabilme yetisidir. Burada iki tane beyin şebekesi çalışıyor. İlk olarak beynin yukarısına doğru uzanan daha görme merkezlerinden başlayan ve beynin yukarı doğru kısımlarına uzanan dorsal yol dediğimiz yapılar daha çok nesnelerin mekânlarını algılamak üzerine uzmanlaşmışken, ventral yol dediğimiz daha aşağıdan giden beynin temporal loblarına doğru uzanan yollar ise nesnelerin biçimlerine uzmanlaşmış işlevlerdir. Bu ikisi bir arada çalışarak görsel algılama dediğimiz işlevi ortaya çıkarmaktadır. Bunları değerlendirirken bu işlevi hastalar bize başvurduğunda bunları değerlendirmemiz gerekiyor ne kadar sağlam ya da bozuk çalışıyor diye bunları değerlendirirken nöropsikolojik değerlendirme dediğimiz bir yöntem kullanıyoruz. 5 büyük beyin şebekelerini ne kadar sağlam veya bozuk çalıştığını gösteren bir testleme yöntemi bunlar kâğıt, kalem testleri ile yapılıyor ve yaklaşık bir iki saat kadar sürebiliyor. Tabi ayrıyeten raporlama ve değerlendirme süreci oluyor.
Nöropsikolojik değerlendirme ne amaçla kullanıyor?
Aslında çok yaygın kullanım amaçları var ama biz genelde klinikte Alzheimer hastalığının erken tanısı ve ayırt edici tanısı için kullanıyoruz. Erken tanı açısından bahsedecek olursam Alzheimer hastalığının aslında tanı koyulmadan yıllar önce başladığını belirtmiştik daha önce. Yıllar öncesinden bahsedilen süreç oldukça uzun yani bunun 20 yıla kadar uzanabildiği belirtiliyor. Bu Alzheimer öncesi evre yani bu literatürde hafif bilişsel bozukluk olarak geçer. Bu evre özellikle Alzheimer için risk oluşturmakta ve bu hafif bilişsel bozukluk yani Alzheimer öncesi evredeki hastaların her yıl %10 veya 15' i Alzheimer' a ilerlemektedir. Bu hastaları uzun vadede takip edersek eğer bu oranı %50'lere kadar çıkabildiğini görmekteyiz bu ciddi bir oran. Normal yaşlanma sürecinde ise yaklaşık %1-2 civarında. Bu sebeple nöropsikilojik testlerle hasta henüz Alzheimer' a girmeden hafif bilişsel bozukluk düzeyindeyken tespit edebilmekteyiz. Bu evrede şunu da belirtmem gerekiyor genellikle hastaların yine Alzheimer da olduğu gibi unutkanlık olabiliyor ancak burada ki unutkanlıklar Alzheimer’daki unutkanlıktan biraz farklı. Bu evredeki hastalarda genelde unutkanlıklar küçük unutkanlıklar olduğu için henüz günlük hayatı etkileyecek düzeye erişmediği için sıklıkla gözden kaçırılmakta bizde erken tanı fırsatını kaçırabilmekteyiz. Bir diğer avantajından da bahsedeyim, nöroloji kliğinden bize başvuran hastalara şu soru işareti oluyor hasta Alzheimer mı, depresyon mu ? Klinik pratikte erken evrelerde bu testler olmadan diğer yöntemlerle bunu ayırabilmek oldukça zor çünkü her iki hasta grubunun da erken evrelerdeki şikayeti unutkanlık oluyor. Nöropsikojik testler uygulayabilirsek bu testlerde hastanın demans mı yoksa depresyon mu olduğunu algılayabilmekteyiz. Bir diğer ayırt edici tanı avantajı ise alzheimer bir demans türü, demans ise bir çatı kavram farklı demans alt türleri de bulunmakta bu nöropsikolojik testlerle bu hastanın elde ettiğimiz verilerden hangi hastalık grubuna ait olduğunu ayırt edebilmekteyiz.
Şikâyetimiz yokken de bu testleri yaptırmalı mıyız?
Normalde 65 yaş üzerinde Alzheimer görülür. Ama daha erken başlangıç demanslarda olabilmekte. Unutkanlık şikayeti, kelime bulma güçlüğü, kafa karışıklığı gibi bir şikayet varsa nöroloji hekiminden nöropsikolojik bir değerlendirme istemekte fayda var.
Bilişsel rehabilitasyon nedir?
Bilişsel işlevlerin aşamalı bir şekilde egzersiz edilmesine dayanıyor. Rehabilitasyona nerden başlamamız gerekiyor peki, hasta başvurduğunda bilişsel rehabilitasyonla birlikte çeşitli beyin egzersizleri üzerine çalışarak hastanın zihinsel becerilerine kaybolan beyin işlevini yerine koymaya çalışıyoruz, yaptığımız şey aslında bu.
Bilişsel rehabilitasyon nasıl uygulanıyor?
İlk olarak hasta nöroloji hekimine başvuruyor. Belirli bir şikayetle, hangi hastalara uygulayabiliyoruz, daha çok kafa travması, beyin hasarı, inme, felç gibi durumlarda ya da beynin oksijensiz kalması dediğimiz hipoksi dediğimiz olaylarda hastalarımız unutkanlık şikayeti ile başvurabiliyor. Burada yapısal hasar olduğu için beynin yapısı etkilendiği için sıkı egzersiz ederek iyileşmeyi sağlamak gerekiyor. Biz hastamızı değerlendirdikten sonra, bu işleve yönelik egzersiz yaptırabiliyoruz. Diğer bir hastalık grubu dil işlevi dediğimiz konuşma dediğimiz, konuşulanı anlama dediğimiz işlevler inme sonrası tutulduysa hasta konuşamıyor veya anlayamıyorsa buna yönelikte bilişsel rehabilitasyon yöntemleri uygulayıp etkili sonuçlar alabilmekteyiz. Birde yürütücü işlev bozukluğu dediğimiz sendrom var. Hasta ağır dikkat bozukluğu yaşar unutkanlık, çocukçulaşma gibi durumlar yaşar. Bir kaç hastalık grubu daha var. İhmal sendromu dediğimiz bir rahatsızlık var çok bilinen bir rahatsızlık değil genelde hasta yakınları tarafında ne olduğu anlaşılmaz. Beynin sağ arka tarafı hasarlanır, bu hasar sonucunda ise hastalar görme alanının sol tarafını tamamen ihmal etmektedir. Böyle olunca hasta yakınları bize gözününün önünde duran şeyleri göremiyor diye şikayet ediyor. Bu hastaların önüne bir tabak yemek koyduğunuzda ağır vakalarda tabağın sol tarafında yemediği sağ tarafında ise yediğini görmekteyiz ya da bu hastalara bir yazı okuttuğunuzda bu sefer yazının ortasından veya sağından başlayıp solunu okumama eğilimi görmekteyiz. Son olaraktan kortikal hastalık dediğimiz başka bir sendrom var. Burada da beynin görme merkezleri hasarlanıyor. Hasta görme alanının bir kısmını kaybediyor. Hastalarımıza özel göz egzersizleri içeren görme becerisini arttıran yoğun egzersizler yaptırıyoruz ve bunun sonucunda hastaların gündelik hayatını bir nebzede olsa veya hastanın durumuna göre değişebiliyor, yaşam kalitesini arttırabilmekteyiz. Bilişsel rehabilitasyonu ilk olarak hekim değerlendirir bize yönlendirir bizde kapsamlı bir değerlendirmeyle hastanın bozulan bilişsek işlevlerini tespit ederiz. Hangi beyin işlevi bozulmuş, neresi sağlam çalışıyor. Ardından hastaya özel yoğun bir egzersiz programı oluşturuyoruz. Bu egzersizlerle hastanın kaybolan beyin işlevlerini geri getirmeye çalışıyoruz. Buradaki temel dayanağımız ise nöroplastisite dediğimiz bir yaklaşım var. Nöroplastisite temelde şuna dayanıyor normalde insan beyni herhangi bir bilgi öğrendiğinde beyinde yapısal bazı değişimler oluyor. Yani sizin öğrendiğiniz bilginin beyinde yapısal olarak bir karşılığı var. Herhangi bir deneyimde beyin hücreleri birbiriyle yoğun bağlantı kurmaya başlıyor. Bu bağlantılarda beyin yapısını değiştirip bizim fizyoterapi süreçlerinde ya da bilişsel rehabilitasyonda elde etmeye çalıştığımız şey olan nöroplastisite aslında bu. Beynin bağlantı sayısını sağlam kalan nöronların diğer nöronlarla haberleşip bağlantı kurması ve bozulan işlevi devralmasına dayanmaktadır.
Beyin uyarımı yöntemleri nelerdir?
İki farklı beyin uyarımı yöntemi mevcut bu beyin uyarımı yöntemi nanimasif yöntem. Yani beyine dışardan yapılan yöntemler böyle olunca hastalara anestezi ya da cerrahi gibi işlemler gerekmiyor. Ayrıca herhangi bir yan etkisi bildirilmiyor. Artan sayıda çalışma olması bize kanıt düzeyine ilişkin daha fazla kanı sunmakta. Bu sebeple bu uygulamaları olabildiğince hastalarımıza ulaştırmaya çalışıyoruz. Bu uygulamaların bize avantajı ise kolay uygulayabilmekteyiz, düşük maliyette hastalarımıza sunabilmekteyiz. Bu uygulamaları yaparken dikkat edilmesi gereken asıl önemli şey ise hastalara özel protokol oluşturabilmek. Her hastanın bozulma ve etkilenme düzeyi farklı oluyor. Bunları hastaya özel oluşturmak gerekiyor ve oluştururken bilişsel literatüre sıkı bir takip gerekiyor. Çünkü her seferinde bilgi birikimimiz artıyor ve onu erkenden hastalarımıza ulaştırmaya çalışıyoruz. Saçta kafatasına yerleştirdiğimiz elektrotlarla beyin üzerinden düşük dozda bir elektrik akımı geçirmekteyiz. Bu akım türü doğru akım, hastanın belirli kritik bölgelerdeki beyin işlevlerini arttırabildiğimiz gibi belirli işlevlerde de azaltabiliyoruz. İlk olarak bir arttırmanın ne gibi bir avantajı olabilir ondan bahsedeyim. Beynin bazı kritik bölgelerine uyarıcı yaptığımızda beynin o bölgedeki işlevleri artış göstermekte ve diğer nöronlarla daha çok haberleşmeye başlamakta. Böylelikle bizim aslında yapmaya çalıştığımız nöroplasite destek olmakta. Bir diğer avantajı ise hangi hastalara kullanıyor, genelde fizyoterapi hastalarına uygulayabilmekteyiz ya da bilişsel rehabilitayson hastalarına uygulayabilmekteyiz. Örnek veriyorum hasta konuşma bozukluğu var terapi uygularken eş zamanlı beynin konuşma merkezlerine uyarım yollayabilmekteyiz. Hasta felç geçirdiyse hasarlanan bölgeye özellikle uyarıcı uyguladığımızda hastanın fizyoterapiden aldığı faydayı arttırabilmekteyiz. Beyin aktivitesini azalttığımızda nasıl faydası olur, insan beyninin herhangi bir belgesi hasarlandığında diğer bölgeler daha çok çalışmaya başlar. Beyin uyarımı yöntemiyle hasarlanan bölgeye uyarıcı, çok fazla çalışan bölgeye ise baskılayıcı uyarımı yaparak aslında bir dengeye getirmeye çalışıyoruz. Bir diğer uyarım yöntemi ise taks tedavisi bu yöntem beynin belli bir frekansta çalışmasına zorlamaktadır. Örnek vermek gerekirse hafıza bozukluğu olan hastalarda hastanın bu yürütücü işlev dediğimiz şebekesini daha fazla çalışmaya zorlayıp bellek işlevlerini arttırabiliyoruz. Her hastaya uygulanabilir fakat bu tedaviler bilimsel araştırmalar sonucunda uygulama protokolleri oluşan tedaviler yani bir inme hastasında lezyona göre belirlemiyoruz. Daha çok yapılmış çalışmalara bakıyoruz. Her hastaya yapılabilir ama fayda görecek mi kısmı önemli olduğu için daha çok kanıt düzeyi yüksek olan ve hastanın fayda göreceğini düşünüyorsak öyle yaparız.
Her yaş aralığındaki hastaya uygulanır mı?
Epilepsi hastalarına uygulayamayız, kafada metal gibi nesnelerin olmasını istemiyoruz uygulama yapmıyoruz. Diğer türlü her hastada uygulayabiliriz.
Omurilik yaralanmalı hastalara yönelik nöromodilasyon uygulamaları yapılıyor mu?
Yapıyoruz, omurilik hasarı ya da inme sonrasında hastalarda spastisite dediğimiz bazı semptomlar ortaya çıkıyor. Bunun tedavisi için genel olarak ilaç tedavisi ya da botosk gibi yöntemler kullanılabiliyor. Ancak bu yöntemler kas güçsüzlüğü gibi sonuçlarla neticelenebiliyor. Bunun yerine biz trans spinal ds dediğimiz bir omurilik uyarı yöntemimiz var. Normalde insan beyninin hasarlandığında ya da omuriliğe ulaşan yollar hasarlandığında beynin baskılayıcı etkisi ortadan kalkmakta yani omurilikteki nöronlar aşırı çalışmakta biz bu yöntemle şunu yapıyoruz altta çalışan nöronlara baskılayıcı uyarım yollayarak spastisite azaltabilmekteyiz. Bu yöntem oldukça güvenli dışardan uygulama yapabiliyoruz. Hasta ağrı, sızı veya herhangi bir şey hissetmiyor genelde 10 veya 20 seansta çok güzel yanıtla alabiliyoruz. Eğer hasta alt motor nöronlar dediğimiz kısımlar hasarlandıysa bu kasılmaları arttırıcı uyarımlar yapabilmekteyiz. Spastisite, aslında rahatsızlık verdiği gibi bir yandan da işlevsel bir tarafı var. Eğer hastada hiç kasılma yoksa kasılmaya arttırmaya yönelik uyarım yaparsak aslında hastanın ayakta durma süreci ve yürüme süreçlerini yapabilmekteyiz. Bu yöntemde aslında oldukça işlevsel
SAMSUN HABER İLE İLGİLİ İÇERİKLERE GÖZ ATIN.