"Meyve veren ağaç taşlanır" derler ya! Öylesine taşlandım!... Kıskançlıklar... Çekememezlikler... Hasetlikler.... Peki kim bunlar!.. Bunları yapan kimler!... Çekememezlik, hased, kıskanmak, gıpta etmek, imrenmek…...
Kimimiz sürekli bir arayış içindeyizdir. İyi bir eğitim alırız, ama tatmin olmaz başka bir alana daha kayarız. Güzel bir iş buluruz, birkaç sene sonra aradığımızın bu olup olmadığını sorgulamaya başlar ve kendimizi yeni bir arayış...
Efsane şair Nazım Hikmet, "Yaşamak şakaya gelmez, büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın bir sincap gibi mesela, yani yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden, yani bütün işin gücün yaşamak olacak. Yaşamayı...
Bugüne kadar duyduğumuz ancak yaşamadığımız günleri yaşamaya başladık koronavirüsle birlikte. Unuttuklarımızı yeniden hatırladık. Evlerde ekmekler yapmaya, yani üretmeyi öğrenmeye başladık. Sevginin ne kadar önemli olduğunu,...
Türkçe sözlüklerde 'bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan duyulan kıvanç durumu, ongunluk, kut, saadet, bahtiyarlık” olarak nitelenen mutluluk hemen her insanın genelde kendisine pek az nasip olduğunu ileri sürdüğü...
Eskiden mektup arkadaşı diye bir kavram vardı. Mektup arkadaşları, posta servisi aracılığıyla birbirlerine düzenli olarak mektup yazıp yollayan ve karşı taraftan mektup bekleyen ama genelde hiç tanışmamış olan insanlardır. Mektup...
Daha önceki köşe yazılarımda sizleri daha çok Türk ve dünya edebiyatının öyküleriyle baş başa bırakmıştım. Bugünkü köşemdeyse Şems-i Tebrizi'nin "Sevmek Dedim Yoluna Ölmek Dedi..." başlıklı şiiri ile baş başa bırakıyorum....
O zamanlar genç bir doktordum ve Londra ve Londra'nın işçi mahallelerinden birinde daha yeni muayenehane açmıştım. Sisli bir Kasım gecesi saat bire doğru kapının hızlı hızlı çalınmasıyla uyandım. O günlerden o kadar para sıkıntısı...
New York'tan hareketimizin ikinci günüydü, güvertede gezinirken birdenbire, yolculardan birinin beni dikkatle süzdüğünü farkettim. Önünden geçerken gözlerini bana dikiyor ve arkamdan uzun uzun bakıyordu. Gözlerinde acayip, adeta acıklı...
O zamanlar genç bir doktordum ve Londra ve Londra'nın işçi mahallelerinden birinde daha yeni muayenehane açmıştım. Sisli bir Kasım gecesi saat bire doğru kapının hızlı hızlı çalınmasıyla uyandım. O günlerden o kadar para sıkıntısı...
Bugünkü köşemde, Cronin'in aynı adı taşıyan öyküsü ile baş başa bırakmak istiyorum sizi... New York'tan hareketimizin ikinci günüydü, güvertede gezinirken birdenbire, yolculardan birinin beni dikkatle süzdüğünü farkettim....
Hırsız bir iki dakika silahını ağrıyan kol üzerine tuttu. konsolun üzerinde ki ganimete bir göz attı. Sonra sıkıntılı bir tavırla yataktaki adama dönerek, o da suratını buruşturdu. Yataktaki adam kötü kötü bakarak: -''Öyle...
Roger genç kadını arkadaşları ile tanıştırdı. Ona birçok mücevherler hediye etti. Her yerde, her zaman beraber görünüyorlardı. Yakında evlenecekleri söyleniyordu. Roger çok mesuttu. Aynı zamanda hem sevap işlediğine, hem de saadete kavuşacağına...
Bugünkü köşemde, sizi Somerset MANGHAM'dan başlıktaki adı taşıyan öyküsüyle baş başa bırakıyorum... Bence bir kadın bir erkekle evlenmeyi aklına koydu mu artık onu bundan ancak bir mucize kurtarabilir. Bir arkadaşım vardı, kendisini...
General: -Öyleyse bir sigara içebilirim, demiş. Generali tanırım asla vaktinde gelmez. 'Fakat sigarasını yakar yakmaz o general. ( Söz düşmüşken söyleyeyim o generalin adı San İgnazio'dur belki tanırsınız.) yanında...
Bugünkü yazımda, size kadın ve elmas muhabbeti ile ilgili Conwell'in ‘Elmas Tarlaları'ndan aldığım bir öyküyü aktarmak istiyorum… …. Sünd Nehri'nden çok uzakta olmayan bir yerde, Hafız namında eski bir İranlı yaşıyordu...
Ressam Pierre Douche, on beş günden beri üzerinde çalışmakta olduğu natürmortu bitirmek üzereydi. Tablo, zarif bir vazo içine konulmuş rengarenk çiçekleri tasvir ediyordu. Ressamın, paletle fırçaları bir kenara koyup, biraz geriden...
Dürüstlük; T.D.K sözlüğünde 'doğruluk” olarak, diğer sözlüklerde ise 'özü sözü bir olma”, 'olanı olduğu gibi yansıtma", 'gerçeği saklamama”, 'bildiğinden, inandığından ve olduğundan başka türlü görünmeye...
Tekrar kollarını kaldırdı. Şarkı , ''... evlenme düşüncesi beni tiksinti ile dolduruyor...'' asıl yazdığı tiksinti kelimesiydi. Bu açıkça nisnımız bozuldu demekti. Nişan bozulmuştu! Herkes onn nişanlanmasına...
Miss Meadows içinde soğuk, keskin bir ümitsizlikle, zalim bir bıçak kalbine saplanmış bir ümitsizlikle soğuk koridorda, müzik odasına doğru yürümeye başladı.Etrafına sınıflara girmekte olan çocukların gürültüsü vardı. O sırada...
Jim garsona: -Viski! dedi. Sam: -İki olsun, ded,. Jim: -Sen şişmanlamışsın, diye devam etti. Ama her halinden hürriyetini kaybettiğin belli. Buraya geleceğini duyan arkadaşlar mutlaka seni görmemi rica ettiler. Sandy King, Klondayk'a gitti....
Koronavirüs nedeniyle evde kaldığımız bu günler, aile içi ilişkileri de gündeme getirdi ister istemez. Ben de bu nedenle O. HENRY'den okuduğum "aile saadeti" adlı öyküyü paylaşmak istedim sizlerle... Alaca - karanlık New York'un...
Günler böyle geçiyordu. Bir sabah Psiche, meltemin kanatları arasında iki kız getirmekte olduğunu gördü. Bunlar çok sevdiği kız kardeşleriydi. Prensesin sevincine payan yoktu. onlara bakıp kucaklamaktan ve uzaktaki ailesine ait haberleri dinlemekten...
Günler böyle geçiyordu. Bir sabah Psiche, meltemin kanatları arasında iki kız getirmekte olduğunu gördü. Bunlar çok sevdiği kız kardeşleriydi. Prensesin sevincine payan yoktu. onlara bakıp kucaklamaktan ve uzaktaki ailesine ait haberleri dinlemekten...
