Hamdık.. Yıllar, yılları kovaladı piştik... Piştiğimizi sandığımız anlarda yanılgıya düştük... Yeniden öğrendik... Yeniden yazdık... Doğruyu bulmak kolay değildi elbet... Her yanılgıda hamurumuzu yeniden karıp, yeniden fırına verdik... Katlandık, dibini ışıtmayan mumun tenimizi yakan ateşine... Çile, çektik... Acıyı bal eyledik... Geldik bugüne... Öğrenecek çok şeyin olduğunu... Hamlığın bir adım olduğunu... Pişmenin, sonsuz olduğunu... Yana yana öğrendik... Biraz ustadan aldık... Biraz da biz kattık... Mayamızı harmanladık... Hayat bir demirciydi... Biz ise korda dövülen demir... Bilene bilene, keskinleştik... Dövüle dövüle çelikleştik... Çelikleştikçe öğrendik... Sonra su ile ayrı düştük... Yıllar yılları kovaladı... Köprünün altından çok uzun zaman geçti... Köz, küllendi... Her şey kabuk bağladı... Tam yanmaya adım atarken, su çıkageldi... Su ile yeniden birleştik... Helalleştik, ayrılıklarla... Ve çeliğe su verildi... Vuslat sona erdi... Ve su... "Şimdi yanma zamanı evlat" diye seslendi... "Hoş geldin, sefa geldin. Her şey aslına döner" dedi... Ya bismillah... Ya nasip öyle ise... Bayrağı almak kolay, taşımak zordur... Zorlukları kolay eylesin Mevlam... Hoş bulduk, yeniden Samsun... Hoş bulduk, Samsun Gazetesi...