Yıllardır Anadolu’nun gür sesi olan, çiftçinin, emekçinin, kentlinin, emeklinin başı sıkıştığında her daim yanında yer alan yerel basın, kağıt ve diğer girdilerin aşırı zamlanmasından ötürü derin sorunlar yaşıyor. Kağıda son aylarda kur artışına bağlı gelen yüzde 200’e yakın zam karşısında yerel gazeteler yaşamak için adeta mucize gösteriyor. Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren kurulan kağıt fabrikaları özelleştirme tutkusundan ötürü birer birer elden çıkarıldı. Kocaeli, Dalaman, Giresun, Zonguldak ve Balıkesir’deki kağıt fabrikaları, üç beş kuruşa birilerine peşkeş çekildi. Türkiye bugün yurt dışından dolarla kağıt ithal eder konuma geldi. Kur arttıkça yazılı basının temel girdisi kağıt pahalanıyor, yaygın basın gibi Anadolu basınının sırtına ağır yük biniyor. Cumhuriyetin temel direği olan bu fabrikalar elde tutulsaydı; Türkiye kağıda muhtaç hale gelmez, yüklü fatura ödenmez, yerel basın rahat nefes alırdı. Yasama, yürütme ve yargının ardından demokrasinin dördüncü gücü olarak güç koşullarda yayınını sürdüren haber ve yorumlarıyla ilgi çeken ciddi yerel gazeteler mevcut. Kotardıkları atlatma haber ve deneyimli yazar kadrosu ile adeta yaygın basın ile yarışıyorlar. Onların göremediği çoğu haberi sayfalarına taşıyarak önemli işlevi yerine getiriyorlar. İsmail Küçükkaya’nın her sabah programında Anadolu basınını ekranlara taşıması, onlara itici güç olmakta ve cesaretlendirmektedir. Çoğunluğu abone sistemi ile ayakta duran yerel medyanın en büyük sorunu kuşkusuz giderek artan kağıt ve girdi maliyetleri, yöre halkının gazetesine yeterince sahip çıkmaması. Bugün ulusal basında köşe başını tutmuş genel yayın yönetmeni, yazar, çizer ve muhabirin yetişmesine olanak sağlayan Anadolu basını, adeta birer okul niteliğinde kurumlardır. Genelde Basın İlan Kurumu’nun (BİK) ilanı, belediyeler ve özel sektörün verdiği reklamlarla destek bulan Anadolu basını, muhalif yazı ve haberlerinden ötürü zaman zaman bu destekten yoksun kalabiliyor. Belediyeler ve BİK ilanları baskı aracı olarak kullanabiliyor. Yine de okurun sahiplenmesine güvenerek çizgi ve duruşundan ödün vermeden dik durmaya çalışıyor. Ne var ki bu süreçte çok zorlanıyorlar. Dövizdeki artış yurttaşın yaşamı kadar, yerel basının temel girdi maliyetini oluşturan kağıt, mürekkep, dağıtım, kendi tesisi yoksa baskı fiyatlarını doğrudan etkiliyor. Dolardaki her bir kuruşluk yükselme bile maliyetleri oldukça katlıyor. Yanı sıra muhabir, sayfa editörü, matbaa işçisi, sekreter, büro çalışanı, şoför gibi emekçilerin ücretlerinin aksamadan ödenmesi gerekiyor. Bunların toplamı gazete sahiplerine oldukça maliyet getiriyor. Yerel gazetelerde köşe yazanların çoğunluğu tutku ile eder beklemeden her gün bir şeyler karalamaya, kamuoyunu bilgilendirmeye çalışıyor. Yazarların temel amacı tutku ile bağlı olduğu gazeteciliğin yerel basın düzleminde yaşaması ve daha güçlenmesi. Ulusal medyanın günlük 1.5 milyon dolayında tiraja sahip olduğu dikkate alınırsa, yerel medyanın işinin daha zor olduğu net olarak görülüyor. Bölge, il ve ilçe halkı gazetesini daha çok sahiplenmeli, korumalı... Şükrü KARAMAN