AMASYA (AA) - MURAT DEMİRCİ - Romatizma ve Ağrı Derneği (RADER) Genel Başkanı Prof. Dr. Ömer Kuru, Türkiye'de yaklaşık 350 bin romatoid artritli, 200 bine yakın da ankilozan spondilitli hasta bulunmasına rağmen toplumdaki farkındalık düzeyinin çok düşük olduğunu söyledi.

Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Ana Bilim Dalı ve Romatoloji Bilim Dalı Başkanı da olan Kuru, 12 Ekim Dünya Artrit Günü dolayısıyla AA muhabirine yaptığı açıklamada, halk arasında "iltihaplı eklem romatizması" adıyla bilinen ''romatoid artritin" (RA) dünyada en sık görülen iltihaplı eklem hastalığı olduğunu belirtti.

Romatoid artritin dünyada tüm bölgelerde ve ırklarda rastlanılan bir hastalık olduğuna dikkati çeken Kuru, ancak ülkeler arasında bazı farklılıklar görülebildiğini ifade etti.

Hastalığın Asya ve Güney Avrupa ülkelerinde Amerika ve Kuzey Avrupa ülkelerine nazaran daha az görüldüğünün altını çizen Kuru, "Ülkemizde ise yöresel farka işaret eden bir çalışma yoktur. Türkiye'de yapılan çalışmalarda RA'nın sıklığı yüzde 0,5 olarak bulunmuştur. Türkiye'de yaklaşık 350 bin romatoid artritli, 200 bine yakın ankilozan spondilitli (omurga ve omurganın son kısmı ile leğen kemikleri arasında yer alan sakroiliyak eklemleri etkileyen iltihaplı bir romatizma) hasta bulunuyor. Bu yüksek sayılara rağmen toplumdaki farkındalık düzeyi çok düşük" dedi.

Görüldüğü kişilerde yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyen bu romatizmal hastalıkların eklem deformasyonlarına yol açarak hastaların hareket kabiliyetlerini kaybetmelerine sebep olduğunu vurgulayan Kuru, "Romatizmal hastalıklar, vücudun destek ve hareket sistemi olan eklemleri, kemikleri, kasları ve bağ dokusunu tutan hastalıklardır. Dünyada da en sık görülen hastalıklar arasında yer alırlar. Tanımlanmış 170'ten fazla romatizmal hastalık vardır. Romatizma denince halk arasında genellikle eklemleri tutan hastalıklar akla gelirse de bazı romatizmal hastalıklar iç organları ve damarları da tutarak hastalık tablosu oluşturabilir" diye konuştu.

Romatoid artritin kesin sebebinin bilinmediğini belirten Kuru, hastalığın ortaya çıkışında yüzde 60 genetik, yüzde 40 da çevresel faktörlerin etkili olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:

"Çevresel faktörlerden başta geleni ise sigaradır. Sigara içenlerde hastalık hem daha fazla görülür hem de daha ağır seyreder. Romatoid artrit, daha çok kadınlarda görülen bir hastalıktır. Kadınlarda erkeklere oranla üç, sigara kullanıcısı ve kullanmayanlara oranla da dört kat daha yaygın görünür. Hastalık her yaşta görülebilirse de genellikle 30-50 yaşları arasında daha sık görülmektedir."

- "Sabah tutukluğu"

Kuru, romatoid artritin eklemlerde, özellikle ellerin küçük eklemlerinde ağrı ve tutuklukla başladığını, sabah kalkıldığında hastanın ellerini yumruk yapmakta zorlandığını, diz ve ayak bileklerinde tutukluklar yaşadığını, çatal-bıçak tutmakta zorlandığını kaydetti.

"Sabah tutukluğu" olarak adlandırılan bu durumun 1-2 saat sürdüğünü, sonra yavaş yavaş açıldığını anlatan Kuru, hastalığın bazen hastanın diz veya ayak bileğinde ağrı ve şişlikle de başlayabildiğini söyledi.

Bir veya daha fazla ekleminde ağrı ve şişlik şikayeti olanların doktora başvurmalarının önemli olduğunu vurgulayan Kuru, "Çünkü romatoid artritin ilk 3 ay olan erken döneminde tanı konulmasıyla hastalığı başarılı şekilde tedavi etmek mümkün. Sistemik bir hastalık olduğu için eklemlerden başka yerleri de tutabilir. Gözlerde ve ağızda kuruluk yapabilir, akciğerlerde, kalpte ve sinir sisteminde hastalığa neden olur. Yaşam kalitesini bozan hastalıklar arasında en üst sırada yer almaktadır. Eklemlerde ağrı ve deformiteyle seyrettiği için hasta günlük yaşam aktivitelerini yerine getirmekte zorlanmakta, düğme açıp kapama, çatal-bıçak tutma, kavanoz kapağı açma gibi en basit hareketleri bile büyük zorlukla yapabilmektedir" şeklinde konuştu.

Kuru, hastalığın tedavi edilmezse ilerleyebildiğini, eklemlerde şekil bozuklukları, fonksiyon kayıpları ve sakatlıkla sonuçlandığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"Hastalık başladıktan sonraki 5 yıl içinde hastaların yüzde 20'sinde iş göremezlik oluşur. Çalışan hastalar işlerini layıkıyla yerine getiremezler ve sonunda işlerini değiştirmek ya da kaybetmek durumunda kalırlar. İş kaybı ve sakatlığın yanı sıra hastalığın önemli bir sonucu da beklenen yaşam süresindeki azalmadır. Bu hastalar hasta olmayanlara göre 5-10 yıl daha erken yaşama veda ederler. Romatoid artritin tedavisinde son yıllarda çok önemli gelişmeler olmuştur. Hastalıkta uygulanan tedavi stratejileri tümden değişmiştir. Yeni kullanıma giren ilaçlar ve yüzme, yürüme, bisiklete binme gibi düzenli egzersizle özellikle erken dönem tanı alan hastalarda hastalığı kontrol altına almak, ilerlemeyi durdurmak, sakatlığı önlemek mümkün hale gelmiştir."