Erdoğan, “Çok büyük hezimet yaşayan bu paralel yapının kendisini kiralayacak yeni efendiler aradığını, bu amaçla da ülkesine, milletine ihaneti uluslararası medya üzerinden gerçekleştirmek istediğini de görüyoruz. Nerelere, nasıl paralar savunduğunu da biliyoruz. Nerelerde nasıl kendilerine yemek masaları ayırt ettiklerini bunu da biliyoruz. Bütün olayların altında yatan gerçek nedir, oralarda kendileri için lobiler oluşturmak, kulisler yapabilmek. Arkadaşlar, biz onlardan daha güçlüyüz. Öyleyse şuanda Milli Siyaset Belgesi içerisinde yer almaya namzet olan bu paralel yapı artık dünyada gereken yere oturacaktır. Milli Güvenlik Kurulu bununla ilgili tavsiye karını almıştır. Hükümetimiz, Bakanlar Kurulu’ndan bunu geçirmiştir ve şimdi 2015 Milli Siyaset Belgesi içerisinde de yerini alacaktır. Bu artık böyle bir örgüttür” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 7. Büyükelçiler Konferansı’na katılan büyükelçiler ile birlikte Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda öğle yemeğinde bir araya geldi.

Büyükelçilere hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin son 12 yılda siyasetin üzerindeki tüm vesayet sistemlerini ve kurumlarını eksiz hale getirdiğini, siyasetin ve siyaset dışı kurumlarında asli vazifelerini dönmelerini temin ettiğini vurguladı.

“Buradan geri dönüş asla olamaz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyaset dışı kurumların, siyaset dışı güç odaklarının siyaseti tehdit etmelerine, siyaseti şantaj, montaj gibi yollarla korkutmalarına, ürkütmelerine asla göz yumulamayacağını dile getirdi.

“BATIDA MEDYA VE BAZI ODAKLAR TÜRKİYE’YE KARŞI YOĞUN BİR ALGI OPERASYONU İÇİNDELER”

Yeni Türkiye’nin inşasının, Türkiye’nin artık tüm kurumlarıyla tüm kurallarıyla normalleşmesinin yaydan fırlamış bir ok gibi geri döndürülemez şekilde hedefine ilerleyeceğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yaşanan badireler karşısında gösterdiği kararlılıkla Türkiye büyüklüğünü bütün dünyaya göstermiştir. Türkiye üzerinde yapılmak istenen operasyonlar, ameliyatlar milletin gücü karşısında erimiştir, bundan sonrada erimeye mahkumdur. Mevcut sorunları da aşarak başlayan süreçleri ilerleterek artık enerjimizi yapay sorunlardan ziyade güçlü ekonomiye, güçlü dış politikaya, güçlü ve müreffeh toplumun inşasına yoğunlaştırmak zorundayız. Bakınız büyükelçilerimizin Türkiye üzerinde yapılmak istenen bütün bu operasyonlara karşı son derece dikkatli gereken bir süreçten geçiyoruz. Özellikle batıda medya ve bazı odaklar Türkiye’ye karşı yoğun bir algı operasyonu içindeler” dedi.

“BUNLAR SAMİMİ DEĞİL, DÜRÜST DEĞİL”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, batı medyasında Türkiye’deki hadiseleri ilişkin olarak çok sayıda haber, yorum adeta Türkiye’nin demokrasiden nasibini almamış bir ülke gibi gösterme gayretlerinin kendilerinin dikkatini çektiğini vurguladı.

Yanlı, taraflı hatta tüm bu haberlerin yalan olduğunu gördüklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

“Dürüst değiller, samimi değiller. Geliyorlar, bizimle oturuyorlar, konuşuyorlar kendilerine gerekli cevapları veriyoruz. Belgeleri gösteriyoruz. Bütün bunlara rağmen yine bildiklerini okuyorlar. Niye? Bunlar samimi değil, dürüst değil. Onun için ben büyükelçilerimizden özellikle şunu istiyorum; bunların karşısında dik durun. Bunların karşısında onların yaptıkları ahlaki olmayan bütün asparagas haberleri, bu yalan haberleri bunların yüzüne yüzüne çalmanız lazım. Siz 77 milyon Türk milletinin birerer orada temsilcisi, misyon temsilcisisiniz. Burada asla taviz vermemeniz geriyor. Çünkü bu bizim için çok çok önemli. İşte bakıyorsunuz bir haşhaşi grup kalkıyor buralarda senatolarında, parlamentolarında her türlü yalana dayalı, her türlü haberi, her türlü oralarda kumpaslar vs. bunları büyütüyorlar. Bunu bozacak olan kim? Birinci derecede siz değerli büyükelçilerimiz olacaksınız. Bize ulaştırılması gereken ne ise o bilgileri, belgeleri bize aktarın. Biz gümbür gümbür bunları konuşuruz. Kim olursa olsun konuşuruz. Geri adımları atmak gibi asla bir lüksümüz olamaz. Üzerlerine üzerlerine gideceğiz. Bu milletin tarihinden bir sorumluluğu var. Bir gücü var. Bunu bir kenara koyamayız ve kimse bizim gündemimizi belirleyemez. Biz dünyada artık gündem belirlemeye, bu gündemi belirleyenler arasında yer alan ülkeler konumundayız. Bunu böyle bileceğiz.”

“NERELERE, NASIL PARALAR SAVUNDUĞUNU DA BİLİYORUZ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çok büyük hezimet yaşayan bu paralel yapının kendisini kiralayacak yeni efendiler aradığını, bu amaçla da ülkesine, milletine ihaneti uluslararası medya üzerinden gerçekleştirmek istediğini de görüyoruz. Nerelere, nasıl paralar savunduğunu da biliyoruz. Nerelerde nasıl kendilerine yemek masaları ayırt ettiklerini bunu da biliyoruz. Bütün olayların altında yatan gerçek nedir, oralarda kendileri için lobiler oluşturmak, kulisler yapabilmek. Arkadaşlar, biz onlardan daha güçlüyüz. Öyleyse şuanda Milli Siyaset Belgesi içerisinde yer almaya namzet olan bu paralel yapı artık dünyada gereken yere oturacaktır. Milli Güvenlik Kurulu bununla ilgili tavsiye karını almıştır. Hükümetimiz, Bakanlar Kurulu’ndan bunu geçirmiştir ve şimdi 2015 Milli Siyaset Belgesi içerisinde de yerini alacaktır. Bu artık böyle bir örgüttür. Büyük elçilerimizin mevcut tüm personelleriyle gerçeklerin duyulması, duyurulması için daha gayretli olmaları gerektiği açıktır. Basın özgürlüğü üzerinden terör hadiselerine, polisin müdahalesi üzerinden teröre karşı alınan tedbirler üzerinden Irak ve Suriye’deki terör örgütleri üzerinden Türkiye karalanmak, kötülenmek isteniyor. Bakıyorsunuz, bir tahşiye olayı çıkıyor ve bu olaydan dolayı bir operasyon hemen olay nereye saptırılıyor, basın özgürlüğü. Basın özgür değilmiş? İddiayla konuşuyorum, ne Avrupa’sın da ne de diğer ülkelerde, batının genelinde Türkiye’deki kadar özgür bir medya yoktur. Ne yazılı, ne görsel. Bunların hepsini bizde gittik, gezdik, gördük. Sıkıysa siz oralarda kalkın aynen bizde olduğu gibi Cumhurbaşkanına, başbakana saldırın. Saldıramazsın. Almanya’da yapın aynı şeyi, yapamazsınız. Fransa’da yapın, yapamazsınız. Oranlar itibariyle bizdeki gibi diyorum. ABD’de, Rusya’da yapamazsınız. Bu gerçekleri sizler en az benim kadar biliyorsunuz” şeklinde konuştu.

“AB’NİN DURUMU ACINASI BİR DURUMDUR”

Büyükelçilere seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendi ülkelerindeki ciddi boyuttaki baskıları, ihlalleri, tırmanan tehditleri görmeyenlerin Türkiye üzerinden vicdanlarını rahatlatmaya çalıştığını vurguladı.

Bunların hiçbirini karşı boyunlarını eğmeyeceklerini sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Türkiye, hiçbir kimsenin parmak sallayarak büyük bir kibir içerisinde suçlayacağı, itham edeceği bir ülke değildir. Bu tür alışkanlıkları olanlar artık bundan vazgeçsinler. Eski alışkanlıklarıyla Türkiye’ye parmak sallamaya, Türkiye’yi azarlamaya kalkışanlar karşılarında artık yeni bir Türkiye’nin ekonomisiyle, demokrasiyle, dış politikasıyla büyük bir Türkiye’nin olduğu görsünler. Özellikle AB Türkiye politikasını artık gözden geçirmek durumundadır. Yeterince oyaladılar, yeterince vakit kaybettirdiler. Şuanda AB, çok ciddi tehlikelerle, tehditlerle karşı karşıya iken bunları görmek, bunları bir defa biran önce değerlendirmek, bunlara çare üretmek yerine Türkiye’ye ders vermeye kalkışması inanın acınası bir durumdur. Bakın ırkçı, ayrımcı, özellikle Müslümanları hedef alan faaliyetler Avrupa’da artık gizlenemez bir noktaya geldi. Avrupa Birliği müktesebatının içerisinde bunlara yer var mı? Bunlara karşı durulması gerekmiyor mu? Her gün Müslümanlara yönelik, camilere yönelik alçaksa saldırılar düzenleniyor. Irkçı örgütler bazı batı toplumları necdinde maalesef hergün daha fazla sempati kazanıyor, üstü kabul görüyor. Bizim sürekli vurguladığımız, tedbir alınması için uyardığımız İslamafobi artık Avrupa’da ciddi bir tehdit teşkil ediyor. Romanlara neler yaptığını biliyorsunuz bunların. Eğer bugünde mesele ciddiye alınmazsa bugün de popülizm Avrupa siyasetçilerine esir alırsa AB ve Avrupa değerleri artık tartışma konusu yapılır.”

“IRAK İÇİN PETROL ANLIYORUZ SURİYE İÇİN NE?”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Suriye konusundaki duruşunun haklılığı her geçen doğrulandığını ama adını koymadıklarını ifade etti.

Bugüne kadar batılı müttefiklere Suriye’deki sorunların DEAŞ ve Ayn-el Arab’la sınırlı tutulmaya çalışılan bir mücadeleyle çözülemeyeceğini, sorunun kökeninde Esed rejiminin zulmünün yattığını ve DEAŞ ancak bunun bir ürünü olarak görülebileceğini sürekli söylediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Rejim ürünü olan DEAŞ Irak’ta yıllardır devam eden mezhepçi, bölücü, ayrıştırıcı politikalarla etkileşim içerisine girerek büyük bir tehdit olarak ortaya çıkmıştır. Tabiki durumun bu hale gelmesinde göz ardı edemeyeceğimiz bir diğer etkende uluslararası toplumun kararsız tutumu diğer bir değişle BM’nin harekete geçmedeki yetersizliği oldu. İşte yanılmıyorsam dün NATO’nun eski genel sekreteri Rasmussen bir konuşma yapıyor Gaziantep’te ve oradaki konuşmasında ‘sadece hava harekatı ile bu iş çözülmez, kara harekatının olması’ gerekir’ diyor. Biz bunu başından söyledik. Ta başından söyledik. Kara harekatı olmadan buradan netice alamazsınız dedik. Sadece dostlar alışverişte görsün bu olur, başka bir şey olmaz. Ayn-el Arab’ta biliyorsunuz bir görüşmemiz oldu. Sayın Başbakan ile yaptığımız görüşmede, ‘Niye Kobani, Ayn-el Arab? Bunun sizin için stratejik bir önemimi var?’ Ne dedi biliyor musunuz çok entrensan, ‘Eğer biz buraya şuanda mühimmat desteği vermezsek iki gün içerisinde Kobani düşer’ İki ay geçti. Düştü mü? Gönderdikleri mühimmatında bir kısmı malum DEAŞ’a gitti, bir kısmı oradaki savaşçılara onların geline geçti. Ne oldu? Hala süreç devam ediyor. Kendilerine biz Fransa ziyaretinde sayın Hollande’ye onun da söyledim, ‘Stratejik olan yer burası değil, stratejik olan yer Habep’tir’ dedik. Halep’le ilgili bir çalışmanız var mı dedik ve ertesi gün bir makalede, ‘Halep’in önemini anlattı ve ses getirdi.’ Gerçekçi olmaya mecburuz ama dert başka, hesap başka olunca orada bizim iyi düşünmemiz lazım. Zira Kobani, Afrin, Kamışlı burada başka hesap yatıyor. Stratejik olan bu. Bunu herhalde Türkiye’ye yutacak değil. O zaman atmamız, gereken, yapmamız gerekenleri de biz yapacağız. Niye? Çünkü 950 kilometre Suriye sınırı bizim için düşünülmesi gereken bir sınırdır. Bunu biz kalkıpta şöyle Irak sınırı ile birleştirdiğimiz zaman neredeyse bin 290 kilometre bir sınır meydana geliyor. Burada Türkiye’nin hassasiyeti önemli. Sizin hassasiyetiniz ne? Irak için petrol anlıyoruz. Suriye için ne? Orada da yeni bir yapılanma. İşte burada bütün büyükelçi arkadaşlarımın bu hasiyet üzerinden hareket etmeleri önem arz ediyor” şeklinde konuştu.

“TEMENNİMİZ FİLİSTİN’İN ULUSLARARASI ALANDA HAK ETTİĞİ YERİ ALMASIDIR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail’in Kudüs başta olmak üzere işgal altındaki Filistin topraklarındaki saldırganlığını artırarak sürdürdüğünün altını çizerek, Filistin’in vazgeçilmez halkları ve Kudüs’ün korunmasına yönelik görüşlerini içeren bir mektubu BM Güvenlik Konseyi üyelerine ileterek, Güvenlik Konseyi’nin uluslararası barış ve güvenliği koruma yükümlülüğü uyarınca harekete geçmeye çağırdığını anımsattı.

Bu çabalara gelecekte de devam edileceğini sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Filistin üzerindeki baskıların sona ermesi için gayret göstermeyi sürdüreceğiz. Çeşitli ülkelerin parlamentolarında Filistin’in devlet olarak tanınması için gelişmeleri doğru yönde atılmış adımlar olarak görüyoruz. Temennimiz Filistin’in daha fazla vakit kaybetmeden, uluslararası alanda hak ettiği yeri almasıdır. Ermenistan’ın kendisiyle ilişkileri normalleştirme yönündeki tüm iradeye rağmen enerjisini sözde soykırım meselesine odaklanarak harcamayı tercih ediyor. Tarihte yaşanmış olayları tek yanlı okuyarak meseleyi siyasallaştırarak sadece kendi hafızasını empoze etmeye devam ediyor. Bu konuda Dışişleri Bakanlığımızın ilgili diğer kurumlarımızla eş güdüm halinde yoğun ve derinlemesine çalışmalar yaptığını biliyorum. 2015 yılında hareket tarzımızla ilgili görüşmelerin büyükelçilerin konferansı ağırlı bir yere sahip olduğunu da görüyorum. 2015 boyunca gerek Dışişleri Bakanlığımız gerek ilgili tüm kurumlarımız koordinasyon içinde son derece aktif bir biçimde bu iddiaların üzerine gidecektir. Bir başka önemli konu Libya’da çatışmaların sürmesinden ve taraflar arasında siyasi diyalog sürecinin başlayamamasından endişe duyuyoruz” dedi.

Libya’daki kriz ortamından çıkış yolunun kapsayıcı bir siyasi diyalogdan ve milli mutabakattan geçtiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Libya’ya dış müdahalede de bulunulmamasının sorunun çözülmesine yönelik çabaları başarıya ulaşması bakımından büyük önem taşıdığını ifade etti.